Masadaki ‘yarım’

Cenk Mutluyakalı

 

Kıbrıslı Rumlar, Annan Planı'na 'hayır' demişti.
Pişman olduklarını düşünüyorum.
Ama toplumsal bir sonuçtu...
Bunu anlamaya çalışmadık!
Hep kendi “evet”imize yoğunlaştık!
Hep “öfke”yle okuduk güneyi...
“Federal” kültüre sahip olamadık.
Kendi “yarı”mızı gördük, “yarım” hissettik.
Elbette güney için de geçerli bu düşüncem.

*  *  *

Annan Planı'nda Kıbrıslı Rumlara önerilen toprak oranı % 28.5 olmuştu!
Böylesi bir orana “hayır” demiş toplumun önüne bu kez % 29.2'yle oturmak, nedir?
"Daha çok veriniz" değil önermem!
Ama kendi toplumunun “evet”, karşındakinin "hayır" dediğinin dahi "azını" önermeyi, anlamıyorum!
Diyelim ki böyle bir öneri yapmışsın...
Peki bunu “lütuf” gibi sunmak neyin nesi!

*  *  *

Çünkü mantığımız "kan döktük, aldık, bizimdir" üzerinden yürüyor!
Hep “iki ayrı devlet” iç sesi var!
Kendi penceremizden izliyoruz dünyayı...
Nesi var nesi yok kaybeden ve kendi toprağından, evinden kovulan 200 bin insanı düşünmüyoruz.

*  *  *

Kıbrıslı Rum lider de ‘empati’ yoksunu!
Biliyor aslında, masaya getirdiği rakamlar hayatın pratiğiyle örtüşmüyor asla!
1974'te genç bir anne baba 25 yaşında olsa örneğin...
Bugün 70'li yaşlara merdiven dayamıştır.
Yeniden 'yer değişecek' dermanı yoktur...
Pek çoğu ne acı ki, hayatını kaybetmiştir.
Çocukları hatta torunları için bir başka sosyal ve ekonomik yaşam alanı vardır şimdi.
Elbette 'hakları'nı isteyeceklerdir...
Ama bunu "geri dönüş" odağında konuşmak, sadece psikolojiktir.
Anastasiadis ilk zirvede 75 bin Kıbrıslı Rum'un geri dönüşü yönündeki öneriyi reddederek, toplumunun yarınına hizmet etmedi.
Çünkü biliyor ki ‘gerçek’ bu rakama dahi ulaşmayacaktır.

*  *  *

Ve gelelim Türkiye ile Yunanistan’a...
Ortaya ‘gülücük’ dağıtan iki garantör, saman altından dişlerini göstererek çözüme yardımcı olmuyorlar...
Ne Türkiye...
Ne Yunanistan!
Öyle ya, Kıbrıslı halklarının yaşadığı ‘küçük’ hayatlar, onların ajandasında yoktur, çünkü ‘büyük’ çıkarları vardır!
Ama en temel sorun masada ‘federal kültür’ ruhunun sözde olmasıdır sadece...
Herkes kendi ‘yarı’sının peşindeyse, sonuç ‘yarım’dır mutlaka...