Ödül AŞIK ÜLKER
Avrupa Komisyonu Yapısal Reform Destek Bölümü Genel Müdürü Mario Nava, iki toplumlu, iki bölgeli federasyon modelinin her iki toplumun endişelerini gidermek için yeterli esneklik sunduğuna olan inancını vurguladı.
“İki devletli çözüm, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla uyumlu olmadığı için AB tarafından kabul edilebilir değil” diyen Nava, bunun BM çerçevesinde yapılan ve üzerinde anlaşmaya varılan onlarca yıllık çalışmayla tezat teşkil ettiğini söyledi.
Nava, Kıbrıs sorununun kapsamlı bir şekilde çözülmesine ilişkin müzakerelerde, iki toplumun eşit olduğunu ve öngörülen iki toplumlu, iki bölgeli federasyonun da siyasi eşitlik ilkesine dayandığını belirtti.
Kıbrıs Türk yazılı basınından sadece Yenidüzen’in sorularını yazılı olarak yanıtlayan Nava, AB’nin ilgili tüm BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak ve AB’nin kuruluş ilkeleri ve müktesebatı doğrultusunda siyasi eşitliğe sahip iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon temelinde ve BM çerçevesi içinde Kıbrıs sorununun kapsamlı bir şekilde çözülmesine olan bağlılığını sürdürdüğünün altını çizdi.
2 Şubat’ta adaya gelen Nava, AB Yardım Programı kapsamındaki projeler ve öncelikler konusunda bilgi alışverişinde bulundu ve AB fonlarından yararlanan faydalanıcılar ve gerçekleştirilen projeleri yerinde görme fırsatı elde etti. Nava, her iki toplumdan farklı paydaşlarla da bir araya gelerek, özellikle adadaki ortak sorunların çözümüne yönelik fikir alışverişlerinde bulundu.
Komisyon’un ilgili birimleriyle iş birliği içerisinde AB’ye üye ülkelerin ihtiyaçlarına özel olarak hazırlanmış teknik destekler sunan Avrupa Komisyonu Yapısal Reform Destek Genel Müdürlüğü, DG REFORM, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için BM tarafından yürütülen süreçle ilgili Komisyon’un destek çabalarını koordine eder ve ayrıca Kıbrıs Türk toplumuna yönelik AB Yardım Programının uygulanmasından ve Yeşil Hat Tüzüğünün izlenmesinden sorumludur.
AB’den Kıbrıslı Türklere pandemide destek...
Eylül 2020’de, salgının karantina ve diğer olumsuz etkilerinden zarar gören Kıbrıs Türk işletmelerine 10 milyon Euro değerinde destek sunmaya başladık.
- Soru: Salgın, AB’nin birlik ve bütünleşme politikalarının, çeşitlilik, ortak ilerleme ve kalkınma alanlarındaki önemini ortaya koydu. AB’nin Kıbrıslı Türklere yeterince destek vermediğine ve yardım etmediğine dair bir algı var. Salgın sırasında Kıbrıs Türk toplumuna yeterli destek ve yardımın verildiğini düşünüyor musunuz?
- Nava: Açıkçası evet, içinde bulunulan durum itibarıyla hızlı bir müdahaleye ihtiyaç vardı ve biz de bunu gerçekleştirdik. Mart 2020’de salgın başlar başlamaz, Kıbrıs Türk toplumunun COVİD-19 ile mücadele etmesine yardımcı olmak için 15 milyon Euro’luk AB fonunu seferber ettik.
15 milyon Euro’nun 5 milyonu acil tıbbi malzeme satın almak ve teknik destek sağlamak için kullanıldı. Bu, 250 ventilatör, 300.000’den fazla Kişisel Koruma Ekipman seti, PCR test kitleri, antibiyotikler ve antiviraller, laboratuvar ekipmanı gibi acil olarak ihtiyaç duyulan malzemeleri içeriyordu.
İlk teslimat, tüm dünyanın bu malzemelerin kıtlığından muzdarip olduğu salgının patlak vermesinden sadece bir ay sonra, Nisan 2020’de ulaştırıldı. Tüm bu süre zarfında, AB uzmanları krize en iyi nasıl yanıt verilebileceği ve dahası aşılama ve test stratejileri konularında tavsiyelerde bulundu. COVİD-19 krizinin Sağlık Teknik Komitesi aracılığıyla iki toplum arasındaki iş birliğini güçlendirdiğini görmek de beni ayrıca yüreklendiriyor.
Eylül 2020’de, salgının karantina ve diğer olumsuz etkilerinden zarar gören Kıbrıs Türk işletmelerine 10 milyon Euro değerinde destek sunmaya başladık. Yaklaşık 2.400 mikro işletmenin, örneğin kafeler, restoranlar, büfeler, kuaförler, güzellik salonları ve diğer küçük işletmelerin her biri 1 bin 5 yüz ile 2 bin Euro arasında hibe aldı. Bu onların krizden kurtulmalarına ve istihdamı korumalarına yardımcı oldu.
Şu anda 6 ila 49 kişi arasında istihdam sağlayan 86 KOBİ’ye büyüme planlarına göre 60 bin Euro’ya varan çok daha yüksek miktarda hibeler dağıtıyoruz. Bu 86 şirket aynı zamanda özellikle çıraklık, ekipman ve dışarıdan uzmanlık hizmeti finansmanı için özel olarak hazırlanmış ayni destek alacak. Bu onların yenilikçiliklerine ve büyümelerine yardımcı olacaktır.
“(Elektrik) Şebekenin modernize edilmesi ve sağlamlaştırılması gerekiyor”
Kıbrıs Türk toplumunda elektrik şebekesinin kötü durumda olması nedeniyle de güneş enerjisine geçişin hazırlanılması için yapılacak çok iş var
- Soru: Salgın, bazı önemli sorunların uluslararası iş birliği ile çözülebileceğini açıkça ortaya koydu. İklim krizi gibi sorunlara karşı Kıbrıslı Türklere yönelik bir iş birliği ve destek planınız var mı? AB’nin iklim krizine uyum için gelişmekte olan ülkelere mali destek programı var, Kıbrıs Türk toplumu bu listede yer alıyor mu? Ve bu konuda Kıbrıs adası için bir eylem planınız var mı?
- Nava: Kıbrıs Türk toplumu, AB’nin “Yeşil Düzen” önceliği altındaki konulardan biri olan iklim değişikliği ile mücadelenin dışında kalmamalıdır ve kalmayacaktır. AB’nin iddialı hedefi, 2030 yılına kadar AB sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerine kıyasla en az %55 oranında azaltmak ve 2050 yılına kadar sıfır net emisyon elde etmektir.
Kıbrıs Türk toplumunda bu alandaki sorunlar akut sorunlardır. Elektrik, son derece kirletici olan yakıtın yakılmasıyla üretilir. Bu enerji üretimi iklim değişikliğinden sorumlu olan büyük miktarda karbondioksit üretir ve aynı zamanda insan sağlığını da etkiler. Aynı zamanda Kıbrıs, Avrupa’nın en güneşli ve rüzgarlı ülkelerinden biridir ve güneş ile rüzgar enerjisi üretme konusunda büyük bir potansiyele sahiptir, dolayısıyla bunu yakından takip ediyoruz. Kıbrıs Türk toplumunda elektrik şebekesinin kötü durumda olması nedeniyle de güneş enerjisine geçişin hazırlanılması için yapılacak çok iş var. Elektrik şebekesi zayıf ve muhtemelen sizin de deneyimlediğiniz gibi sık sık elektrik kesintileri oluyor. Şebekenin modernize edilmesi ve sağlamlaştırılması gerekiyor.
“Bu yıl için planımız, karbon etkisini azaltmaya yönelik projeler tasarlamaktır”
Bu yıl için planımız, yeşil dönüşüm için fırsatları ve gereksinimleri araştırmak ve ardından Kıbrıslı Türk muhataplarımızla yaptığımız fikir alışverişine, bulgularımıza ve sonuçlarımıza dayanarak, karbon etkisini azaltmaya yönelik projeler tasarlamaktır. Projeleri tasarlarken, nihai hedefimiz olan Kıbrıs’ta kapsamlı çözümün yanı sıra, sizin de söylediğiniz gibi iklim değişikliğine karşı iş birliği gerektiren mücadelede iki toplumlu çözümleri de araştıracağız.
Yeşil Hat üzerinden yapılan ticaret…
- Soru: Yeşil Hat üzerinden yapılan ticaretin tam potansiyeline ulaşamadığı bir gerçektir. Bu konudaki zorlukların ve engellerin üstesinden gelmek için neler yapılıyor?
- Nava: 2020’de 4,7 milyon Euro ve 2019’da 5,5 milyon Euro’ya kıyasla 2021’de gerçekleşen 6,2 milyon Euro ile bir artış var gibi görünüyor, ancak bu rakamların önümüzdeki dönemde daha da artacağına inanıyorum. Örneğin zeytinyağı ve reçeller gibi hayvansal olmayan işlenmiş gıdaların Yeşil Hat üzerinden ticaretini artırmak için Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilileri ile istişare halindeyiz.
Aynı zamanda, ticari araçların AB standartlarına uygun olarak Yeşil Hat üzerinden geçişini mümkün kılmak için Kıbrıs Cumhuriyeti ile istişareye devam ediyoruz.
Bu sorunu çözmek için Komisyon pratik bir adım olarak, 2022 Yardım Programı bütçesinde, ya Kıbrıs Türk toplumunda yeni bir araç muayene merkezinin inşasını finanse etmek ya da mevcut beş merkezden birini yenilemek için 1,5 milyon Euro bütçe ayırdı. Buradaki amaç, ticari araçların AB standartlarına uygun muayenelerinin yeni ya da iyileştirilmiş bir merkezde yapılmasıdır.
“Bir Kıbrıslı Türk hellim üreticisinin başvurusunu Bureau Veritas’a sunmasından çok memnunum”
Kıbrıslı Türk üreticiler, AB gıda güvenliği ve hayvan sağlığı standartlarını karşıladıkları takdirde hellimlerini Yeşil Hat üzerinden alıp AB pazarına sunabilecekler
- Soru: Hellim/Halloumi meselesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz, Kıbrıslı Türk üreticilerin bu meseleye dahil olması için AB tarafından ne gibi adımlar atılıyor? Sağlık kontrollerini yapacak kurum halen Kıbrıs Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı tarafından belirlenmedi, AB bu konuda bir girişimde bulunmayı düşünüyor mu?
- Nava: Geçen Çarşamba (2 Şubat) bir Kıbrıslı Türk hellim üreticisinin PDO (Menşe Korumalı Ürün) denetimi için ilk başvurusunu PDO etiketini çıkaracak doğrulama ve sertifikasyon kuruluşu olan Bureau Veritas’a sunmasından çok memnunum. Bu atılan çok önemli bir ilk adımdır.
Halloumi/Hellim paketinin ikinci aşaması için bahsettiğiniz sağlık kontrolleri önemlidir. Kıbrıslı Türk üreticiler, AB gıda güvenliği ve hayvan sağlığı standartlarını karşıladıkları takdirde hellimlerini Yeşil Hat üzerinden alıp AB pazarına sunabilecekler. Dediğiniz gibi, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yine de bu standartlara uygunluğu kontrol edecek kurumu ataması gerekiyor. Komisyon’un, böyle bir atamanın kısa süre içinde yapılacağına dair bir kuşkusu bulunmamaktadır.
“Kıbrıslı Türk üreticilerin standartları karşılamalarına da yardımcı olacağız”
Kıbrıslı Türk üreticilerin bu standartları karşılamalarına ve ayrıca PDO (Menşe Korumalı Ürün) etiketi almaya hak kazanmalarına da yardımcı olacağız. Bu çok farklı şey gerektirmektedir. Birkaçını belirtmek gerekirse; geleneksel halloumi/hellim tarifi, koyun ve keçilerden elde edilen yüksek oranda süt gerektirir, bu nedenle koyun ve keçi sütü üretiminin artırılması gerekir. Koyun ve keçilerin belirli ırklardan olmaları ve belirli yiyecekleri yemeleri gerekir. Sütün kirletici ve diğer sorunlu kalıntılardan arınmış olduğundan emin olmak için kontrol edilmesi gerekmektedir. Çiftlikler belirli sıhhi standartları karşılamalıdır. Koyunları, keçileri ve inekleri hemen hemen hiçbir hayvan hastalığı etkilememelidir. Tüm bunlar elbette gerçekleştirilebilir. Gereksinimleri karşılamak için Kıbrıs Türk toplumunda zaten projeler uyguladık ve uygulanacak daha fazla projemiz bulunmaktadır. Komisyon, halloumi/hellim paketini uygulamak için 2024 yılına kadar AB finansmanından 40 milyon Euro kaynak ayırdı.
Ekonomik potansiyeli sebebiyle ve iki toplumu birbirine yakınlaştırabileceğinden ötürü bu proje için çok heyecanlıyım. AB’de halloumi/hellim talebi büyük ve sürekli artıyor ve 1 Ekim 2021’den bu yana AB’de, yalnızca geleneksel tarife göre halloumi/hellim yapan Kıbrıslı üreticilerin sattıkları hellim için bu isimleri kullanmasına izin veriliyor.
“AB’nin Kıbrıs sorununun çözümüne yaklaşımında bir değişiklik yok”
“BM çerçevesinde müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin mevcut beklentilerin sınırlı olduğunun farkındayım. Ancak, bunun değişebileceğine ve değişeceğine inanıyorum. İki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon modelinin her iki toplumun endişelerini gidermek için yeterli esneklik sunduğuna da inanıyorum”
- Soru: AB’nin Kıbrıs sorununun çözümüne yaklaşımında bir değişiklik var mı ve geleceğe yönelik neler planlıyorsunuz, hedefliyor musunuz?
- Nava: Bir değişiklik yok. AB, ilgili tüm BM Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak ve AB’nin kuruluş ilkeleri ve müktesebatı doğrultusunda siyasi eşitliğe sahip iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon temelinde ve BM çerçevesi içinde Kıbrıs sorununun kapsamlı bir şekilde çözülmesine olan bağlılığını sürdürmektedir.
BM çerçevesinde müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin mevcut beklentilerin sınırlı olduğunun farkındayım. Ancak, bunun değişebileceğine ve değişeceğine inanıyorum. İki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon modelinin her iki toplumun endişelerini gidermek için yeterli esneklik sunduğuna da inanıyorum.
“İki devletli çözüm, anlaşmaya varılan onlarca yıllık çalışmayla tezat”
“İki devletli çözüm, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla uyumlu olmadığı için AB tarafından kabul edilebilir değil. Bu çözüm, BM çerçevesinde yapılan ve üzerinde anlaşmaya varılan onlarca yıllık çalışmayla tezat teşkil eder. ‘Eşitlik’ ile ilgili olarak: Kıbrıs sorununun BM göstergeleri dahilinde kapsamlı bir şekilde çözülmesine ilişkin müzakerelerde, iki Kıbrıs toplumu eşittir ve öngörülen iki toplumlu, iki bölgeli federasyon siyasi eşitlik ilkesine dayanmaktadır”
- Soru: Kıbrıs Türk liderliğindeki değişimin ardından ortaya konan “yeni” siyasi yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz? “İki devletli çözüm” ve/veya “egemen eşitlik, eşit uluslararası statü” talebi sizin için ne ifade ediyor?
- Nava: İki devletli çözüm, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla uyumlu olmadığı için AB tarafından kabul edilebilir değil. Bu çözüm, BM çerçevesinde yapılan ve üzerinde anlaşmaya varılan onlarca yıllık çalışmayla tezat teşkil eder. “Eşitlik” ile ilgili olarak: Kıbrıs sorununun BM göstergeleri dahilinde kapsamlı bir şekilde çözülmesine ilişkin müzakerelerde, iki Kıbrıs toplumu eşittir ve öngörülen iki toplumlu, iki bölgeli federasyon siyasi eşitlik ilkesine dayanmaktadır.
“İki toplumun bir çözüme çok yakın olduğu birkaç zaman oldu, böyle bir anın tekrar geleceğine inanıyorum”
“Geçmişte, iki toplumun bir çözüme çok yakın olduğu birkaç zaman oldu. Böyle bir anın tekrar geleceğini ve o zaman uzun zamandır beklenen atılımı gerçekleştirebileceğimizi umuyor ve buna inanıyorum”
- Soru: Adanın yeniden birleşmesi ve Kıbrıslı Türklerin toplum olarak AB’de eşit ve güvenli bir biçimde yer almalarının mümkün olacağına inanıyor musunuz?
- Nava: Tabii ki mümkün. Geçmişte, iki toplumun bir çözüme çok yakın olduğu birkaç zaman oldu. Böyle bir anın tekrar geleceğini ve o zaman uzun zamandır beklenen atılımı gerçekleştirebileceğimizi umuyor ve buna inanıyorum.