Sevgili Niyazi Kızılyürek’in Yenidüzen’de yayınlanan “Zihin Zehirlenmesi” makalesi harika idi. Makalede anlatılan ‘Hınç-İnsanı’ ise çok ilginç bir karakter… Okumayanlar okusun, okuyanlar birkaç kez daha okusun diye öneriyorum.
Yerel seçimler bitti, CTP-BG hem kazandı, hem kaybetti… Kayıpların acısı, kazanımların sevincini bastırıyor. Seçimlerin sonunda bazı Parti üyelerinin medyada yaptığı tartışmalar da acıyı artırıyor. Bir başka üzücü taraf da, dezenformasyon ile yeni tartışma ortamları yaratılmış olmasıdır.
CTP Genel Sekreteri olarak Mağusa Belediye Başkanlığı’nı CTP’nin kaybetme nedenlerini bir TV programında irdelerken, gerçekçi olmaya, değişik nedenlerin toplam sonucu olarak bu kaybın oluştuğunu anlatmaya çalıştım. Bu anlatım içinde, 2013 erken genel seçimlerinde ve son yerel seçimlerde seçmenin bir eğiliminin belirdiğini söyledim; seçmen artık başarılı da olsa, uzun süre aynı görevi sürdüren politikacılar yerine yeni ve genç adayları destekleme eğiliminde…
Mağusa için daha başka nedenler olduğunu da söyledim. Örnek olarak da, seçimler öncesinde tartışılan Güven Artırıcı Önlemler paketi içinde Maraş’ın Rumlara iadesi ve yerleşime açılması, bunun karşılığında da Mağusa Limanı’nın uluslar arası trafiğe açılması konusunun CTP adayı Kayalp için bir miktar oy kaybettirici bir sonuç doğurduğunu da söyledim. Söylediklerim çarpıtılarak, “Mağusa’da iki toplumlu aktiviteleri ve toplumlararası yakınlaşmayı savunduğu gerekçesiyle halkı ‘ürkütüp’ CTP’nin seçim kaybettiğini” söylediğim şeklinde bir takdim doğru değildir. İki toplumlu çalışmalara ve toplumlara arası yakınlaşmaya karşı olduğum ve dolayısıyla milliyetçilerle aynı dili konuştuğum şeklinde yorumlar haklı değildir.
Maraş’ın iadesi konusu iki toplumlu bir etkinlik değildir. Birilerine göre Güven Artırıcı Önlem’dir, başka birilerine göre de Maraş bütünlüklü bir çözümün parçasıdır. Ben ikinci gruba aitim, bunu da saklamıyorum. Son yirmi yılda sayısız iki toplumlu çalışmalar içinde yer alan, katkı koyan, organize eden birisi olarak, hem de en ağır koşullarda ve hatta Denktaş’ın engellemesi nedeniyle kimsenin katılmaya cesaret edemediği iki toplumlu çalışmalara tek başına katılmış biri olarak, beni iki toplumlu çalışmalara ve toplumlar arası yakınlaşmaya karşı bir kişi gibi nitelemeye kalkışmak ya bilgisiz ya da inkarcı olmaktır.
Maraş’ın iadesi gündeminin Maraş’ta yaşayan seçmenleri ürküttüğü ve dolayısıyla CTP adayı Kayalp’ın bu bölgeden az oy aldığı ise benim uydurmam değildir. Birincisi, 2010 ve 2014 yerel seçim sandıklarının sonuçları ipuçları veriyor. İkincisi ise, bizzat Kayalp’ın seçim kampanyaları döneminde benimle paylaştığı bir bilgiye dayalı idi: Türkiye’den bazı siyasetçiler, Lefkoşa ve Maraş’taki temas insanları vasıtasıyla, Maraş seçmeninin Kayalp’a oy vermemesi üzerine çalışmalar örgütlüyor ve yürütüyordu. Bu çalışmanın dayandırıldığı söylem araştırıldığında, Maraş’ı iade etmek isteyen kesimlerle Kayalp arasında ilişkilendirme yapılıyordu. Benim ifade ettiğim, bu ilişkilendirmenin, Kayalp’ın oy kaybı nedenlerinden biri olduğuna dairdi. Seçimi sadece bu nedenle kaybetmedi CTP…
Sevgili Niyazi Kızılyürek’in makalesinde anlattığı ve tanımladığı ‘Zihin zehirlenmesi’ne uğramamak gerek, ‘Hınç-İnsanı’ olmamak gerek… Değerlersizleştirmek marifet değil, değerli olabilmektir esas olan… Dezenformasyona kapılmak marifet değil, doğru bilgiye ulaşma gayretidir esas olan… Yargısız infaz marifet değil, adil yargılayabilmektir esas olan… ‘Cadı avı’ ve ‘kelle alma’ başarı değil, ‘makul şüpheden arınmış kararlar üretmektir’ esas olan… “Dezenformasyonla vurur kaçarım, karşı taraf çeksin gaileyi” demek marifet değil, her halükarda doğruyu ve doğru bildiğini söyleyebilmektir esas olan… Kulağı ile duyduğunu, gözleri ile okuduğunu, beyninden süzmeden dili ile yaymak marifet değildir, beyini devre dışı bırakmamaktır esas olan…
Demem o ki, Mağusa Belediye Başkanlığı’nı Kayalp değil, CTP kaybetti. Bu kayıp tek bir nedenle oluşmadı, birçok nedenin bileşkeni olarak yaşanan acı bir sonuçtur. Bu nedenleri gerçekçi olarak, gerçeklerle korkusuzca yüzleşerek belirlemek gerek… Olumsuz sonucu yaratan iç ve dış etkenleri bütünlüklü olarak görmeye çalışarak, araştırarak, irdeleyerek gelecek için bir öğreti çıkarmak gerek.
Soğukkanlı ve özünde CTP’lilere, genelinde ise tüm Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıs adasına karşı ödevlerimiz ve sorumluluklarımız olduğunu bilerek davranmak gerek…