Gamze PİR BAYKUR
Yeni Boğaziçi bölgesinde 27 Aralık 2013 tarihinde Crystal Rocks Otel ile Marinero Restoran arasında bulunan kumluk alanda önceden planlayarak içerisine “Metomil” türü zehir koyup hazırladıkları profiterol tatlısını öldürmek kastı ile Ahmet Aybak’a yedirdikleri ve ardından yine “Metomil” türü zehir içeren sıvıyı iğneli enjektör ile Ahmet Aybak’ın boğazına sokarak vücuduna boşaltıp öldürdükten sonra kazdıkları çukara gömdükleri iddiasıyla tutuklu yargılanan sanık İbrahim Maraşlı ve Mustafa İlhan Tuncay hakkındaki karar dün açıklandı. “Taammüden adam öldürmek” ve “Adam öldürmek” davalarından yargılanan sanık İbrahim Maraşlı, “Taammüden adam öldürmek” davasından beraat ederken, “Adam öldürme” davasından ise suçlu bulunarak 25 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Sanık Mustafa İlhan Tuncay ise “Taammüden adam öldürmek” ve “Adam öldürmek” davalarından beraat ederken, sanık Maraşlı’nın cezadan kaçmasına yardım ettiği gerekçesiyle mahkeme tarafından aleyhine getirilen “Feri fail” davasından suçlu bulunarak 3 yıl hapis cezasına mahkum edildi.
Karar yaklaşık 4 buçuk saat sürdü...
Yaklaşık 4 buçuk saat süren kararı okuyan Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Düriye Elkıran, sanık İbrahim Maraşlı ile Mustafa İlhan Tuncay’ın aleyhine getirilen davaları kabul etmemeleri üzerine duruşma yapıldığını ve İddia Makamının mahkemeye 254 emare ibraz ederken 69 tanık dinlettiğini anımsattı. Elkıran, İddia Makamının davasını kapattıktan sonra müdafaanın sanıkları şahadete çağırdığını ve sanıkların yerinden yemsiz şahadet verdiklerini, sanıkların dışında ise müdafaa tarafından 11 tanık dinlettiğini anımsattı.
Elkıran: “Sanık Tuncay’ın ifadeleri, sanık Maraşlı aleyhine şahadet olarak dikkate alınamaz...”
Mağusa Kaza Mahkemesi Başkanı Düriye Elkıran, İddia Makamının, sanık İbrahim Maraşlı ile Mustafa İlhan Tuncay’ın birlikte hareket ederek Ahmet Aybak’ı planlayarak ve plan doğrultusunda zehirleyerek öldürdüklerini iddia ederken, sanık İbrahim Maraşlı’nın, Aybak’ın öldürülmesiyle hiç bir alakası olmadığını ileri sürdüğünü, sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın ise sanık Maraşlı’nın, Aybak’ı zehirleyerek öldürdüğünü ileri sürdüğünü belirtti. 21 Ocak 2014’te Ahmet Aybak’a ait cesedin bulunmasının ardından cesedin üzerindeki cep telefonundan yapılan incelemede sanık Mustafa İlhan Tuncay’a ulaşıldığını ifade eden Elkıran, sanık Tuncay’ın 1 Şubat 2014 tarihinde tutuklanmasının ardından gönüllü ifade vererek Ahmet Aybak’ı sanık Maraşlı vasıtasıyla tanıdığını söylediğini belirtti. Akabinde sanık Tuncay’ın 2 tane daha gönüllü ifade verdiğini anımsatan Elkıran, sanık Tuncay’ın ifadesinde sanık Maraşlı’nın maktül Aybak’a zehirli profiterol yedirerek zehirlediğini ve sanık Maraşlı’nın maktül Aybak’ın boynuna şırınga batırıp zehir boşalttığını söylediğini ifade etti. Elkıran, bir sanığın polise verdiği gönüllü ifadede başka bir sanığı suçlaması halinde ifadedeki suçlayıcı hususlar diğer sanık aleyine şahadet olarak dikkate alınmayacağını belirtti. Sanık Tuncay’ın ikinci ve üçüncü gönüllü ifadelerinde belirttiği sanık Maraşlı’ya suç istina eden hususların sanık Maraşlı aleyhine şahadet olarak dikkate alınamayacağına dikkatleri çeken Elkıran, konu davada çevre şahadetinin çok önemli olduğunu açıkladı.
Adli Tıp Uzmanı İdris Deniz’in raporlarına itibar edildi..
Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Düriye Elkıran, otopsi sırasında maktül Ahmet Aybak’tan alınan örnekler üzerinde, organlarda ağır otorize (çürüme) olmasından dolayı gerekli incelemelerin yapılamadığını ve herhangi bir zehirin tespit edilemediğini ancak olay yerinde bulunan enjektör içerisinde metomil tespit edildiğini belirtti. Elkıran, İddia Makamı tarafından mahkemede tanık olarak dinletilen uzmanların maktül Aybak’ın zehirden öldüğü kanısında olduklarını, cesedin çıkarıldığı çukurda böcek, sinek ve lavra görülmemesinin zehirlenmeye en güzel örnek olduğunu söylediklerini anımsatarak, tanık uzmanların olay yerinde içerisinde metomil tespit edilen enjektörün bulunmasının Aybak’ın zehirle öldürüldüğünü kanıtladığını söylediklerini belirtti. Maktül Ahmet Aybak’ın cesedinin Adli Tıp Uzmanı İdris Deniz’in yönlendirmesiyle çukurdan çıkarıldığını ve Aybak’ın cesedi üzerinde yapılan otopsinin Adli Tıp Uzmanı İdris Deniz tarafından yapıldığını anımsatan Elkıran, Dr. İdris Deniz’in raporlarını ve mahkemede verdiği şahadeti inanılır ve güvenilir bulduklarını belirterek bu konuda bulgu yaprıklarını söyledi.
Müdafaa tanıklarına itibar edilmedi...
Müdafaa tarafından mahkemede tanık olarak dinletilen uzmanların ağır otorize olmuş organlarda dahi metomilin bulunabileceğini ve metomilin aranmamasının tahkikatta eksiklik olduğunu iddia ettiklerini anımsatan Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Düriye Elkıran, ağır otorize olmuş organlarda metomilin aranmamasını tahkikatta eksiklik olarak saymadıklarını ve müdafaa tanıklarının bu yöndeki iddialarına itibar etmediklerini açıkladı. Elkıran, İddia Makamı tanıklarının cesedin bulunduğu çukurda lavra, böcek ve sinek görülmemesinin nedeninin zehirlenme olduğunu ileri sürdüğünü anımsatarak müdafaa tanıklarının ise tam aksine çukurda böcek, sinek ve lavra çıkmamasının nedeninin zehirlenme olamayacağını ileri sürdüklerini ve toprakta lavra böcek aranmamasının ise büyük eksiklik olduğunu ileri sürdüklerini belirtti. Elkıran, yine müdafaa tanıklarının cesedin daha sonra başka bir yerden alınarak bulunduğu çukura taşındığını iddia ettiklerini, iddia makamı tanıklarının ise cesedin bulunduğu çukuru kazdıkça ortaya kireç ve çimento gibi yapı malzemelerinin çıktığını ve bu yapı malzemelerinin ise cesetle birlikte gömüldüğünü söylediklerini belirterek, iddia makamı tanıklarının şahadetlerinin müdafaa tanıklarının iddialarını çürüttüğünü açıkladı.
--------------------
Mahkeme maktulün zehirle öldürüldüğüne bulgu yaptı...
Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Duriye Elkıran, maktül Ahmet Aybak’ın cesedinin çıkarıldığı çukurda böcek, sinek ve lavra bulunmayışı konusunda hem iddia makamı tanıklarının hem de müdafaa tanıklarının şahadetleri birlikte değerlendirdikten sonra maktül Ahmet Aybak’ın metomil ile zehirlenerek öldürüldüğüne dair bulgu yaptıklarını açıkladı. Emare olarak bulunan iğnenin içerisindeki maddenin metomil olduğunu ve Aybak’ın zehirlenerek öldürüldüğü hususunu beraber değerlendirdiklerini belirten Elkıran, Aybak’ın boğazındaki izin şırıngadan dolayı oluştuğuna bulgu yaptıklarını belirtti.
Sanık Maraşlı’nın avukatı Yunsal İlhan’ın iddiasına itibar edilmedi...
Sanık İbrahim Maraşlı’nın 1 Şubat 2014 tarihinde Akyar Kara Giriş Kapısında tespit edilerek tutuklandığını anımsatan Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Düriye Elkıran, sanık Maraşlı’nın hiç bir zaman gönüllü ifade vermediğini belirtti. Sanık Maraşlı’nın avukatı Yunsal İlhan’ın ise sanık Maraşlı’nın gönüllü ifade vermek istemesine rağmen ifadesinin alınmadığını iddia ettiğini belirten Elkıran, sanık Maraşlı’nın tutuklanmasından 1 buçuk saat sonra Avukat Yunsal İlhan, Avukat Aysel Uzun ve Avukat Emir Sertbay ile görüştüğünün görüldüğüne dikkatleri çekerek, sanık Maraşlı’nın avukatı Yunsal İlhan’ın bu yöndeki iddiasına itibar etmesiklerini açıkladı.
“Sanık Maraşlı’nın eşi, sanığı korumak için yalan söyledi...”
Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Düriye Elkıran, sanık İbrahim Maraşlı’nın evinin önündeki çöpte kırmızı çanta içerisinde “Adanalı 01” yazılı yüzük ile manyetik alanı kırılmış sim kart bulunması üzerine sanık Maraşlı’nın polise “Ne bileyim ben dışarıdaki çöpü” dediğini ifade ederek, çevre şahadetine göre konu çöpün sanık Maraşlı ile eşi tarafından kullanıldığına dair bulgu yaptıklarını belirtti. Sanık Maraşlı’nın eşinin polise çöpte bulunan çanta ile içerisindeki “Adanalı 01” yazılı yüzüğü daha önce hiç görmediğini ve kime ait olduğunu bilmediği yönünde ifade verdiğini belirten Elkıran, sanık Maraşlı’nın eşinin mahkemede ise konu yüzüğün eşi İbrahim Maraşlı’ya ait olduğunu iddia ettiğini anımsattı. Elkıran, sanık Maraşlı’nın eşinin polise verdiği ifade ile mahkemede verdiği şahadetin çelişkili olduğunu belirterek, eşini korumak istediğinin açık olduğunu söyleyip şahadetine itibar etmediklerini ve konu yüzüğün ise maktül Aybak’a ait olduğu yönünde bulgu yaptıklarını açıkladı.
--------------------
Sanık Maraşlı yalan söyledi...
Sanık İbrahim Maraşlı’nın sanık kürsüsünden yaptığı kısacık yeminsiz şahadetinde kimseyi öldürmediğini belirten Ağır Ceza Mahkeme Başkanı Düriye elkıran, sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın ise sanık kürsüsünde yaptığı yeminsiz şahadetinde sanık Maraşlı’nın yalan söylediğini beyan ettiğini anımsattı. Elkıran, sanık Maraşlı’nın evi önünde bulunan çöp hakkında “Ne bileyim ben dışarıdaki çöpü” diyerek konu çöpü eşi ile birlikte kullandığını gizlediğini, maktül Aybak ile en son 3-4 ay önce görüştüğünü beyan ettiğini ancak maktül Aybak ile olay tarihi olan 27 Aralık 2013 tarihinde görüştüğünün ortaya çıktığını belirterek, sanık Maraşlı’nın yalan söylediğini açıkladı. Ayrıca Elkıran, sanık Maraşlı’nın 1 Şubat 2014 tarihinde Akyar Kara Giriş Kapısında yakalanmış olmasını ve sonrasında ise bulunduğu yalan beyanları birlikte değerlendirdiklerinde sanık Maraşlı’nın kaçmak istediğinin açıkça görüldüğünü belirtti.
“İddia Makamı sanık Maraşlı’nın maktüle zehirli tatlı yedirdiğini ispatlayamadı...”
Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Düriye Elkıran, İddia Makamının, sanık İbrahim Maraşlı’nın maktül Ahmet Aybak’a zehirli tatlı yedirdiği iddiasını makul şüpheden ari ispatlayamadığına bulgu yaptıklarını açıkladı. Elkıran, sanık Maraşlı’nın 27 Aralık 2013 tarihinde maktül Aybak ile telefonda konuştuklarını daha sonra sanık Maraşlı’nın CJ 212 plakalı aracı ile maktül Aybak’ı Salamis yolundan alarak olay yerine gittiklerini ve orada enjektör ile zehirlediğini ve o esnada sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın da olay yerinde olduğuna bulgu yaptıklarını açıkladı.
“Taammüden adam öldürme” davasından beraat ettiler...
Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Duriye Elkıran, İddia Makamının birinci dava olan “Taammüden adam öldürme” davasını makul şüpheden ari ispat edemediğini belirterek sanık İbrahim Maraşlı ile Mustafa İlhan Tuncayı’ın “Taammüden adam öldürme” davasından beraat etmesine karar verdi. Sanık Tuncay’ın sanık Maraşlı ile birlikte ortak bir amaç için hareket edip maktülün öldürülmesine iştirak ettiğini söylemenin mümkün olmadığını belirten Elkıran, sanık Tuncay’ın ikinci dava olan “Adam öldürme” davasından beraat etmesine karar verirken sanık Maraşlı’yı “Adam öldürme” davasından şuçlu bularak 25 yıl hapis cezasına mahkum etti. Ayrıca Elkıran, “Taammüden adam öldürme” ve “Adam öldürme” davalarından suçsuz bulunarak beraat eden sanık Tuncay’ın, sanık Maraşlı’ya kaçmasına yardım ettiği gerekçesiyle mahkeme tarafından aleyhine getirilen “Feri fail” davasından suçlu bularak 3 yıl hapis cezasına mahkum ettiğini açıkladı.