2015’e masallarla, yalanlarla ve dondurucu soğuklarla girdik…
Hayvancılarla çiftçilerimiz, “statükodan nemalanma alışkanlığını” aşıp; “kurtarıcı çağırma” aşamasına geçtiler…
Bağıranın ağzına lokum tıkma üzerine kurulmuş “ekonomik politika”nın sürdürülmesini istiyor her kesim… “Nerden bulursan bul, istediğimi ver. Beceremezsen biz da BECEREN’i çağırırız!” noktasına geldik…
Ayşe yetmezmiş gibi, şimdi de Recep’i çağırıyorlar “KURTARICI” diye…
Ama şu sıralar, Recep’in daha önemli işleri var…
Biz, eylemcilerin (polis gözetiminde) kapattığı yolları bırakıp; Beşparmaklarda kartopu oynamaya koşarken, arkamızdan oynanan “uluslar arası oyunları” gözden kaçırıyoruz…
Yeni yılın ilk gününde (daha biz mamırlamadan) Eide’nin yaptığı açıklamayla deşifre olan bu “uluslar arası oyun” aslında tam bir masgaralığa dönüşmüş durumda…
“Bizi ahmak yerine koyuyorlar” deycem ama; “yerine” sözcüğü fazla gelecek…
Eide’nin, “Barbaros’un varlığı yapbozun sadece küçük bir parçasıdır. Yapboz çeşitli parçalardan oluşuyor. Kısa dönem hedefi olarak, müzakerelere geri dönmek için bu yapbozu çözmeye çalışıyorum.(oyuncuk oynar anlayacağınız T.Ö.) …. Tabii ki tüm işi Kıbrıs’ta yapamam, buna dahil olan başka oyuncular da var.” (demek ki yalınız oynamazmış T.Ö.) açıklamasının ardından Trodos’ta ( sanırım, kar topu oynamak için) 2Ocak’ta toplanacak olan Rum Zirvesi, 5 Ocak’a ertelenir… Mağusa’ya demir atan Barbaros’un Leymosuna doğru yelken açacağından emindirler çünkü…
“Edi”nin ardından “Büdü” de konuşur ve Türkiye’nin yeni Navtexi (seyir bildirimi) yayınlanır: Barboros, (Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarının korunması amacıyla) Kuzey Kıbrıs adına 6 Ocak - 15 Nisan arasında Limasol açıklarından güneye doğru Sismik araştırma yapacak.”
Kuzeyin de, Güneyin de Navtexlerini Nisan ortalarına kadar uzatmasının nedenini biz anlayamayız ya! (Yok canım, bu tarihlemenin Kuzeydeki Görüşmeci Seçimiyle ne alakası var? Senaryo kurmayın lütfen!!!)
Dünkü gazetelerden birinin sürmanşetinde sırıtan Eide’ye (söylediklerine) bakın isterseniz; ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz…
Sizi bilmem ama, ben bu masgaralıkları izlemekten/dinlemekten bıktım usandım…
Bugün, Fikret Demirağ’ın 75. Yaş günü… Gelin ona (ve şiire) kulak verelim…
Akdenizli
Bir sevdayla sevişmeyi bilmeyen
Akdenizli değildir
bir gövdeyle sevişmeyi bilmeyen
Bir rüzgârla konuşmayı bilmeyen
bir bulutla bir acıyla
bir Dor taşıyla konuşmayı bilmeyen
Bir mevzi çukurunda kurşun atarken
torbaların arasında açan çiçekle
gözlerini seviştirmeyen
Bir sevdanın mezar taşıyla
bir umudun külleriyle konuşmayı bilmeyen
Akdenizli değildir.
Üç savaşın dehşetiyle gözleri
büyüyüp iri kalmış
kadınlarla çocuklarla gözleşmeyi bilmeyen
Kanın kıyımın ölümün ortasında
barışla sözleşmeyi bilmeyen
sevgiyle acıyla buluşmayan yüreği
Bir uçurtma, ya da sünnet düğünü
karşısında bilmeyen çocuklaşmayı
Akdenizli değildir
Bir zeytinden, yaseminden, sevişme çalgısından
kanının debisi yükselmeyen
değildir Akdenizli
Bir kadınla sevişmeyi bilmeyen
Akdenizli değildir
Bir yangınla sevişmeyi bilmeyen.