Maviş: "Hükümete güvenmiyoruz"

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri Burak Maviş, hükümetin maaş kesintileri konusunda aldığı kararın iptali için Pazartesi günü Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını kaydetti.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri Burak Maviş, hükümetin maaş kesintileri konusunda aldığı kararın iptali için Pazartesi günü Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını kaydetti.

Dayanışmanın gönüllülük esasıyla olabileceğine dikkat çeken Maviş, “Hükümete güvenmiyoruz. Güvenmeyen tüm kurum, kuruluş ve siyasi partileri de aynı yolu izlemeye davet ediyoruz.” dedi.

TAK’a açıklama yapan Maviş, Anayasa'ya aykırı yöntemlerle ve zorla para toplanmasına karşı özel sektör çalışanları ve esnaf için, emekliler için, dar gelirliler için, maaş ve ücretli çalışanlar için ve diğer tüm kesimler için adaleti yargı huzurunda sendikalarla birlikte arayacaklarını belirtti.

 

"Türkiye halkının acısını kalbimizde birlikte hissettik” 

“Türkiye’de 10 ilde yıkıma ve can kaybına neden olan, evlatlarımızı, meslektaşlarımızı elimizden alan depremin yarattığı toplumsal yıkım hepimizi derinden etkiledi. Toplumsal olarak birlikte gözyaşı döktük, kalbimiz birlikte ağrıdı, binaların denetimsizliğine birlikte öfkelendik, yapandan, denetleyenden, göz yumandan birlikte hesap sorulmasını istedik ve Türkiye halklarının acısını kalbimizde birlikte hissettik.” ifadelerini dile getiren Maviş, depremin yıkımının içlerini yaktığı andan itibaren vatandaşların her birinin devletten çağrı beklemeden gönüllü yardıma koştuğunu ve koşmaya da devam ettiğini kaydetti.

 

“Toplanan bağışların bir miktarı dost sendikalara teslim edilecek” 

Deprem bölgesine teknolojik cihaz ve erzak yardımı sağladıklarını bildiren Maviş, bağış kampanyasının da kooperatifler aracılığı ile devam ettiğini belirtti.  

Toplanan miktarların bir bölümünün depremzedelerin barınma ihtiyaçları için dost sendikalara elden teslim edileceğini kaydeden Maviş, “Türkiye’deki depremzedelerin yaşadığı mağduriyetin giderilmesine, Türkiye’den adamıza deprem nedeniyle gelen aile, çocuk ve öğrencilerin eğitim, barınma, beslenme masraflarına, hastane ve okulların bina güvenliğinin sağlanmasına ve kaybettiğimiz evlatlarımızın anılarının yaşatılması noktasında bizim de gönüllülüğümüz vardır.” dedi.

 

“Şeffaf, hesap verilebilir ve denetlenebilir projeleri destekliyoruz” 

Şeffaf, hesap verilebilir ve denetlenebilir projeleri destekleme kararlarının toplumsal sorumlulukları olduğuna dikkat çeken Maviş, hükümetin vatandaşlarına anlayışsız muamelesi yaparak, Anayasa’ya aykırı yöntemlerle zorunlu bağış toplamak istemesinin hakkaniyet ilkesi ile bağdaşmadığını kaydetti.  

 

“Hükümetin samimiyetine güvenmiyoruz” 

Her örgüt ve vatandaşın hangi oranda, ne kadar sürede ve nereye yardım yapacağına karar verme hakkına sahip olduğunu belirten Maviş, “Vatandaşının iradesine, gönlüne, yardımseverliğine güvenmeyen, şeffaflık, partizanlık, israf konusunda kusurlu olan bu hükümetin samimiyetine güvenmiyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Temsil ve ağırlama” giderleri, eş dost akraba istihdamı, yurt dışı seyahatleri, turizm ofisi açma girişimlerinden ve 2 milyar 497 milyon TL tutarındaki Külliye’nin inşasından vazgeçmeyerek itibar ile israfı ayırt edemeyen bir anlayışla hareket eden hükümete tüm kesimlerin tepki koymasının yaşanan güvensizliğin bir sonucu olduğunu savunan Maviş, “Doğal Afet ve Ülkedeki Ekonomik Kayıpları Gidermek Amacıyla Bazı Mükellefiyetlere İlişkin Gelir Kesintilerinin ve Vergilerin Yeniden Düzenlenmesi” hakkındaki yasa tasarısı ile toplamda 1.4 milyar TL civarında bir miktara ulaşılması söz konusudur.” dedi. 

Hükümetin vaatleri ile bina denetimi, ekipman tedariki, personel alımı ve hukuki sürecin takibi ile ilgili ortaya koyduğu projelerin maliyetinin açıklanmadığını kaydeden Maviş, maaş kesintilerinden oluşturulan kaynağın depremzedelere ulaştırılacağı konusunda da toplumsal güvensizlik bulunduğunu belirtti.

Zorunlu bağış talebinin yardım karinesinden çok bütçe açığını kapatmak için fırsatçılığa dönüştüğünü iddia eden Maviş, “Okulların hükümet tarafından ihmal edildiğini yıllardır ifade ettik, okulların yüzde 80’inin 1974 öncesi yapılar olduğunu, yüzde 7’sinin 1974-1999 yılı arasında, 9’unun 1999 sonrası, yüzde 4’ünün ise son 5 yılda inşa edildiğini bu anlamda okul güvenliği açısından beton ömürlerinin, zemin etütlerinin, demir oranlarının ölçülmesini, deprem ve benzeri doğal afetlere karşı dayanıklılık testlerinin yapılmasını fotoğraflarla kamuoyu ile paylaştık.” ifadelerini kullandı.  

 

"Deprem dayanıklılık testi yapmak için felaket beklenmemeli"

Okullara sahip çıkmak ve deprem dayanıklılık testi yapmak için büyük bir felaketin beklenmemesi gerektiğini vurgulayan Maviş, bu testlerin yapılması ve okulların sigorta kapsamına alınması, vatandaşın ödediği vergilerin bir hizmetinin olması ve öğretmen sendikalarının da denetimin bir parçası olması gerektiğini belirtti.

Kararnamede, Türkiye'deki depremzedelere yardım konusunda da net bir ifade olmadığı gibi adanın kuzeyine gelen depremzedeler ile ilgili bir düzenleme olmadığını ileri süren Maviş, “Yıkım ve enkazın yarattığı kaostan ülkemize sığınan depremzedelerin çalışma hayatı, sosyal güvenlik, barınma, eğitim ve kültürel entegrasyon olmak üzere sosyal politika önlemleri oluşturulmalıdır.” dedi.

Haberler Haberleri