Takis Hacıdimitriu’yla “kayıp” yakınları Gagullu Hanım ve Bay Yannis’e ilişkin hatıralarına geçmeden önce, Kıbrıs’ın siyasi yaşamında oynamış olduğu önemli roller üstünde de durduk
Takis Hacıdimitriu’yla röportajımızın devamı şöyle:
SORU: Kaç kardeşsiniz?
TAKİS HACIDİMİRTİU: Sadece iki kardeşiz, kızkardeşim ve ben – kızkardeşimin adı İvi Meliağru… “Kayıp” Gagullu’yla ilgili olarak romanında da ondan söz ettiği bir yer var… Kızkardeşim benden altı yaş daha büyüktür…
SORU: Herhalde Lefkoşa’da okula gittiydiniz…
TAKİS HACIDİMİTRİU: Evet, Lefkoşa’da okula gittim, kısa bir süreliğine de Omorfo’da…
SORU: Babanız ne iş yapardı?
TAKİS HACIDİMİTRİU: Savaş sırasında askeri işlerde “forman” olarak çalışırdı babam, savaş dediğim İkinci Dünya Savaşı… İkinci Dünya Savaşı sonrasında işsizlik baş göstermişti. Babam bandabuliyada hammal olarak çalışmaya başlamıştı… O dönemde Kliridis, Lefkoşa’nın Belediye Başkanı’ydı. Bunu söylüyorum çünkü bir manası vardır! Dervis belediye başkanlığına seçilince, hemen babamı işten attıydı! Çünkü babam solcu olarak görülüyordu…
SORU: Anneniz de çalışıyor muydu?
TAKİS HACIDİMİTRİU: Annem evdeydi ancak terzilik yapıyordu evde. Henüz bekarken terziydi annem ve Omorfo’da terzilik mesleğini icra etmekteydi… Bunu evlendikten sonra da Lefkoşa’da sürdürdü…
SORU: 1958’de kaç yaşındaydınız?
TAKİS HACIDİMİTRİU: 20’li yaşlarımdaydım… O dönem Atina Üniversitesi’nde öğrenciydim, diş hekimliği okuyordum.
SORU: Bu bilinçli bir seçim miydi? Yoksa tesadüf müydü?
TAKİS HACIDİMİTRİU: Bağımsız bir meslek arayışındaydım, okulu bitirir bitirmez derhal çalışmaya başlayabileceğim bir meslek edinmek istiyordum çünkü çalışmak zorundaydım… Aslında edebiyata, hukuka daha çok ilgi duyuyordum ancak sonuçta kendimi diş hekimliğinde buldum – mezun olur olmaz çalışabileceğim ve bağımsız bir meslek edineceğim şeklinde kendi kendimi teselli ediyordum! Babamın başına gelenleri yaşamak istemiyordum: Yani bir siyasi beni atasın ve bir başka siyasi işime son versin! Bunu istemiyordum…
SORU: Kıbrıs’a ne zaman geri dönmüştünüz?
TAKİS HACIDİMİTRİU: 1959 yılında döndüm Kıbrıs’a…
SORU: O zaman fasariyaları hatırlarsınız…
TAKİS HACIDİMİTRİU: Evet, hatırlarım… 1959’da okulum bittiği zaman Tüm-Kıbrıs Gençlik Örgütü’nün (Pancyprian Youth Organization) Lefkoşa Şubesi Sekreterliği’ne seçilmiştim – o dönem bu gençlik örgütü Makarios tarafından oluşturulmuştu. Kısa adı PEON…
SORU: Bütün bu fasariyalarla ilgili sizin deneyimleriniz neler olmuştu?
TAKİS HACIDİMİTRİU: Ben olayları daha çok Atina’dan izlemiştim, öğrenci olduğum için… Atina Üniversitesi Öğrenci Örgütü’nün Sekreteri’ydim – o dönem en yüksek düzeydeki öğrenci örgütlenmesi buydu…
SORU: Kıbrıs’ta ne yaptınız döndüğünüz zaman?
TAKİS HACIDİMİTRİU: Kıbrıs’a döndüğümde Kıbrıs sorununa ilişkin varılan anlaşmadan düşkırıklığına uğrayan gençlerden birisiydim o dönem…
SORU: Neden böyleydi?
TAKİS HACIDİMİTRİU: “Birleşme” kuşağından geliyordum, “ENOSİS” kuşağından geliyordum – o günlerde izlediğimiz politika, soldan eleştiriyorduk durumu… O dönem Makarios karşıtı sağcı muhalefetle alakamız yoktu bizim, biz daha sol bir duruştan eleştiriyorduk bu durumu.
SORU: Yani bir tür “nasyonal sosyalist” miydiniz?
TAKİS HACIDİMİTRİU: Evet, öyle diyebilirsin – o dönem çok aktiftik ama, mesela edebiyat dergileri çıkarıyorduk, 20nci yüzyıl Kıbrıs edebiyatında en önemli yayınlar sayılan edebiyat dergileri yayımlıyorduk. Eleştirmenler böyle yazıyordu… Bu dergilerde bir “bağımsızlık kuşağı” doğuyordu… “Kipriaka Hronika”ydı bu edebiyat dergisinin adı, “Cypriot Chronicles”, yani “Kıbrıs Günlükleri…”
Bu dergide tüm yazarlar, edebiyatçılar, sanatçılar vardı – bağımsızlık sürecinde önemli bir rol oynayacaktı bu kuşak. Dergimizde siyasi yazılar da vardı ancak teorik yazılardı bunlar – Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kültürel alanda neler yapabileceği konusunda yayınlar yapıyorduk. Bağımsız bir devlet olarak neler yapmalıydı Kıbrıs Cumhuriyeti kültür alanında… Mesela o dönem bir üniversite kurulmasını destekliyorduk, kütüphaneler, tiyatrolar kurulmasını talep ediyorduk, bu alanlarda yoğun çabalar harcıyorduk. Yunanlılar’la sloganlar temelinde değil ancak kültürel alanda derin işbirliği geliştiriyorduk.
SORU: Ve 1963 olayları geldi…
TAKİS HACIDİMİTRİU: Evet, 1963 geldi…
SORU: Bu dönemden neler hatırlıyorsunuz?
TAKİS HACIDİMİTRİU: 1963’ten hatırladığım… O dönem ALITHIA gazetesinde yazılar yazıyordum, haftalık yazılardı bunlar… Hatırlıyorum, Makarios 13 maddeyi ortaya koyduğu zaman bir yazı yazmıştım, “Bu gelişmeyle birlikte sorunlar çıkacak ve adanın taksimine doğru gidilecek” demiştim. 21 Aralık 1963 öncesinde, Aralık ayı başlarında yazmıştım bu makaleyi… Bu dönem Papandreu vardı iktidarda, Yunanistan’da – ona göre Londra-Zürih Anlaşmaları bitmişti, self-determinasyon tekrar ortaya çıkacaktı ama bu dönem çok çabuk sona erdi – çatışmalar ardından Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaşatılması gereği ortaya çıkmıştı – bu bir tür dönüm noktasıydı… O dönemden sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’nin gelişimi farklılaştı – o dönem Grivas’ı da tanımıştım, Grivas’la bu işlerin nasıl gittiğini anlamıştım, böylece kendimle Makarios karşıtı muhalefet arasına mesafe koymuştum. Ben Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığından yana tavır almıştım. Tabii bu tutumum, Yunanistan’da Cunta ortaya çıkınca daha da gelişmişti, 1967’de Yunanistan’da Darbe olmuştu ve darbenin henüz ilk gününde derhal diktatörlük karşıtı bir komite kurmuştuk. Komitemizin adı “Yunanistan’da Demokrasinin Restorasyonu İçin Komite” idi. Bu bütün dünyada Yunanistan’daki diktatörlüğe karşı oluşturulmuş ilk komiteydi. Bu komite Yunanistan direniş hareketiyle işbirliğinde önemli bir rol oynayacaktı. Tüm bunlardan pek çok öykümüz var… Bunlardan en önemlilerinden birisi Panagulis’e verdiğimiz sığınma ve destekti. Elbette darbeciler bize karşı saldırılar yapıyordu – bir keresinde Panagulis’in dile getirdiği manifestonun benim dişçi kliniğimde kaleme alındığından kuşkulanan darbeciler, bizi ölümle tehdit ediyorlar, kliniğimi yakacaklarını ilan ediyorlardı… Polis de izliyordu bizi… Bize karşı saldırılar da Milli Muhafız Ordusu mensuplarınca yürütülüyordu… Fotoğraflarından bize karşı bu saldırıları yapanları teker teker tanıdık, kim olduklarını bulduk, tümü de askeri polis mensuplarıydı.
SORU: Darbe sırasında neler düşünüyordunuz?
TAKİS HACIDİMİTRİU: Öncelikle darbe 1967’de Yunanistan’da gerçekleştirilmişti. KİPROS haftalık bir gazeteydi, Katsambas’ın gazetesi, Katsambas’ı hatırlıyorsun… KİPROS’ta bu darbeye karşı bir yazı yazmıştım, bağımsız bir gazeteydi bu. “Yunanistan’daki cunta, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sonunu getirecek” diye yazmıştım. Kullandığım cümle bile hatırımdadır: “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tarihsel hayatının sonu…” – böyle bir cümle kullanmıştım. Kıbrıs’ta kesinlikle bir felaketin meydana geleceğinden yüzde yüz emindim. Kıbrıs’ta yedi yıl boyunca Cunta’ya karşı savaş verdik, Kıbrıs’ı kurtarmak için ancak ne yazık ki bunu başaramadık. Yine de önemli bir rol oynadık, Yunanistan’daki Cunta’ya Direniş Hareketi’yle yakın bağlarımız vardı, oradaki direnişe farklı biçimlerde yardım ediyorduk ve Kıbrıs aracılığıyla pek çok insana Yunanistan’dan kaçmalarında yardımcı olduk. Ayrıca Yunanistan’daki direnişle ilgili haberleri uluslararası alana dağıtan merkez de bizdik. Haberler yeraltı yollarıyla Kıbrıs’a geliyor, Kıbrıs’tan da dünyaya dağılıyordu…