Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, Meclis Başkan Vekili Mustafa Yektaoğlu başkanlığında saat 10.40’ta toplandı.
Başkanlığın Genel Kurul’a sunuşlar bölümünde 23 - 25 Ekim TBMM Dışişleri Komisyonu’nun KKTC’ye davetine ilişkin kararı genel kurulun bilgisine getirildi.
Söz konusu karar onaylanmadan yapılan konuşmalarda, petrol ve doğalgaz konusunda yaşanan gelişmeler gündeme getirildi. Muhalefet KKTC ile Türkiye arasında imzalanan Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması’nın imzalanmasında Meclis’in devre dışı bırakıldığını savunarak eleştirdi.
SOYER
CTP - BG Milletvekili Ferdi Sabit Soyer, KKTC ile Türkiye arasında imzalanan Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması ile ilgili olarak yaptığı konuşmada bugün hayatının en üzüntülü günlerinden birini yaşayarak Meclis’e geldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması imzaladığını ajanslardan öğrendiğini ifade eden Soyer, hükümetin yetkisi dahilinde olan bir meselede atılan metodun doğru olmadığını savundu. Bunun demokratik iradeye uygun olmadığını söyleyen Soyer, Rum tarafının yaptığını da doğru bulmadığına dikkati çekti.
Burada Meclis’in devre dışı olduğunu savunan Soyer, uluslararası anlaşma yapma yetkisinin hükümet ve Meclis’in olduğunu kaydetti.
Soyer, bu nedenle bir an önce bu konuda Meclis’in devreye girmesi gerektiğine işaret etti.
Soyer, “Ben varım, varlığıma, kendi irademe sahip çıkarım” demedikten sonra bu konuda başarılı olmanın mümkün olmadığını söyledi.
EMİROĞULLARI
TDP Milletvekili Mustafa Emiroğulları da yaptığı konuşmada, bir uluslararası anlaşma imzalanmasına karşın Meclis’in bundan haberi olmadığını ifade ederek, “Ben kimi temsil ediyorum, nerede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemenliği” dedi.
Bu kararın belki de taksime yol açacak, Kıbrıs Türkü’nün yok olmasını sağlayacak bir karar olduğunu iddia eden Emiroğulları, bu kararın günlerce Meclis’te tartışılması gerektiğini söyledi.
Bir an önce konunun Meclis’te gündeme getirilmesini ve ayrıntılı bir şekilde tartışılmasını isteyen Emiroğulları “Eğer Kıbrıs Türk halkının temsil yeri burasıyla toplumun geleceğiyle ilgili kararlar burada alınmalıdır. Eğer biz uyduyla yönetileceksek bu Meclis’in hiçbir anlamı kalmaz” şeklinde konuştu.
YORGANCIOĞLU
CTP - BG Genel Başkanı Özkan Yorgancıoğlu ise, anlaşma sürecine hükümetin dahil edilmemesi yönündeki eleştirilerin haklı olduğunu söyledi.
Rumların attığı adımın yanlış olduğunu ifade eden Yorgancıoğlu, “Rumlara geri adım attırmak için imzalanan anlaşmanın da barış ve çözüme hizmet etmeyeceğini” savundu.
“Bizler bu meclisin iradesine saygılıysak gereklerini yerine getirmek zorundayız. Kıbrıs sorunu için de böyledir, yapılacak uluslararası anlaşmalar için de böyledir. Bunun gereklerini yerine getirmek zorundayız” diyen Yorgancıoğlu, konunun bir an önce Meclis’te tartışılmasını istedi.
Yorgancıoğlu, hükümeti kanun hükmünde kararname uygulamaları nedeniyle de eleştirdi.
ÇAKICI
TDP Genel Başkanı Mehmet Çakıcı da yaptığı konuşmada, yapılan eleştirilerin haklı olduğunu kaydetti.
“Bu Meclis by pass edilmiştir. Bu ülkenin karar merci burasıdır” diyen Çakıcı, Başbakan’a “10 yıl önce TC ile KKTC arasında petrol ve doğalgaz konusunda bir anlaşma olup olmadığını, varsa ne yapılıp yapılmadığını” sordu.
Kendisinin bilgisine göre böyle bir anlaşmanın var olduğunu ifade eden Çakıcı, “Öyleyse neden böyle bir anlaşmaya gerek duyuldu? Niye Meclis ve hükümet devre dışıdır? Niye yeni bir anlaşmaya gerek duyulmuştur? Sayın Başbakan bu sorular konusunda Meclis’e bilgi vermelidir. Bu halimizle demokrasiye demokrasi diyemeyiz” şeklinde konuştu.
Çakıcı, “tüm bunların hükümetin temsiliyetçi yaklaşımının sonucu olduğunu” da ileri sürdü.
KÜÇÜK
Başbakan İrsen Küçük ise eleştirilere verdiği yanıtta, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin çok büyük bir yanlış yaptığını, ayrımcılığı körüklediğini söyledi.
“Rumlar icraatlarıyla Kıbrıs’ı hem kuzey güney diye ikiye ayırdılar. Şimdi de denizleri ikiye ayırıyorlar” diyen Başbakan Küçük, bunun doğru bir tutum olmadığını vurguladı.
“Tabiî ki uluslararası anlaşma yapmak, hükümetin ve meclisin yetkisindedir. New York’a gidilirken böyle bir protokol gündemde yoktu. Ancak aniden New York’ta protokol gündeme geldi. Dışişleri Bakanımızla değerlendirdik. Doğru olmayacağı, Pazartesi Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın katılımıyla imzalanması gerektiği üzerinde durduk. Ancak süreç kısa olduğu için ve New York’taki değerlendirmeler sonucunda böyle bir anlaşmanın imzalanması gündeme gelmiştir” diyen Başbakan Küçük, gelişmeler üzerine Meclis Başkanı’nı arayarak konunun ele alınmasını istediğini ve bugün Meclis Başkanı’nın parti başkanlarıyla bir araya geleceğini söyledi.
Gelişmeleri soğukkanlılıkla değerlendirip sonuçlandırmak gerektiğine işaret eden Başbakan Küçük, geçmişte petrol ve doğalgaz konusunda anlaşma imzalandığını, Piri Reis gemisinin bazı araştırmalar yaptığını, arşivlerden gerekli bilgileri verebileceklerini kaydetti.
ÖZGÜRGÜN
Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün ise yaptığı konuşmada, gündemde önemli bir konu olmadığı için New York’a gitmediğini söyledi.
Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması’nın Meclis’te onaylanması gerektiğini ifade eden Özgürgün, gelişmelerle ilgili olarak her türlü katkıya hazır olduklarını kaydetti.
ANGOLEMLİ
TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli ise yaptığı konuşmada, “Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın daha kimse yapmadan Meclis’e bilgi vermesi gerekmesine rağmen işe tersten girildiğini” söyledi.
“Günlerdir tehdit politikası izlendiğini, uluslararası anlaşma yapma önceliğini garantör ülkelere veren Zürih Anlaşması’na dikkat çekilmediğini” kaydeden Angolemli, dünyanın anlayacağı lisanın uluslararası anlaşmalar olduğunu belirtti.
“Plansız programsız bir geminin içine bindirildik gidiyoruz. Buna Meclis olarak dur demeliyiz” diyen Angolemli, “tehdit politikası”nın ters teptiğini ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın prestijinin arttığını iddia etti.
“New York’ta yapılan anlaşmayla iplerin Meclis’in elinde olmadığının ortaya çıktığını” savunan Angolemli, ciddi olarak Zürih ve Londra anlaşmalarının incelenerek bir politika belirlenmesini istedi.
Konu hakkında son sözü alan Meclis Başkan Vekili Mustafa Yektaoğlu, konu hakkında yeterince geç kalındığını, bundan sonra nasıl hareket edilmesi gerektiği üzerinde durulması gerektiğini söyledi.
Konunun 2 yıldır gündemde olduğunu, buna karşın gerekli adımların atılmadığını, Meclis’ten bir karar çıkarılmadığını kaydeden Yektaoğlu, bunun Brüksel’e, İKÖ’ye taşınması gerektiğini ancak yapılamadığını belirtti.
“Meclis; özne olduğunu, alacağı kararlarla ortaya koyabilir. Meclis özne olursa Kıbrıs Türk halkı da özne olur. Biz; bir sabah uyandığımızda başka yerde anlaşma imzalandığını öğrenirsek, nasıl özne olacağız. Buna dikkat etmeliyiz” diyen Yektaoğlu, bir süre önce Meclis’te yaptığı konuşmada, “gelecek olan potansiyel tehlikeleri dile getirdiğini ve bunların hepsinin gerçekleştiğini” kaydetti.
Yektaoğlu, “Egemenlik ulusundur; şahısların değil, Meclis’indir. Yasama egemenliği bu meclisindir. Niye bunlar göz ardı ediliyor” diye sordu.
Rum tarafı ile Yunanistan arasında henüz kıta sahanlığı konusunda bir anlaşma imzalamadığını, bunun da yapılması ile yeni muazzam bir potansiyel tehlikenin daha gündeme geleceğini kaydeden Yektaoğlu, Rum tarafının sadece 12. Parsel’de çalışmaya başladığını, eğer diğer parselde de ihaleler açılması durumunda bu durumun da yeni bir tehlike olacağını, bu gelişmelerin iyi değerlendirilerek diplomatik atağa geçilmesi gerektiğini vurguladı.
Meclisin özne olduğunu göstermenin zamanının geldiğini kaydeden Yektaoğlu, böyle devam edilmesi durumunda toplum olarak çok daha zor duruma düşüleceğini savundu.
ÇAĞLAR
CTP - BG Milletvekili Mehmet Çağlar da yaptığı konuşmada, egemenlik kayıtsız şartsız ulusunsa Kıbrıs Türk halkının kayıtsız şartsız egemen olması gerektiğini söyledi.
Kıbrıs sorununun yönetim ve güç paylaşımından kaynaklandığını anlatan Çağlar, Kıbrıslı Türklerin eşit egemen ortak olarak haklarından ve Türkiye’nin de garantörlük haklarından dolayı Rum tarafının attığı adımın kabul edilebilir olmadığını belirtti.
“Meclis’in haberi olmadan bir anlaşma imzalanırsa, Meclis bir tasdik yeri gibi kullanılırsa egemenlik gerçek anlamda tartışma konusu olur” diyen Çağlar, “Cumhurbaşkanı’nın petrol ve doğalgaz konusunda anlaşma yapmasının görüşme sürecinin bir parçası olmadığını, ancak Meclis’in yetkilendirmesi durumunda Cumhurbaşkanı’nın böylesi bir anlaşma yapabileceğini” kaydetti.
Kıta Sahanlığı Anlaşması’nın bir egemenlik meselesi olduğunu, bu konuda yetkili makamın da KKTC Hükümeti ve Meclis olduğunu söyleyen Çağlar, “Böylesi bir anlaşmayı Meclis’in gündemine getirilmeden duymak Kıbrıs Türk halkının egemenliğine yapılan en büyük sorundur ve Meclis’in egemenliğinin tartışılmasına neden olacaktır” dedi.
TAÇOY
UBP Milletvekili Hasan Taçoy ise yaptığı konuşmada, Kıta Sahanlığı Anlaşması’nın artık bir noktaya geldiğini söyledi.
Anlaşma sonrası gerek Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu gerekse Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmalarda, imzalanan anlaşmanın TBMM ve KKTC Meclisi’nde onaylanması gerektiğini söylediklerine işaret eden Taçoy, atılan adımların Kıbrıs Türk halkının haklarının ve egemenliğinin korunması adına atıldığını vurguladı.
Yapılan konuşmaların ardından TBMM Dışişleri Komisyonu’ndan bir heyetin KKTC’ye davet edilmesine ilişkin karar oybirliğiyle kabul edildi.
Başbakan İrsen Küçük, Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı Vekili, Meclis Başkanı Hasan Bozer'i arayarak konunun ele alınmasını istediğini, Meclis Başkanı’nın bu çerçevede bugün parti başkanlarıyla bir araya geleceğini bildirdi.