Neriman Cahit
Ohhh, Vasilyadayız…
İnsan, doğa ve o güzelim hayvan unsurunun, masmavi bir “Sevgi ve şarkıda” buluştukları yerde…
Her zamanki gibi tepeden – tırnağa gevşetiyor insanı. Bu, lüks bir koltukta oturmanın verdiği bir rahatlık değil…
“Korku, endişe ve huzursuzluk” duymayan bir yüreğin duyduğu rahatlık…
Bu, ruhsal bir gevşeme durumu:
“Sahip olmak” yerine, “varolmak” durumu…
Her zaman bir şeyler kazanmaya ayarlamamalı insan kendisini; çünkü, hep ‘bir şeyler kazanmak’ istersen… Bu seni, ‘hem bedensel hem de zihinsel olarak’ katılaştırıp sertleştirir…
Bir yaşam boyu, böyle katılaşıp sertleşmek, ‘bedenini ve zihnini’ yaşlandırır ve sonuçta, yaşamına son verir…
***
En önemlisi: Eğer, genç kalmak istersen, kendini ‘genç’ hissetmelisin…
Gençlik yalnızca, belirli çalışmalar yapmakla, ulaşılabilecek bir şey de değildir. Eğer, ‘kalbin’ yaşlıysa… Eğer kendini ‘yaşlı’ hissediyor ve ‘yaşlı’ bir insan gibi’ yaşıyorsanız…
Beslenmene ne kadar dikkat edersen et. Ne kadar çalışma yaparsan yap… ‘Fiziksel yaşlanmadan’ kaçamazsın…
Kalıcı gençliğe, ‘ölümsüzlük’ iksiri içerek de kavuşamazsın…
***
Gençliğe kavuşmak için, önce iradenle ‘içsel bir çaba’ göstermeli… Ve, görüşlerini, gerçekten de değiştirmelisin…
***
Gençlik, öncelikle ‘zihinsel’ bir özelliktir ve alışılmış düşünce ve yaşam biçimlerinden bağımsızlaşmaktır…
Eğer, genç kalmak istiyorsanız… Zihninizden, ‘yaşlanma kavramını’ silmeniz ve onu, gençlik duygularıyla doldurmanız gerekir…
***
Eğer, yaşınıza karşın, kendinizi genç görebiliyorsanız… Başkaları da sizi öyle görecektir…
***
Yaşlanmayı durdurma ya da, en azından onun etkilerini en azına indirmenin mümkün olduğunu… Ve, bunu sizin başarabileceğinize inanmanız çok önemli…
Bu zihinsel durum her şeyi değiştirir…
***
Eğer, yaşınıza karşı, kendinizi genç olarak görebiliyorsanız…
Başkaları da sizi öyle görecektir!
***
Sakın unutmayalım…
Hepsi bizim kafamızda…
Kendi gerçekliğimizi kendimiz yaratıyoruz… Çünkü,
• Zihindir, maddeye hükmeden…
***************************************************
Örnek bir çalışma…
KIBRIS TARİHİNDE YAĞMURALAN – VROİŞA…
Ülkemizin bir göç öyküsü daha. Uzun süredir elimde:
“Kıbrıs Tarihi’nde Yağmuralan (Vroişa)
İngiltere’de yaşayan Esat Mustafa tarafından yazılmış, mükemmel bir ‘baskı’ ama, öylesine bir insanlık dramını içeriyor ki… Okuyup bitirdiğim halde bir türlü elimden bırakamıyorum… Çünkü, yazılanlar “kavramsal – öyküsel” değil… Dünyada yaşanan en acılı gerçeklerin örneklerinden biri…
Kitabı yazan halen Londra’da yaşayan ve “Vroişa (Yağmuralan) Derneği Başkanlığını” sürdüren Esat Mustafa…
SÖZ KISA GÖÇ UZUN…
Yaşadık… Çoğumuz ödünler verdik… “GÖÇ UZUN… HAYAT KISA…” Ama,
İster tek kişilerin, ailelerin, toptan köylerin, kentlerin… hatta ülkelerin göçü…
Ulusal, cinsel, sınıfsal vb. /egemenlikçi ideolojiyle hesaplaşmanın alanı olarak da görülebilecek “göç trajedisi”ni yaşamış – halen de yaşamakta olan – bir toplumun ferdi olarak, “kendi – ailesi ve köyü” ile ilgili “göç öyküsünü” böylesine başarıyla yazıp kitaplaştırdığı için… hem kendim, hem de toplum adına çok çok teşekkür eder… Özellikle de hepimize – başarılı bir örnek olarak – kendi “göç öykümüzü” yazdı… (Burada, bir parantez açarak şunu ilave etmek istiyorum: Göçün sadece tek bir şekli yoktur…
“insanın / toplumun kendi kendinden, ailesi, ülkesi vb göçü” de dahil öylesine çok “acılar” yaşanıyor ki bu konuda…
***
On dört bölümden oluşan kitap, emsallerinin çok ötesinde ve çok başarılı. Onun için bu kitabı hepimizin okuması ve notlar alması gerek. Bir başka güzel ve önemli yönü, kitabın:
“Lefke ve çevresinde ikamet eden ve toplumumuza vermekte olduğu sosyal hizmetlerden dolayı, bir Hayır Kurumu, olarak faaliyet gösteren, “Lefke ve Çevresi Kadınlar Derneği”ne armağan edilmesidir…
***
Bir başka önemli konunun da altını çizeceğim, son noktayı koyarak: “O bölgenin” yaşam ve kültürü konusunda her şeyin yer alması yanında, öylesine istatistiklere yer verilmiş ki kitapta… Ör: Kültür, TMT Faaliyetleri, Tahliyeden sonra Yağmuralan, Köyle ilgili İstatistikler, 15 Mart 1964 Tarihli Yağmuralan Nüfusunun Tablosu (İsim isim tek tek verilmiş), O Bölgede kullanılan örnek sözcükler, Basında Yağmuralan ve Yağmuralan Derneği, Hukuk Çalışmaları ve bol bol resimler…
Öncelikle, Sevgili Esat Mustafa ve bu kitaba emeği geçenlere çok teşekkürler… Ve
Ve, Kıbrıslıtürk olarak her birimizin ülkemizle ilgili “tanıklık ve anılarını” yazmaları… birileri bulunur / Kültür Kurumları vb. bulunur ve yayınlar… Çünkü…
“Arşivlerimiz bomboş… Giderken önce Osmanlı sonra da İngiliz götürmüş.”
***
Dünya bizi “yok” sayarken…
Bari kendimiz olsun, bunun aksini yapmaya başlayalım…
İlle de “yazar” olmaya da gerek yok…
Siz bir başlayın… O heyecanla göreceksiniz ne güzel yazıp bitireceksiniz…
***
Nenem hep şöyle derdi bize:
“Hade ama daha çok oyalanmayın…
****************************************************
SEN VE AKDENİZ…
Sen geldin,
Akdeniz de geldi kuruldu bir yanıma
bir gül kendine büyüdü
ne güzel vurdunuz sevda burcuma…
Sen geldin
bütün sularım Akdeniz
yürüdüm bir sevdanın başkentine
Sen ve Akdeniz
ne güzel yakıştınız sevdama…
Ben hiç bu kadar kadın olmadım…
ben hiç bu kadar güzel olmadım…
Neriman CAHİT