Mayıs 2019’dan bugüne Ulusal Birlik Partisi’nin “Başbakanlığı”nda en az 288 siyasi atama yapıldı.
Hep bir “devir-teslim” ortamı… Böylesi bir ortamdan “devir rezil”e nasıl gelindiğini Meclis Başkanı Yardımcısı Fazilet Özdenefe ile konuştuk.
Meclis Başkan Yardımcısı, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) milletvekili Fazilet Özdenefe, UBP’li Başbakanların yönettiği son 4.5 yılda 288 üst düzey atama rakamı için “en az” tabirini kullanıyor, çünkü, söz konusu kararları tek tek Resmi Gazete üzerinden hesapladığını anlatıyor.
“Bu rakamlarda kimi sapmalar da olabilir, çünkü, tek tek hesapladım. Meclis’teki sözlü sorularımıza yanıt gelmiyor, o nedenle böylesi bir yöntem izledim, halkımızın, ülkenin nasıl bir zihniyetle yönetildiğini daha iyi görmesini istedim. Bu atamalarla ilgili Meclis’te yazılı soru da yönelteceğim. Bu rakamlar tüm diğer altüstlüklerle birlikte tam bir iflasın göstergesidir” diyor Özdenefe…
“Düşününüz, Ünal Üstel, görevi kendi parti başkanı Faiz Sucuoğlu’ndan devraldı ve yine UBP-DP-YDP Hükümeti’ni başına geçti. Sadece Üstel döneminde en az 98 yeni üst düzey atama yapıldı” ifadelerini kullanan Özdenefe, şu yorumu yapıyor:
“Bürokrasinin ciddiyetini, güvenirliğini ve kapasitesini ortadan kaldırdılar; kurumsal hafıza kalmadı, liyakat tümüyle devreden çıktı. Kamu menfaatine görev disiplini de olmuyor, çünkü sürekli görevden alınma endişesiyle çalışmak mümkün değildir. Meselenin bir de mali külfeti var. Bu külfet tüm toplumun sırtına yükleniyor. Bir de istikrar diyorlar.”
“Tam bir koltuk oyunu oynanıyor”
“Dörtlü Hükümet”in ardından Ersin Tatar’ın Başbakanlığı’ndaki yeni dönem Mayıs 2019’da başlamıştı.
Ersin Tatar, Ersan Saner, Faiz Sucuoğlu ve Ünal Üstel, Ulusal Birlik Partisi şapkasıyla son 4.5 yılda görev yapan Başbakanlar oldu.
“Tatar’ın göreve gelmesiyle birlikte en az 76 yeni atama olduğunu görüyoruz. Bunu anlayabilirim, çünkü, öncesinde bir başka siyasi yapı vardı. Ancak sonrasında hep UBP’nin başbakanlık yaptığı hükümetler oldu. Seçim oldu, hükümet değişti, sonrasında Başbakan değişti, malum… Hele Ünal Üstel… Yine aynı üç partinin hükümetini devraldı ancak neredeyse tüm üst kademe yöneticileri değişti. Düşünsenize, UBP-DP-YDP Koalisyonu, kendi atadığı müdürleri, yine kendisi değiştiriyor, bakanlıklarda, müdürlüklerde devir-teslim hiç bitmiyor. Tam bir koltuk oyunu oynanıyor. 98 yeni atama yaptı Üstel… En az 98… Şunu da söylemek istiyorum, bu rakama Bakanlar Kurulu kararı ile yapılan atamalar dahil değildir.”
“Siyasi atamalar bu ülkenin en önemli yapısal sorunu oldu, yıllardır bu yara kanıyor” diyorum.
Özdenefe bunu onaylıyor, ancak, şu itirazı da yapıyor: “Hiçbir hükümet, kendi içinde, bu kadar çok değişim yapmadı.”
Özdenefe, en azından teknik dairelerde siyasi atamalara derhal son verilmesi gerektiğini, bunu defalarca gündeme taşıdıklarını belirtiyor.
“Tamirdeki araçlara benzin alınıyor, özel bir araca 001 plakası takılıyor, Başkan meğer Türkiye’den kendine yeni makam aracı talep ediyor”
“Meclis Bütçesi” tartışılırken “reçete vurgunu”na benzer bir usulsüzlük ortaya çıktı: Tamirdeki araçlar için de benzin alınmış.
Ulusal Birlik Partili vekiller bile bu duruma isyan etti, çünkü denetime imkan verilmiyor, faturalara erişilemiyor.
“Bütçe tartışmalarında yaşananlar aslında bir sonuçtur. Meclis’teki yasal işleyiş bozuldu, genel sekreter devreden çıkarıldı, siyasi teamüller ve demokrasi geleneği yerle bir edildi” diyor Fazilet Özdenefe…
“Meclis’in başında meğerse bir kral varmış” yorumları yapılıyor.
“Yüce Meclis” gibi söylemler sözde kalıyor ve tam anlamıyla bir “örtü”ye dönüşüyor.
Meclis Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe’ye “neler oluyor” diyorum.
“Meclis Başkanı pek çok harcamayı doğrudan kendine bağladı. Demokratik ve yasal işleyiş ortadan kaldırıldı. Yasa açıktır, Meclis’te görev yapan tüm müdürler, Genel Sekreter’e karşı sorumludur. Bu düzen ortadan kaldırıldı. Divan Başkanlığı’na da bilgi verilmiyor. Örneğin bir sabah geldik, Meclis’in bahçesine büstlerin dikildiğini gördük, önceden bilgimiz yoktu, örnek olması açısından söylüyorum. Unutulmasın, Meclis Başkanlık Divanı’nın işleyişine yönelik esaslar Anayasa’da düzenlenmiştir. Başkanlık Divanı, Başkan dahil tüm üyeleriyle bir kurul oluşturmaktadır ve kurul olarak çalışmak zorundadır. Meclis’in harcamalarını da denetleyemiyoruz, çünkü faturalara erişemiyoruz. Maliye komitesinin görevlendireceği milletvekillerinin denetim yapması gerekiyor, iç tüzük bunu emrediyor.”
“Meclis envanterinde olmayan araca 001 plakası”
Yeni yeni “tuhaflıklar” öğreniyoruz, dinledikçe...
“Meclis envanterinde olmayan bir araca 001 makam plakası takılıyor. Bu bir skandaldır. Bunları kendisi de kabul etti, bütçe görüşmelerinde söyledi, bu durum tutanaklara geçti.”
“Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan protokolde Meclis’e yeni araçların hibe edilmesi gündeme gelmiş, Divan’ın bilgisi yok. Şimdi öyle anlıyoruz ki, Meclis Başkanı, Türkiye’den kendisi için makam arabası istedi. Devlet ciddiyetinin gereği, önceliklerin birlikte saptanması ve kaynakların bilinçli kullanılmasıdır. Başkanlık Divanı, Anayasal bir kurumdur. Siz bunu görmezden gelirseniz, devleti görmezden gelirsiniz, anlı şanslı sözlerinizin samimiyeti olmaz.”
“En masum tanımla usulsüzlük”
“Tamirdeki araçlara benzin alınması en masum ifadeyle usulsüzlüktür” diyor Özdenefe…
Meclis’in tamirde olduğu söylenen aracına, bir ayda 12 bin liralık yakıt alınmış. Üstelik araçların nerede tamir edileceğine yönelik de teklif alınmamış, üç firmadan teklif şartı var.
Özdenefe sohbetimizi şu sözlerle noktalıyor: “Cumhuriyet Meclisi örnek olması gerekirken bu noktaya getiriliyorsa, sözün bittiği yerdeyiz. Meclis’in Başkan eliyle getirildiği nokta, ülkeyi yönetme iddiasındaki zihniyetin tam anlamıyla iflasıdır.”