Şevki Kıralp
Sevkikiralp@gmail.com
Ünlü bilimkurgu serisi “Maymunlar Gezegeni”, 2014 yapımı “Maymunlar Gezegeni’nin Şafağı” isimli devam filimi ile geçtiğimiz hafta gösterimdeydi. Film insanoğlunun nesli yok olma tehlikesiyle yüzleşirkenki yaşam mücadelesini konu almaktaydı. Filmde medenileşmeye ve insanlığın ilk evrelerinde olduğu gibi avcı-toplayıcı üretim modelini benimseyerek komünal bir yaşam biçimi oluşturan bir maymun klanı ile insan soyunu yok olmanın eşiğine getiren bir virüsten sağ kurtulan bir insan kolonisi arasındaki ilişkiler konu alınıyor. İnsanlar maymunların yaşam alanı içerisinde kalan bir güç ünitesini ele geçirerek bölgedeki barajda elektrik üretmeye ve ileri teknoloji yardımıyla yaşamlarını sürdürerek sağ kalmaya çalışmaktadır. Bunun için maymunlarla barış ve işbirliği koşulları aranırken aralarında maymunları aşağılayan ve insan neslini yok olmanın eşiğine getiren “maymun virüsü” nedeniyle maymunlardan nefret edenler sorun yaratmaktaydı. Maymun klanının lideri Caesar bir yavruyken insanların arasında büyümüştü. Bir aile kendisini evine almış ve evcilleştirmişti. Caesar’da diğer maymunlarda olmayan bir vasıf vardı ve konuşabiliyordu. Konuşabilen bir diğer maymun ise Caesar’dan sonra klanın en güçlü ikinci erkeği olan Koba idi. Koba laboratuarlarda denek olarak kullanılmıştı ve her yeri kesik yaralarıyla doluydu. O da insanları yakından tanımıştı fakat Caesar’ın aksine insanlardan nefret ediyor, insanların güç ünitesine erişimine izin verilirse elde edecekleri enerjiyle maymunları yok edeceklerine inanıyordu. İnsanlar bir yandan maymunlara karşı silahlanırken Koba hem maymunları insanlardan intikam almak için savaşa hazırlıyor, hem de Caesar’ı ortadan kaldırarak suçu insanların üzerine atarak savaşı tetikleyerek kendisini klanın liderliğine taşıyacak bir komplo planlıyordu. Bu esnada da insan kolonisinin liderliği, bilim adamı Malcolm’un barış ve işbirliği çabalarına rağmen bir askeri üs ile temas kurarak maymunlar ile savaşmak için takviye güç toplamaya çalışıyordu.
“Maymunlar Gezegeni’nin Şafağı”, 1968 yılında çevrilen ve başrolü ünlü oyuncu Charlton Heston’un oynadığı serinin ilk filmine kıyasla son derece üstün teknolojik imkânlarla çevrilmiştir. İlk filmdeki oyunculuk ve sanatsallık serinin son filminde yerini ileri teknoloji ürünü görsel efektlere bırakmış olsa da izleyiciyi soğutacak nitelikte değildir. İlk filmde maymunları insanlar canlandırmaktaydı ve kostüm tasarımı o dönemin imkânları nispetindeydi. O filmde bir astronotu canlandıran Heston, 4 arkadaşı ile birlikte zaman boşluğunda kaybolmuş ve maymunların kontrolünde bir gezegene düşmüştü. Arkadaşlarından biri yolculuk sırasında, diğeri gezegene indikleri esnada maymunlar ile yaşadıkları bir çatışmada ölmüş, diğeri ise maymunlar tarafından ameliyat edilerek yürüyebilir ve şuuru açık halde bir tür bitkisel hayat biçimine konulmuştu. Heston maymunların elinden kaçmaya çalışırken konuşma yeteneği olmayan ilkel insanların maymunlar tarafından esir tutulduğuna da tanık olur. Maymunlardan kurtulmaya ve gezegenin farklı bir bölgesine kaçmaya çalıştığı esnada maymunların lideri askerlerine “bırakın onu, gittiği yerde bulacağı kendi geçmişidir” şeklinde bir emir verir. Heston bir kumsal boyunca ilerlerken uzaklarda kendisini dehşete düşüren bir nesne görür. Gördüğü yarısı yıkılmış ve bakımsızlıktan paslanmış Özgürlük Heykelidir. Heston böylelikle dünyaya indiğini ve insanların kendisinin zaman boşluğunda kaybolduğu süre zarfında dünyayı mahvettiğini anlar. Serinin son filmi, insanlığın dünyayı mahvedişini ve maymunların medenileşerek dünyanın kontrolünü ele geçirdiği sürecin başlangıcını anlatmakta, olay örgüsünü serinin ilk filminin gerisine taşımaktadır.
Son filmde insanlar ve maymun klanının lideri Caesar barış isterlerken maymun klanından birkaç komplocunun tasarladığı çatışma ortamının savaşa neden olacağı ve suçun maymunlarda olduğu yönünde bir son sahne sergilenir. Suçu maymunlara yükleyen ve savaşın kaçınılmaz ve kendi iradesi dışında ancak maymunların sorumluluğunda oluşunu bilim adamı Malcolm’a acıklı bir yüz ifadesiyle aktaran bizzat maymunların lideri Caesar’dır. Burada ilginç olan, Heston serinin ilk filminin son sahnesinde dünyanın insanlar tarafından mahvedildiğini anlarken “Nihayet gerçekten yaptınız. Sizi manyaklar, onu havaya uçurdunuz, Tanrı hepinizi Cehennem’de cezalandırsın” diyerek dövünürken serinin son filminde insanları maymunlara karşı savaşta aklama çabası göze batmaktaydı. Maymunların barışsever lideri insanlar (aslında Amerikalılar) tarafından evcilleştirilmişti ve insanlar maymunların toprağında kalan bir enerji ünitesini ele geçirmeye çalışıyordu. Bu denklem izlediğini siyasal bir analiz süzgecinden geçiren izleyiciyi ister istemez “maymunların” Orta Doğu halklarını, bölgelerinde kalan enerji ünitesinin ise Orta Doğu’nun enerji kaynaklarını simgelediğini düşünebilir. Orta Doğu’daki “Batı düşmanı” liderlerin savaşın esas sorumlusu olduğu ve Batı’nın Orta Doğu kaynaklarını yönetecek düzeni kurmasının insanlığın iyiliği için olduğu yönünde bir mesaj verilmeye çalışıldığı sonucuna ulaşabilir. Bu noktada filmin dünyanın geleceğinin için Batı’yı (aslında Amerika) izlemenin gerekli olduğu, Orta Doğu’yu “Batı terbiyesi almış” liderlerin yönetmesi gerektiği yönünde bir mesaj verdiği de varsayılabilir.