Fayka Arseven KİŞİ
Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı, kamu malına zarar vermenin suç olduğunun altını çizdi, Meclis damına çıkıp, bir başka ülkenin bayrağının açılmasının da ağır bir suç olduğunu vurguladı.
“Meclisin damına çıkmak 4 bin TL” gibi atılan başlıkların yanlış olduğuna işaret eden Dizdarlı, mahkemede kişilerin hangi suçla itham edildiğini bilmediğini ancak 4 yıl ceza verildiğine göre hafif bir suçla itham edilmiş olabileceğini söyledi.
“Ercan konusu takibimde… Bakanlar Kurulu tarafından alınan her kararı da toplayıp takip ediyorum. Ulaştırma Bakanlığı’nın bu konudaki işlemlerini de takip ediyorum. Çok fazla bir gelişme yok ancak konu Başsavcılığa gönderildi ve daha soruşturuluyor.”
Ercan Havaalanı raporu sonrasında gelişmeleri takip ettiğini de ifade eden Dizdarlı, konu Başsavcılık’ta açıklamasında bulundu.
Kamu kurum ve kuruluşlarının yeterince şeffaf olmadığını da dile getiren Dizdarlı, “çünkü şeffaflık hesap verebilirliği beraberinde getirir” dedi.
2018 yılının ilk 6 aylık raporunda vatandaşların değişik konularda Ombudsmana başvurduğuna işaret eden Dizdarlı, en fazla şikayetin ise İçişleri Bakanlığı’na yönelik yapıldığını kaydetti. Dizdarlı, vatandaşın muhatap bulma sıkıntısı yaşadığına da değindi.
Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı ile 6 aylık raporunu, kamu kurum ve kuruluşlarındaki sıkıntıları ve gündemi konuştuk.
“(Meclis damına çıkanlara) 4 bin TL bir ceza verildiğine göre büyük bir ihtimalle hafif suçlardan itham edilmiştir. Devlete aykırı suçlardan değil de çok hafif basit suç dediğimiz bir suçtan mahkum olmuştur”
- YENİDÜZEN: 6 aylık faaliyet raporunuzu geçtiğimiz hafta yayınladınız. En fazla konu olan bakanlık İçişleri Bakanlığı…
- Emine DİZDARLI: İçişleri Bakanlığı toplumun her gün hayatında… Vatandaşı birebir ilgilendirdiği konuları içerdiği için örneğin; kimlik kartı, muhaceret, belediyeler, kaymakamlıklar hep İçişleri Bakanlığı kapsamında ve en çok şikayet de bu bakanlığa yöneliyor.
- YENİDÜZEN: Bu biraz da kamudaki hantallıktan dolayı mı? Vatandaş muhatap bulamıyor mu? Bulsa da işini çözemiyor mu?
- Emine DİZDARLI: Bizim en çok sorun olarak gördüğümüz ve altı aylık raporda da yüzeysel olarak bahsettim örneğin; vatandaşın bir sorunu vardır, belediyeye gidiyor. Belediye; ‘bu şikayetiniz kaymakamlığı ilgilendiriyor’ diyor. Kaymakamlık; ‘hayır bu şikayetinizle belediye ilgilenmeli’ diyor. Yani o yetki konusu sarih olmadığı için belirli konu ve şikayetlerde arada kalan bireyler oluyor. Oysa baktığınızda hem kaymakamlıklar hem belediyeler birlikte çalışmaları gerekiyor. Çünkü kaymakamlıklar mülkü amir dediğimiz kişilerdir. Yani belediye sınırları içerisinde olan düzensizliklerle, şikayetlerle ilgilenmesi gereken kurumdur. Ama maalesef bu sorumlulukları yeterince üstlenmedikleri nedeniyle arada zarar gören veya mağdur olan her daim için vatandaş oluyor.
- YENİDÜZEN: Raporunuzda şeffaflık ve hesap verebilirliğe vurgu yaptınız. Siz konuları araştırırken ve raporlarınızı hazırlarken kamu kurum kuruluşları yeterince şeffaf ve hesap verebilir mi?
- Emine DİZDARLI: Her daima sorduğumuz soruların cevaplarını birçok kez bir defada alabiliyoruz. Bazen elimizde farklı yerlerden bilgi olduğu için verilen cevapların veya verilen izahatın eksik olduğunu düşündüğümüzde biz tekrar yazıyor ve; ‘şu konuda yeterli araştırma yapılmadı. Şu şu cevapları da istiyoruz’ diyerek ikazda bulunuyoruz ve süreci tekrar başlatıyoruz.
“Kamu kurum, kuruluşları yeterince şeffaf değiller. Çünkü şeffaflık hesap verebilirliği birlikte getirir. Yani ne kadar şeffafsanız o kadar hesap verebilirsiniz. Gizli saklınız yoktur ve her yapılan işin de bir izahatı olur. Ancak takip edemediğimiz işlerin hesabının olması mümkün değildir.”
- YENİDÜZEN: Siz kamu kurum kuruluşlarını ve siyasi makamlarda bulunanları yeterince şeffaf ve hesap verebilir buluyor musunuz?
- Emine DİZDARLI: Yeterince şeffaf değiller. Çünkü şeffaflık hesap verebilirliği birlikte getirir. Yani ne kadar şeffafsanız o kadar hesap verebilirsiniz. Gizli saklınız yoktur ve her yapılan işin de bir izahatı olur. Ancak takip edemediğimiz işlerin hesabının olması mümkün değildir.
- YENİDÜZEN: Ercan Havaalanı konusunda yayınladığınız rapor çok konuşulmuştu. Nedir gelinen aşama?
- Emine DİZDARLI: Takibimde konu… Bakanlar Kurulu tarafından alınan her kararı da toplayıp takip ediyorum. Ulaştırma Bakanlığı’nın bu konudaki işlemlerini de takip ediyorum. Çok fazla bir gelişme yok ancak konu Başsavcılığa gönderildi ve daha soruşturuluyor.
- YENİDÜZEN: Sizin raporda belirttiğiniz hususlarda mı başsavcının önünde konu yoksa yeni unsurlar da eklendi mi?
- Emine DİZDARLI: Bir bütün olarak gider. Orada soruşturma polisin görevidir.
- YENİDÜZEN: Komşumuzla kavga etsek ‘seni gazeteye vereceğim’ diyen bir yapımız var. Sizin gündeminizde hangi konular var? Böyle olaylar da önünüze geliyor mu?
- Emine DİZDARLI: 2018 yılın ilk 6 ayı içerisinde yapılan başvuruların dağılımına baktığınızda çok farklı alanlarda şikayet var. Örneğin; kaymakamlıklar, çevre, tapu, din işleri dairesi var, hava sporları federasyonu var, Eğitim Bakanlığı var, tüp bebek merkezi var v.s… Yani çok değişkendir. Farklı konulara eğilmek, bizim farklı konuları araştırmamızı öngörür ve bu da bizi mutlu eder. Vizyonumuz gelişir, işlemlerimizi ona göre yapar ve ileri ki planlamamızı bu değişik vizyona göre şekillendiririz.
- YENİDÜZEN: İnsanların Ombudsman kurumuna güveni arttı mı?
- Emine DİZDARLI: Kamuoyu nezdinde bir konuma eriştiğimize inanıyorum. Şöyle ki; kurumumuza olan güveni hiçbir şekilde sarsmamaya çalışıyoruz. Bu husus bizim omuzlarımıza daha da büyük yükümlülük yüklemektedir. Çünkü bu sorumluluğu taşımak da özellikle bu yapıda ki bir dairede -çünkü küçük bir dairedir- zor olmakla birlikte, hepimiz var gücümüzle çalışıyoruz.
Aslında baktığımızda toplumun hak ve çıkarlarını korumak için buradayız ve bunları geliştirip, denetlemek için çaba harcıyoruz. Sadece bu dairenin burada olması değil, hem anayasal olarak tarafsız bağımsız bir daire olması, hem de aslında tüm uğraşlarımızın toplum için olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu daire çok önemli bir dairedir.
- YENİDÜZEN: UBP Hükümeti döneminde Ercan konusunda fazla konuşmakla eleştirildiniz dönemin Ulaştırma Bakanı ile polemiğe girdiniz bir nevi… O dönem ‘acaba’nız oldu mu?
- Emine DİZDARLI: Ben hükümetten bağımsız bir başkanım. Hükümetin söylediği benim icraatlarımı etkileyemez. Bu nedenle yasamın, anayasamın bana verdiği yetki ışığında görev yaparım. Anayasamızın ve yasamızın hükümleri uyarınca yaptığım her işin raporlarının yayınlanması öngörülmektedir. Bu nedenle özellikle şeffaflık konusu çok önemlidir. Çünkü kamuoyunun da hususları bilme hakkı vardır. Yani hangi bakanlık hangi icraatında hata yaptı veya uyulması gereken kuralların, yasaların ne olduğunu bilmelidir. Çünkü biz KKTC Anayasası’nın veya yürürlükte olan yasaların ya da Yüksek Mahkeme kararlarının nasıl uygulandığını denetleriz. Bu nedenle gizli tutmak kamu yararı lehine değil bilakis aleyhinedir. Herkes yasaları bilmelidir ve herkes yasalar çerçevesinde ilerlemelidir.
- YENİDÜZEN: Süreç hızlı ilerliyor mu? Yoksa tıkanıklar yaşanıyor, dosyalar kapanıyor?
- Emine DİZDARLI: Raporlarımız Meclis Ombudsman Komitesi’ne gidiyor. Genellikle komitede görüşüldüğü anda ilgi bakanlığın veya kurumun yetkili memuru orada hazır bulunur. Söz konusu meselenin veya neticenin rapora uygun olarak düzeltilip, düzeltilmediği konusunda bilgi alınır. Genellikle Ombudsman Komitesi’ne gelen bakanlıklar, eğer bir hata tespit edildiyse rapor doğrultusunda, o hatanın veya eylemin nasıl olduğu konusunda bilgi verir. Genellikle Meclis öncesine kadar ilgili bakanlık, o hatasını veya düzletmesi gereken durumunu düzeltip gelir. Suiistimal veya yolsuzluk dediğimiz bir şey varsa hem Meclis’in hem bizim konumuz dışındadır. Çünkü raporlar ilgili merciye sevk edilir. Orada örneğin polis bir soruşturma başlatılır oradan başsavcılığa gider. Tıkanma süreci maalesef orada başlar.
- YENİDÜZEN: Bir marketteki yolsuzluk anında tespit edilir, mahkemeye sevk edilir, kararı verilir. Ülkede yolsuzluk yolsuzluk üstüne neden kamuda bu işlemler hızlı ilerlemiyor?
- Emine DİZDARLI: Maalesef yıllar alır. Belki idare zamanında denetim yapsa, örneğin; bir şikayet geldiği anda değil ama sürekli her yıl sonu bir denetim yapsa herkes kendini ona göre toparlar. Eksiklikler, yanlışlıklar o aşamada düzeltilir. Örneğin; Sosyal Sigortalar Dairesi’ndeki bir eksiklik 10-15 yıl sonra bir vatandaşı etkileyebilir. Ama 10-15 yıl önce denetim yapılmış olsaydı o eksikler o aşamada tespit edilecekti ve o kişiye de o işlemleri düzeltme imkanı sağlanacaktı. Ama 15 yıl sonra ne ilgili memur ne de ilgili belge vardır. Denetim nerde olursa olsun makul süreler içerisinde yapılması gerekir. O tespitler ışığında da hemen harekete geçilmesi gerekir.
- YENİDÜZEN: Kamu yararını korumakla da yükümlülüğünüz var. Ekonomik kriz ortamında yaşanan fiyat dengesizliklerini nasıl yorumlarsınız?
- Emine DİZDARLI: Konu Tüketiciler Derneği ve Ticaret Dairesi’nin yetki alanı içerisinde. Bazen ‘hiçbir şey yapılamaz’ diye bir söylem var ancak bu husus doğru değil. Fiyatlar denetlenebilir ve dövizdeki artış belli ülkeye giren malın fiyatları belli… Bunu suiistimal edenler maalesef var. O nedenle kontrolü yapılabilir, denetlenebilir. Önemli olan o ekibin kurulması ve bunu sistematik şekilde sadece bir yerde değil her yerde yapılmasıdır.
“Anayasamızda toplu yürüyüş veya gösteri yapma hakkı herkesin vardır. Ancak bu hakkın olması, protesto eden veya bu tür eylem yapana, sınırsız şiddet hakkı vermez. Bu nedenle zarar verme bir suçtur.”
- YENİDÜZEN: Bir hukukçu olarak Meclis olayları, hayvancıların Tarım Bakanlığı’na zarar vermesi, daha önce Başbakanlık binasının kapılarının kırılması gibi olaylarla kamu malına zararın cezası neye göre nasıl belirlenir?
- Emine DİZDARLI: Anayasamızda toplu yürüyüş veya gösteri yapma hakkı herkesin vardır. Ancak bu hakkın olması protesto eden veya bu tür eylem yapana sınırsız şiddet kullanma gibi eylemlerde bulunma hakkı vermez. Bu nedenle zarar verme bir suçtur. Duvarların yıkılması suçtur, Meclis damına çıkılması o daha da büyük suçtur. Çünkü aslında bir ülkenin Meclis damına çıkıp farklı bir ülkenin bayrağını dikmek anayasal bir suçtur ve aslında neticeleri çok ağır olmalıdır. Şimdi bir karar vardır ancak ben hangi itham altında bu davayı getirdiğini bilemiyorum. 4 bin TL bir ceza verildiğine göre büyük bir ihtimalle hafif suçlardan itham edilmiştir. Devlete aykırı suçlardan değil de çok hafif basit suç dediğimiz bir suçtan mahkum olmuştur. O nedenle de mahkeme hangi ithama göre mahkum ettiyse ona uygun bir ceza vermekle görevlidir.
“Duvarların yıkılması suçtur, Meclis damına çıkılması o daha da büyük suçtur. Çünkü bir ülkenin Meclis damına çıkıp farklı bir ülkenin bayrağını dikmek anayasal bir suçtur ve aslında neticeleri çok ağır olmalıdır.”
- YENİDÜZEN: Meclis damına çıkmak, başka bir ülkenin bayrağını açmak ağır bir suçtur dediniz. Nedir bu suçun karşılığı?
- Emine DİZDARLI: Çok ciddi ve ağır bir suçtur. Tabii ki ağır ceza gerektiren bir suçtur. İlgili kişilerin de aslında Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması gerekir. Bazı basın ‘Meclisin damına çıkmak 4 bin TL’ diye başlık attı. O yanlıştır. Çünkü Meclis damına çıkmak ağır bir suçtur. Özellikle başka bir ülkenin bayrağını Meclis’in damına dikmek devlete aykırı olan suçlar kategorisindedir. Ancak bizim ülkemizde olan meselede Başsavcılığın hangi davayı getirdiğini o kişiyi ceza yasasının hangi maddesi altında itham edildiğini bilmediğimize göre, ilgili hakim de 4 bin TL para cezası verdiğine göre, büyük bir ihtimalle hafif bir suçtan itham edilmiştir. Yani fark budur.