Barikatlarda yeni düzenleme ve 'vizesiz geçişler'e yönelik gelişmeyi tolum YENİDÜZEN Haber Paketi'nden öğrendi.
SMS’ile 6-7 bin kişi anında duymuş, hemen sosyal medyada tartışma başlamıştı.
İnternet ve sosyal medya sayfalarımıza aktardık ardından....
'Geleneksel Basılı Gazete' için haber toplantısına girdimiz saatlerde 15 bini aşmıştı yeniduzen.com'da okunma sayısı...
Sosyal medya sayfalarımızda da benzer rakamlar vardı.
Ertesi gün satacağımız gazete için değil 14 bin, eğer 5 bin rakamına ulaşsak, biz değil sadece, dağıtımcı dostlar ve tüm bayiler dahil cümbür cemaat bayram yapar oynardık (!)
***
Elbette 'bir sonraki gün' yaşamla buluşan basılı gazeteye özel, farklı haberlerimiz, röportajlarımız, yorumlarımız da vardı.
Ancak onlar da sabah sabah dijital medyada görünecekti sonuçta...
***
Bu yeni 'medya' düzenine yenilmedik, uyum sağladık.
Artık YENİDÜZEN'i ‘geleneksel basılı gazete’ olarak anmıyoruz tek başına, ilk haberi sms'le vermek için örgütleniyor, www.yeniduzen.com'a yatırım yapıyor, sosyal medya ve mobil uygulamalara yoğunlaşıyoruz.
‘Gazete’ derken aslında tümünü anlatıyoruz.
Artık dijital medyanın egemenliği yaşansa da bu yeni sürecin odağında 'kurumsal' gazeteler var yine!..
Ve halen tüm bu 'yatırımların' omurgasını gazeteler ve burada istihdam edilen kadrolar oluşturuyor.
Tüm haksız rekabet koşullarına, emekçiler eliyle üretilenlerin çalınmasına, künyesiz korsan internet sitelerine, reklam verenlerin çoğu zaman 'etik değerleri' umursamadan korkuların esiri olmasına rağmen.
Ve 'hükümet'in henüz beklenen adımları atmamasına rağmen!..
***
K.T Gazeteciler Birliği'nin görevlendirmesi ile son iki ayda, meslektaşlarım Süleyman Ergüçlü ve Başaran Düzgün'le birlikte pek çok görüşme yaptık.
Üstelik bu süreci kamuoyu önünde bir 'gösteri' ya da ‘baskı’ya dönüştürmedik, bu yolu sevgiyle, saygıyla yürüdük.
Başbakan Yorgancıoğlu'ndan Maliye Bakanı Mungan'a, Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’a kadar tümü bizi anladı, hak verdi, umutlandık.
Raporlar sunduk.
Ancak henüz 'sonuç' üretilemedi.
‘İmtiyaz’ istemiyoruz..
Türkiye'de, Kıbrıs'ın güneyinde ya da Avrupa'da var olan 'rekabet' koşullarını istiyoruz, vergilerdeki 'orantısız' yapının 'normalleşmesi'ni bekliyoruz.
Tüm dünyada dijital ve internet medyasına dönüşüm 'basılı medya' üzerinden yaşanıyor.
Şu anda kamu dışında, insan kaynağının önemli çoğunluğu yine bu mecralarda yer alıyor.
Ve artık 'sattığınız' gazete 'baskı gideri'ni karşılamadığı bir yana makas da giderek açılıyor.
Böyle giderse 'kurumsal' yani 'sorumlu' medya çökecek, ‘sorunlu’ bir medya büyüyecek.
Geriye spekülasyon, yalan, etik kodları umursamayan bir yayıncılık kalacak.
‘Gazetecilik disiplinleri’ dışında bir ‘sermaye’ devralacak meydayı, böyle giderse...
***
‘Geleneksel Medya’yı korumak aslında demokrasi ve çok sesliliği korumaktır sayın Başbakan, sayın Maliye Bakanı...
Şu anda devlet bütçesinden, ortaya çıkan üretimin ya da sağladığı faydanın çok üzerinde bir maliyet yine ‘yayıncılık’ için harcanıyor...
Peki gazeteler, bu haksız rekabetle nereye gidecek?
Bu mecralar da ‘kamusal yayıncılık’ yapıyor...
Ve batıyor... Lütfen!..