CTP’nin Enerji Manifestosu’nu hatırlayalım:
1. Enerji ihtiyacımızın karşılanmasındaki sıkıntıları aşmak için politika geliştirmek ve stratejik planlamalar yapmak; 2. Enerji maliyetlerini düşürmek; 3. Enerji verimliliği ve enerji tasarrufuna yönelik yasal düzenlemelere gitmek; 4. KIB-TEK’i özerkleştirerek elektrik enerjisi sektörü otoritesine dönüştürmek; 5. Enerji kaynaklarını çeşitlendirmek, alternatif enerji kullanımını 2020’ye kadar %20’ye çıkarmak; 6. Enerji santrallerinde sıvı gaz kullanımına geçmek.
Mart 2013’teki seçimi kazanan Malta İşçi Partisi’nin Enerji Manifestosu ise şöyleydi:
1. Elektrik faturalarını %25 düşürmek; 2. Alternatif enerji kullanımını 2020’ye kadar %40’a çıkarmak; 3. Eski çalışanlarına iş garantisi sunup fuel-oil ile çalışan mevcut iki santrali kapatmak (Marsa’yı hemen, Delimara’yı AB’nin tanıdığı süre tamamlanmadan); 4. Enerji maliyetlerini düşürmek için denizaltından Malta-Sicilya Enterkonnekte Projesi’ni tamamlamak; 5. 2014 sonuna kadar kamu-özel ortaklığıyla sıvı gaz kullanılacak yeni bir enerji santrali inşa etmek; 6. Kamu-özel ortaklığı sayesinde sağlanacak 187 milyon € tasarrufun 77 milyon € tutarındaki kısmını aileler ve iş dünyası için, geriye kalan 110 milyon € tutarındaki kısmını ise Enemalta’nın (Malta’nın KIBTEK’i) açıklarını kapatmak ve yenilenebilir / alternatif enerji projelerini finanse etmek için kullanmak.
İki önemli not:
1) Malta İşçi Partisi’nin Enerji Manifestosu’nun kalbi sayılan sıvı gaz santrali yatırımı için ihaleye çıkılmış, ihaleye 22 uluslararası firma başvurmuş, yapılan eleme sonucunda 3 firma finale kalmıştır. Söz konusu 3 firmadan bir tanesi Türkiye’den Yıldırım Enerji’dir. Konu dünya basınında, “Yıldırım Enerji, Malta'yı Aydınlatacak” şeklinde yer almıştır. İhale tamamlandıktan sonra firma 22 ay içerisinde santrali inşa edip 18 yıl süreyle Enemalta’ya %85 alım garantili elektrik satacaktır.
2) 2011 sonunda atılan imzalarla başlayan ve Nexan (Norveç) firmasının yürüttüğü 182 milyon € tutarındaki Enterkonnekte Projesi, 2013 sonuna kadar tamamlanacaktır.
***
Malta’da iktidardaki solcu parti seçim manifestosunu alabildiğine somut şekilde paylaşmışken, CTP manifestosunu soyut ve projesiz bir şekilde halkla paylaşmak durumunda kalmıştır. Bu bana göre affedilebilirdir çünkü öngörülen hedeflere ulaşmamızı sağlayacak projelerimizi ete kemiğe büründürmek için enerji konusunda düzenlemeyi öngördüğümüz odak grup çalışmalarını baskın erken seçim nedeniyle gerçekleştirememiştik. Somut projeler duymak isteyen yurttaşlarımızın bizi anlayışla karşılayıp vaatlerimize inanmasını umduk ancak seçim geride kaldığına göre şimdi iktidar partisi olarak somut projelerimizi oluşturmak ve devletin devamlılığı ilkesi çerçevesinde Türkiye ile imzalanan protokolle seçim manifestomuzu örtüştürmek gibi bir görevle karşı karşıyayız.
Burada üç zorluktan söz edilebilir:
1) KIBTEK’in mevcut üretim kapasitesiyle ihtiyacı karşılayamayacağı gerçeğine rağmen ülkenin karanlığa boğulması pahasına “AKSA’nın sözleşmesini iptal etmeyen sermaye yanlısı hükümet” sloganları ile “önleyici saldırı” yaklaşımına sarılanlar vardır. İlgili sendikalara mal edilebilir mi bilinmez ama özerkleştirme sözümüze rağmen “geleceği seçilmişler değil biz belirleyeceğiz” yollu mesajlarla diş göstermeyi denemektedirler.
2) Üretime ve gelişime odaklanmış siyasileri ötekileştirenlerin kullandığı soğuk savaş taktiklerinin başında Türkiye ile ilişkiler meselesi gelmektedir ve hâlihazırda sanal medya üzerinden tehditler başlamış bulunmaktadır.
3) Burada yeni bir iktidar vardır ve Türkiye ile imzalanan protokolle CTP’nin seçim manifestosunu örtüştürme çabaları protokolde birtakım değişikliklere gidilebilmesi kapısının açık olmasını gerektirmektedir. Hayata geçirilecek uygulamaların rasyonelleşmeyi sağlayacağı ortak paydasında buluşulmalı ve toplumsal algılar bakımından Kıbrıslıların Türkiye’ye biat etmek zorunda bırakıldığı hissinden arınacağımız koşullar geliştirilebilmelidir.
Hükümet diyalog ve katılımcılık ilkesi ile tehditlere boyun eğme arasındaki ince çizgiyi kaçırmaz ve Türkiye ile ilişkileri iyi yönetebilirse halkımız kısa zamanda enerjide arz güvenliğine ve daha ucuz elektriğe kavuşturulabilecektir.