Dila ŞİMŞEK
Mağusa’da 7 asır önce inşa edilen Kale hendeğinin her yağışta suyla dolması uzmanları kaygılandırdı.
YENİDÜZEN’e konuşan İki Toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi Kıbrıslı Türk Başkanı Ali Tuncay “Suların hendeğe verebileceği zarar ve aşınma konusu uzmanlar tarafından araştırılmalı” dedi. Tuncay, hendeğin doğal yapısında kırmızı toprak olmadığını ve sonradan getirildiğini, bunun da su birikintisine yol açmış olabileceğini söyledi.
Tuncay, hendekte önceki yıllarda böyle bir şey görmediğini kaydetti.
Kum taşlarından yapılan surlar için Mağusa Belediyesi tarafından 2015’te onarım projesi başlatılmıştı.
DAÜ Restorasyon Uzmanı Doç. Dr. Ege Uluca, drenaj çalışmasının iyileştirilebileceğine işaret ederken, bunun oldukça maliyetli olduğunu, ciddi bir yatırım gerekeceğini belirtti.
MASDER Başkan Yardımcısı Serdar Atai ise, proje çalışılırken, hendeğe sadece Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan alınan izinler doğrultusunda müdahale edilebildiğini öne sürdü.
Konu ile ilgili, Mağusa Belediyesi’nde projenin yetkililerinden açıklama henüz yapılmadı.
Hendekte her yağışta biriken suyla ilgili farklı bir görüş sunan KUŞKOR Üyesi ve Biyolog Asuman Korukoğlu Kuyucu, bunun oradaki canlılar için olumlu bir şey olduğunu dile getirdi.
Sağlamlaştırma ve restorasyonu yapılan surların tahliyesi yapılamayan suyun bu yapılardan uzaklaştırılması şu ana kadar yapılan projelerinin en önemli ve en maliyetli kısmı olarak dikkat çektiği kaydedildi.
- İki Toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi Kıbrıslı Türk Başkanı Ali Tuncay: “52 senedir böyle bir şey görmedim. Suların hendeğe verebileceği zarar ve aşınma konusu uzmanlar tarafından araştırılmalı”
- DAÜ Restorasyon Uzmanı Doç. Dr. Ege Uluca: “Ciddi yatırım gerekiyor”
- MASDER Başkan Yardımcısı Serdar Atai: “Projede istenilen her şey yapılamadı”
- KUŞKOR Üyesi ve Biyolog Asuman Korukoğlu Kuyucu: “Canlılar için zararlı olduğunu düşünmüyorum”
“52 senedir böyle bir şey görmedim, araştırılması gerekir”
İki Toplumlu Kültürel Miras Teknik Komitesi Kıbrıslı Türk Başkanı Ali Tuncay, Mağusa’da doğup büyüdüğünü ancak yaşamı boyunca hendeğin bu kadar suyla kaplı olduğunu görmediğini söyledi. Çocukluğunu burada geçirdiğini belirten Tuncay, hendeğin yüzyıllardır kendine has bitki örtüsü ve toprağı olduğunu, yapılan çalışmaların bunu olumsuz etkileyebileceğini ifade etti. Tuncay, “Hendeğin doğal yapısında kırmızı toprak yoktu, sonradan getirildi. Bölgeye uymayan bir toprak suyun birikmesine neden olmuş olabilir. Bunu uzmanların çalışarak, hendeğin aşınmasına sebep olması konusunda çalışmalıdır. Biz surlarda yaptığımız tüm çalışmalarda, aşınmaya engel olmak istemiştik” şeklinde konuştu. Bazı kişiler hendeğin Venedik zamanında suyla dolu olduğunu ileri sürüyor ancak yapılan birçok araştırmada böyle bir şeyin olmadığı ortaya kondu. Bu suların hendeğe verebileceği aşınma zararı araştırılmalıdır.
“Ciddi yatırım gerekiyor”
DAÜ Restorasyon Uzmanı Doç. Dr. Ege Uluca, drenajın iyileştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu bölgede biriken suları önlemek için okaliptüs ağacı ekildiğini belirten Uluca, pompalama sistemi, surlara uygun ve görüntüye zarar vermeyecek ağaçlandırma ile bunun önlenebileceğini söyledi. Uluca, drenaj çalışmasının oldukça pahalı olduğunu dile getirerek, ciddi bir yatırım gerektiğine vurgu yaptı.
“Projede istenilen her şey yapılamadı”
MASDER Başkan Yardımcısı Serdar Atai, projenin Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan alınan izinler doğrultusunda ilerleyebildiğini, uzmanların yapmak istediği birçok şeyi kısıtlamak durumunda kaldığını söyledi. Atai, drenajın yayalaştırma çalışması yapılırken düşünülmesi gerektiğine işaret ederek, bitki örtüsünün de buna göre çalışılması gerektiğine dikkat çekti.
“Canlılar için zararlı olduğunu düşünmüyorum”
KUŞKOR Üyesi ve Biyolog Asuman Korukoğlu Kuyucu, hendekteki biriken su ile ilgili farklı bir bakış açısını ortaya koydu. Kuyucu, burada biriken suyun canlılar ve kuşlar açısından iyi bir şey olduğunu ve sorun yaratacağını düşünmediğini ifade etti. Bu suyun sadece dönem dönem oluştuğuna dikkat çekti.
Proje 2015’te başlatılmıştı… Örgütler kaygılı olduğunu dile getirmişti
Mağusa Belediyesi, 2015’te hendek projesine başlayarak Kaleiçi surlarında çalışmaya başlamıştı. 2017’de projeye sulama sistemini de dahil etmesiyle, çevre örgütleri endişelerini dile getirmişti. Örgütler ortak bir açıklama yaparak öngörülen çim ekiminin surları ileride hasara uğratabileceğini, projenin surların doğal yapısı, ada iklimi ile çelişmeyecek şekilde tekrar değerlendirilmesini talep etmişti. Mağusa İnisiyatifi, MAGEM (Mağusa Gençlik Derneği), MKD (Mağusa Kültür Derneği), MAKAMER (Mağusa Kadın Merkezi Derneği), Çevre Dostları İnisiyatifi’nin ortak yaptığı açıklama şu yöndeydi: “Mağusa Belediyesi’nin son 2 yıldır yürüttüğü Hendek Projesi içine dahil edilen sulama sistemleri ve su tüketimini seven cinsten çim ekimi, bizleri kum taşlarından yapılı surlara ve hendeğe zarar verebileceği yönünde düşündürmektedir. Avrupa’nın yağışlı havasına uygun doğal bitki örtüsü olan çim zeminler ve yerel yapı taşlarından yapılan surlar için verilen örnekler bizlere uygun örnekler değildir. Kuru ve sıcak geçen uzun yaz aylarında büyük bir su talebi olacak, çim ekimiyle beraber hendeğin değişecek doğal florasından, yüzyıllara meydan okuyan surlarımızın ileride hasara uğrayabileceğini düşünerek kaygılanmaktayız. Çok geç olmadan sulama projelerinin ve çim örtünün tekrardan gözden geçirilerek, surların doğal yapısı, ada iklimi ve projenin sürdürülebilirlik yönleriyle çelişmeyecek bir yaklaşımla uygun bitki türlerinin seçilmesini ve projenin tekrardan değerlendirilmesini talep ediyoruz.”
Mağusa surları…
Yaklaşık 7 asırlık olan Mağusa surları Lüzinyanlar tarafından yapılmış, Venedikliler tarafından geliştirilmiş, Osmanlılar tarafından kuşatmada tahribata uğramıştı. Mağusa surları, zamanla yerli-yabancı tüm insanlığın ortak kültürel mirası haline geldi.