Maliye Bakanı Birikim Özgür YENİDÜZENe konuştu

YENiDÜZEN’e konuşan Maliye Bakanı Birikim Özgür, “Türkiye’den cari harcama için destek almayacağımız koşulları yaratmalıyız” dedi

Fayka Arseven KİŞİ

Maliye Bakanı Birikim Özgür, cari harcamalar için Türkiye’den destek alınmayacak koşulların yaratmanın önemine dikkat çekti ve “Cari harcamalar için Türkiye’den kaynak almak ağrıma gider” dedi.
Maliye Bakanı Özgür, sendikaların taleplerinden, reformlara bakış açısını, kamu maliyesini, babası Özker Özgür ile kıyaslanmasına kadar merak edilen tüm soruları YENiDÜZEN için yanıtladı.

• Sendikalar geçtiğimiz hafta Meclis önünde eylem yaparak, ‘ya parayı bulacan canım ya da gidecen’ dedi. Bu sözü nasıl karşıladınız, nasıl bir algı oluştu sizden?
• Birikim ÖZGÜR:
Sendikalara, eylemlere saygı duyuyorum, sendikalaşmanın önemine inanıyoruz. Örgütlü toplumun güçlü toplum olacağı bilinciyle siyaset üretiyoruz. O yüzden bu eylemlere antipati ile yaklaşmıyoruz. Hiç kuşkusuz ülkemizde yapısal bir dönüşüm ihtiyacı olduğu ortadadır. Cenk Mutluyakalı’nın da Cuma günü YENiDÜZEN’de hatırlattığı gibi ‘yeni doğan bebelerin bile borçlu doğduğu’ yönünde 1980’li yıllarda yer alan manşetler dikkat çekiciydi. Bu ülkedeki sürdürülebilir olmayan yapıyı bizim düzeltmemiz ve gelecek nesillere borç değil çok daha rahat, refah içinde yaşayabilecekleri bir düzen bırakmamız gerekiyor.

Bunun için yapısal dönüşüm ve reform diyoruz. Bunun için halktan yetki talep ediyoruz. Bu çerçevede de ülkeyi yönetiyoruz. Sendikaların da bu sürece dahil olması, katkı yapması ve ülkede sistemin aksaklıklarını giderme noktasında somut önerilerle katılım göstermesi bizi pozitif bir ortama götürecek. Bu durumda toplum da sendikaları sahiplenecek. Sendikalaşmanın da önü açılacak.

Siyasi partimizin hedeflerine ulaşabilmemiz sendikalaşmanın özellikle özel sektörde sendikalaşmanın da çok daha yaygın bir şekilde gündeme gelebilmesi ile bağlantılıdır. Bu da sendikalarımızın yapısal dönüşüm sürecine katkısı ile gelişecektir.

Bu açıdan düşünüldüğünde ‘nereden bulursan bul bize daha fazla kaynak aktar’ şeklindeki bir yaklaşımın sendikal mücadeleye katkısı olamayacağı endişesini taşıyorum. Çünkü halkımız, yapısal sorunların neler olduğunu görüyor ve kalıcı bir takım çözümler getirilmesi gerektiğini, uzun yıllardır kronikleşmiş sorunlarımızı biliyor. Bu değişim dönüşüm sürecini de destekliyor. Bu sıkıntıların başında bizim bütçe yapımızla ilgili sıkıntılar olduğunu da herkes görüyor. Sendikal mücadelenin de zemin kazanabilmesi, bu sürece pozitif katkıyla mümkün olabilecek. Aksi takdirde sendikal mücadele açısından en büyük tehdit olan toplumdan uzaklaşma, toplumdan kopma riski gelişecek. Biz bunun yaşanmasını kesinlikle istemiyoruz. Sendikalarımızla da her şekilde sağlıklı bir diyalog içinde olmayı gözetiyoruz.
------------------------------------------------

‘Ekonomik Program’da son durum


• Protokol Masası’nda sendikaların talepleri alındı ancak Maliye Bakanlığı geri dönüş yapmadı. Sendikalar rahatsız.
• Birikim ÖZGÜR:
Sendikaların rahatsızlığı yerinde bir rahatsızlıktır. Protokol Masası’nı 2 kez toplandık, sendikaların önerilerini aldık. Toplamda sendikalar tarafından 216 adet öneri masaya kondu. Biz Maliye olarak bu önerilerle ilgili çalışmalarımızı tamamladık. Başka bakanlıkları ilgilendiren öneriler var haliyle... Bu önerileri diğer bakanlıklarla birlikte değerlendirme ihtiyacımız var. Bizim öngördüğümüz süreyi 3’ncü toplantı için biraz aşmış bulunuyoruz. Ancak en kısa sürede bu toplantıyı gerçekleştireceğiz. Sendikaların 216 önerisine cevaplarımızı kendileriyle paylaşacağız.

• İlk değerlendirmede sendikaların taleplerini nasıl buldunuz?
• Birikim ÖZGÜR:
Doğrudan sendikaların önerileriyle ilgili düşüncelerimi kendileriyle paylaşmayı tercih ederim. Ancak en genelde şunu ifade etmek isterim; gelinen aşamada Kıbrıs Türk halkı olarak yapısal dönüşüme dair somut bir ilerleme kaydetmeye odaklanmalıyız. İlerleyen süreçte hayat pahalılığının da üzerinde olabilecek artışların gündeme gelebileceği bir zemini yaratmalıyız. 
Mevcut zeminde bütçenin yüzde 80’in üzerinde personel harcamalarına ve benzer nitelikteki harcamalara kullanıldığı koşullarda bu oranı daha da yükseltecek bir yaklaşım içinde olmak gelecek nesilleri hiç düşünmemektir.

• 2016-2018 Ekonomik Programının uygulanmasına çok az bir süre kaldı. Türkiye ile istişare edildi mi nedir son durum?
• Birikim ÖZGÜR:
Türkiye ile gayri resmi müsteşarlar düzeyinde temaslar yapılıyor. 2016-2018 dönemini kapsayacak bir yapısal dönüşüm programı hazırlanıyor. Bu program acı reçeteleri değil, ülkemizdeki kurumsal yapının sürdürülebilirlilik kazanması için ve ekonominin daha da geliştirilmesi için yürütülecek bir program olarak algılanmalı.  Aralık ayı içinde Türkiye Cumhuriyeti ile bizim bu programı imzalamamız gerekiyor ki 2016 yılı için bütçede yer alan TC kaynaklı hibe ve kredileri o bütçe dönemi içerisinde kullanılabilmesi sağlanmış olsun. TC ile imzalanacak olan program bizim kendi orta vadeli programımıza paralel bir şekilde hazırlanacak. Bizim kendi başımıza hayata geçirebileceğimiz bir takım değişimleri, dönüşümleri değil TC’nin de desteği ile hayat bulabileceği bir takım değişimleri işaret edecek. Teknik ve finansman desteğe ihtiyaç duyacağımız konular programda yer almış olacak. Günün sonunda bu program iddia edilenin aksine bir dayatma şeklinde değil bizim bütçe açığımızı kapatma adına ihtiyaçlarımızı ve yürüteceğimiz reformları desteklemeye dönük taleplerimiz çerçevesinde oluşacak.

• Reformlar özelleştirme olarak yorumlanıyor.
• Birikim ÖZGÜR:
Bu algıyı Kıbrıs Türk halkı değiştirecek. Biz bir bütçe hazırladık.  Bu bütçe bize hangi alanlarda ne kadar harcama yapabileceğimizi söylüyor. Bu bütçe 373 milyon TL’lik bir açıkla oluşturulabildi. TC destekleri de dahil olmak üzere bu bütçe açığını artırma lüksümüz yoktur. Çünkü ülke çok ciddi bir iflas noktasına gelebilir. Bu bütçenin içerisinde örneğin telefon alanında yeni yatırımlar yapmak için bir kaynak bulunmamakta. O halde Kıbrıs Türk halkı ve siyasi partilerimiz durup düşünmelidir; biz bu halka telekomünikasyon alanında hizmet sunmak istiyor muyuz? Eğer bir hizmet sunacaksak, kamunun kapasitesini artırırken, aynı alanda özel sektörle işbirliği yapıp, alt yapı yatırımlarının hayat bulmasını ve dijital çağda dünyanın gerisinde kalmayacak şekilde, hızlı yatırımlarla güçlendirilmesini istiyor muyuz, istemiyor muyuz?
Eğer istemiyorsak ve bir takım ezber ve kavramlar üzerinden değişim ve dönüşüme karşı çıkacaksak bileceğiz ki bu ülkede hiçbir şekilde gelişme yaşanamayacak.
--------------------------------------------------------------

‘Çalışma saatleri değişecek’

• Kamudaki maaşların ödenmesi üzerine Türkiye’den gelen para uzun zamandır alınmıyor. Nedir son durum?
• Birikim ÖZGÜR:
2014’te Türkiye’nin cari harcamalara katkısı 286 milyon TL oldu. Cari harcamalar derken kamunun günübirlik harcamalarını kastediyoruz. Yani maaş ödemeleri de bunun içindedir. 2015 yılında bu miktar 216 milyon TL’ye düşürüldü, bizim talebimizle yine… 2016 yılında bu en fazla 150-200 milyon TL olacak. Bizim öngörümüz önümüzdeki 3 yıl içerisinde cari harcamalarımıza Türkiye’nin yaptığı katkıları sıfırlamak ve bu kapsamda günübirlik harcamalarımızla ilgili kimseye avuç açmayacağımız yeni bir döneme geçişi sağlamaktır. 2015 itibarıyla öngörülen 216 milyon TL’nin son 30 milyon TL’lik kısmı aktarılmadı. Bunun dışındaki bir kaynak bizim tarafımızdan kullanılmıştır. O 30 milyon TL de Aralık ayı içerisinde kullanılacaktır. Bu anlamda farklı bir uygulama söz konusu değildir.

• Reformların gerçekleşmemesi, özelleştirmelerin olmaması 30 milyon TL’nin yatırılmamasına neden mi?
• Birikim ÖZGÜR:
Reform kaleminde 195 milyon TL vardı. Cari harcamalara sağlanacak destek 216 milyon TL,  reform kaleminin son 3 yıl birikiminde 191 milyon kullanılmamış bir miktar var. Biz reform yapmadıkça zaten 191 milyon TL’den yararlanamıyoruz. Ancak cari harcamalara katkı için herhangi bir koşut söz konusu değildir. Benim görüşümü sorarsanız; şahsen cari harcamalar için Türkiye’den bir kaynak almak ağrıma gider. Bunu ben Kıbrıs Türk halkının artık değiştirmesi gereken bir durum olduğunu düşünüyorum. Cari harcama için destek almayacağımız koşulları yaratmalıyız. Bu nedenle de bizim kamu maliyemizle ilgili sıkıntıları aşıp, çok kısa bir süre içinde TC ile çok daha sağlıklı bir ilişki biçimine geçişi sağlamalıyız. Bu demek değildir ki TC bize destek sağlamayacak. Yine reformlara destek mahiyetinde bir kaynak kullandırılabilir.

Yine alt yapı yatırımlarımızla ilgili ve diğer yatırımlarla ilgili Türkiye ile işbirliği yürütmeliyiz. Ancak siyaseten kamu maliyesine yapılan doğrudan yardımlar kredi şeklinde olsa dahi Kıbrıs Türkü’nün Türkiye ile daha sağlıklı ilişkiler kurabilmesine katkı sağlamamaktadır. Bu anlayışla koşullu desteği tercih ettiğimi özellikle ifade ediyorum. Biz reformlarımızı yaptığımız zaman hak ederek, bu kaynağı temin etmek başka bir şey, koşulsuz bir şekilde siyasi bağımlılığı da çağrıştıracak biçimde bir kaynağım bize kullandırılması bambaşka bir şeydir.

Eğer biz kendi reformlarımızla ilgili iç tartışmalarımızı sağlıklı bir şekilde yapabilirsek ve Kıbrıs’ın kuzeyinde kendi ayakları üzerinde durabilecek bir yapı oluşturmak adına bu ülkede yapısal dönüşümü öngörerek, belirli alanlarda ciddi adımlar atmak arzusundaysak ve Türkiye’nin yardımını da yanımızda hissedebilirsek bu bizim için çok büyük bir avantaj olur. Ama biz halen reformların önemini kavrayamazsak ve bir takım klişelere takılıp kalıyorsak ve reform yapma niyetimiz de yoksa bu noktada TC’nin bize koşulsuz destek vermesi Kıbrıs Türkü’nün geleceği açısından bana göre iyi değil kötü olur. O nedenle biz demokratik iç süreçlerimize odaklanmalıyız. Bütçe sunuş konuşmamada ifade ettiğim gibi;  tahterevallinin 2 ucunda Kıbrıslı Türkler her halükarda oturuyor olmalıdır.

Biz reformları konuşalım örneğin telekomünikasyon alanında öngördüğümüz reformu birileri eleştirsin, biz bunun önemini anlatalım ve günün sonunda Kıbrıslı Türkler siyaseten kararını versin ve bu reformu uygulasın. Hiç kimse bizim kendi Telekomünikasyon sistemimizle ilgili Türkiye’yi bu işe karıştırmasın. Çünkü Türkiye hal bu olduğumuz zaman ‘ben bu tahterevallinin ucundan kalkarsam Kıbrıslı Türkler düşer’ mantığına yönelir. Bu da bizim hem demokrasimize zarar verir hem de toplumsal gelişimimize çok olumsuz şekilde yansır.

Ben böyle bir şey yaşanmasını asla tercih etmiyorum. Birinin bir eleştirisi varsa bu ülkede yapılacak. Reformlara ilgili Maliye Bakanlığı’nı, Başbakan’ı eleştirsin, ‘niye bu reformu yapıyorsunuz’ hesabını sorsun ama hiç kimse bizim kendi ihtiyaçlarımıza dönük atılacak olan bu adımlarla ilgili üstelik de bizim talebimizle gündeme gelen bir programla ilgili gidip de başka ülkeye dönük siyaset yürütmesin. Bu çok kafa karışıklığı yaratan bir yaklaşımdır. Bizim gelişimimize bu yaklaşım maalesef bugüne kadar hiçbir katkı sağlamadı.

Çalışma saatleri düzenlenecek

• Kamu maliyesinin en büyük derdi ek mesailer… Ek mesailer ile ilgili çözümünüz ne olacak?
• Birikim ÖZGÜR:
Kamu Görevlileri Yasası Meclis’te son aşamasındadır ve Meclis’ten geçirilecek. Yasa geçtikten sonra bir öğle arası söz konusu olacak, çalışma saatleri de düzenlenecek. Tabii ki ve bu çerçevede ek mesai ihtiyacı azalmış olacak. Ek mesai harcamalarımızda bir azalma gündeme gelmiş olacak. Tabi ki bunun yanı sıra ek mesai ile ilgili harcamalar sağlık başta olmak üzere, polis ve gümrükte en fazla gündeme gelmektedir. Gümrük özelinde biz çalışma yürütüyoruz. Nasıl daha uygun maliyetlerle yüksek teknolojiyi de kullanarak gümrük işlemleri gerçekleşebilir noktasında ciddi hazırlıklarımız vardır.

Örneğin 3 gümrük kapısında X-Ray cihazı temin etmek suretiyle oradaki hantallığı gidermeyi öngörüyoruz. Sağlık reformu için bir Ad-Hoc komite kuruluyor Meclis’te ve çok köklü bir takım dönüşümler gündeme gelecek. Bu da ek mesai düzeninde bir iyileştirmeyi de içerecek şekilde tasarlanmış olacak. Dolayısıyla ek mesailerle ilgili son 2-3 yıldır yüzde 35’lere varan bir artış olması gerçekten ciddi bir sıkıntı yaratıyor. Bu sıkıntıyı gidermek adına 2016’da ve önümüzdeki 2 yılda bu reformlara bağlı olarak bir takım düzelmeler gündeme geleceğini öngörüyoruz.

• Yeni yıl vatandaş için ‘zam’da demek. Var mı vatandaşı bekleyen zam haberiniz?
• Birikim ÖZGÜR:
Bizim 373 milyonluk TL’lik bir bütçe açığımız var. Bütçeyi sunarken dedim ki biz bu bütçe açığını kapatabilmek için vergilere, fonlara bir zam yapmayı öngörmüyoruz.  Nasıl kapanacak bu bütçe açığı? Dolaysız vergilerdeki gelir artışı sayesinde yani üretime bağlı daha adil kabul edilen dolaysız vergilerdeki artışa istinaden bu bütçe açıklarını kapatmayı öngöreceğiz. Tabi ki Aralık ayı içerisinde biliyorsunuz enflasyon oranında belli hizmetlere de belli artış yapılır. Bu her yıl gerçekleşen bir artıştır. Bu yapılacak olan artışları az önce ifade ettiğim yaklaşımın dışında tutmak koşuluyla bunu ifade etmeyi uygun bulurum.
--------------------------------------

“300-350 istihdam öngörülüyor”

• Birikim ÖZGÜR: Kamuya 2016 yılında 2015 yılında emekliye ayrılan çalışan sayısı kadar istihtam yapılması öngörülüyor. Bu  da 300-350 arası olacak diye tahmin ediyorum. Kamunun iş yükü bu reform süreçlerinde çok artacak.

“Belediyelere istihdam yok”

• “Yerel yönetimlerle ilgili yasa değişikliği yaptık. Buna göre belediyelerimiz de personelde öz kaynak gelirleri ve devlet katkısının toplamının yüzde 50-55’ini aşamayacak. Sosyal sigorta, ihtiyat sandığı ve gelir vergisi borçlarıyla ilgili geçmiş borçlar  yapılandırılacak ve ödenecek. Bu düzenlemenin hayat bulabilmesi için belediyelerimize ilave 20 milyon TL devlet katkısı sağlıyoruz.”

‘Bisiklet kazası ile ilgili sözler iletişim kazası’

• “Geçirdiğim bisiklet kazası sonrası Şenel Elcil hocamızın bazı ifadeleriyle ilgili bana çok yoğun bir dönüş yaşandı. Ben bu ifadelerin küçük bir iletişim kazası olduğunu düşünüyorum. Elci’in yüreğindeki insan sevgisinin bizzat tanığıyım. Babamın hastalığı döneminde hep yanımızda oldu. Bu kullandığı ifadeyi art niyetle kullanmadığını düşünüyorum. Hepimizin başına zaman zaman gelebilecek bir iletişim kazası olarak yorumluyorum. Ben de zaman zaman içimden gelmeyen yanlış anlaşılabilecek şeyleri ifade edebiliyorum. Bu hepimizin başına gelebilir.”

“Mücadelem, babamın mücadelesi ile örtüşüyor”

• “Babamdan gurur duyuyorum. Verdiğim siyasi mücadelenin birebir babamın mücadelesi ile örtüştüğü düşünüyorum. Biz bu ülkede eşitlik, sosyal adalet, çocuklarımıza daha güzel bir gelecek bırakabilmek için elimizin taşın altına koyuyoruz. Özker Özgür de aktif siyasetin içerisindeyken çok büyük tepkiler ile karşılaşıyordu. Yapısal dönüşümden söz ediyoruz.”

Röportaj Haberleri