KKTC Meclisi bir ‘ilk’e imza attı. Tatile bile ‘usulsüz’ girdi.
Ya da ‘usulüne uygun olmadan’ diyelim de daha yumuşak bir ifade olsun.
Azınlık hükümetini oluşturan üç parti ile destekçileri üç ‘müstefi’nin marifetleriyle son 7-8 ayda mecliste çiğnenmeyen bir şey kalmadı.
Meclis iç tüzüğü de, yasalar da, Anayasa da delik deşik oldu.
Rahmetli Turgut Özal “Bir defadan bir şey olmaz” diyerek Anayasa’nın ihlal edilmesini meşrulaştırmaya çalışmıştı.
Kuşkusuz bir defadan bir şey olurdu. Ne olurdu?
Anayasa çiğnenmiş, Anayasal düzenin bozulmasının pimi çekilmiş olurdu. Siz ‘bir defa’ delerseniz, başkalarının da ‘delme’ hakkı doğar.
Sonra sıraya giren girene…
Anayasa’yı delen delene…
Yasaları ve ülke yönetimindeki diğer kuralları çiğneyen çiğneyene…
Meclisin geldiği hale bakın…
Mevzuatta öngörüle komiteler yerine illa ki Ad-Hoc komite kurma ısrarı bile bir işe yaramadı. Sunat Atun’un başına getirildiği, muhalefetin boykot ettiği komite, aldığı kararı meclise dahi sunamadı.
Eğer ‘irade’ yoksa, değil ayak oyunlarıyla, ağzınızla kuş tutsanız bile adım atamazsınız.
* * *
Dünden itibaren tam üç ay süreyle tatile çıkan mecliste yaşananların temel nedeni ‘irade’ meselesidir.
Temsili demokraside aslolan ‘halkın iradesi’ ve verdiği ‘temsiliyet’tir. Adı üstünde, meclistekiler ‘milletin vekili’dirler. Orada halk adına bulunurlar ve irade de halkın oylarına göre şekillenir.
Ankara’nın doğrudan ve aleni müdahalesi ve seçilmek uğruna her türlü demokrasi dışı yöntemi bu topluma reva görenlerin eseridir bu yaşananlar…
Belki farkında değildirler ama, hükümetteki partiler ve özellikle UBP’yi yönetenler de iradesiz durumdadırlar.
Müdahale ile alınan suni destek, gün gelir ters döner. Bugün ‘cici’ olanlar yarın ‘kaka’ ilan edilir. Yakın tarihte ‘ben neymişim’ havalarına kapılıp topluma sırtını dönen, bir süre sonra bindiği eşekten düşmüş, sokakta kimsenin selam dahi vermediği çok ‘mühim’ isimler vardır.
Geriye doğru bir tarama yapın, bulursunuz bolca…
* * *
Demokrasimizin geriye gittiği bir dönemden geçiyoruz. Bu gidişle nereye varacağımız bellidir.
Yurttaşın algısında siyaset kurumu dibi boylamıştır.
Siyasetçiden beklenti dibe vurmuş durumdadır.
Seçimlerde ‘değişim’ ve ‘iyiye doğru gidiş olacağı’ beklentisi son derece düşüktür.
Vatandaş KKTC’de alenileşmiş bir ‘vesayet rejimi’ olduğuna artık çok daha fazla inanmaktadır.
Kendi ülkesinde gündemi belirleyemeyen, karar alamayan, aldıklarını uygulayamayan hükümetlerden söz ediyoruz.
Bırakın devlet yönetimini, kendi partisindeki insanlara bile sahip çıkamayan bir hale gelmiştir kimi siyasetçiler…
‘Bir sonraki müdahale ile kim gidecek, kim gelecek’ diye onlar da ‘sıralarını’ bekler gibidirler.
Mesela Özgürgün’ün ve Tatar’ın UBP hakkında söylediklerini okuyun…
Ya da meclisin ‘tatile çıkış şekli’ne bakın.
‘İradesiz tatil’ başladı!
İyi tatiller…