Melankoliyi ve hüznü seven ressam; Batu GÜNDAL

Melankoliyi ve hüznü seven ressam; Batu GÜNDAL

 

Simge Çerkezoğlu

Batu Gündal, adeta konuşan resimler yapan adam… Resimlerindeki figürler o denli canlı ve gerçek ki sanki onlara uzun uzun baksanız insanda konuşacaklar hissi uyandırıyor. İngiltere’de dünyaya gelen sanatçı, on yaşındayken ailesinin verdiği kararla Kıbrıs’a geri dönüyor. İngiltere’de kalsaydı hayatı nasıl bir değişimi beraberinde getirirdi bilinmez ama her sanatçı gibi o da sadece resim yaparak hayatını idame ettireceği günlerin hayaliyle çiziyor, boyuyor ve içindekileri figürlere dönüştürüyor. 

Sanatın sadece resim yönü ile ilgilenmeyen Batu’yu biraz daha yakından tanımak istiyoruz. Tüm içtenliğiyle hayatını bizimle paylaşıyor. 
“Ankara Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde eğitim aldım. Yedi yıl Türkiye’de yaşadıktan sonra hayatıma bir süre İngiltere’de devam ettim. 2008 yılından bu yana Kıbrıs’ta yaşıyorum. Yurt dışında bulunduğum süre içerisinde grafik tasarım konusunda kurslara katıldım. Şu an özel bir şirkette grafik tasarım üzerine çalışıyorum. Elbette resim yapmaya da devam ediyorum. Resimle ilgili farklı alanlarda çalışmalarım var. Sadece resim yaparak hayatımı kazanmam çok zor. Zaten grafik tasarım ilgimi çeken bir alandı böylece o alanda da kendimi geliştirdim. Bilgisayarlar üzerinde öğrendiğim programlarla yine sanat yapıyorum diyebilirim. Yine de bu hayatımı kazanabilme bağlamında yaptığım bir şey. Elbette resim benim için birinci sırada.”

BİR YILDA 38 RESİM

Geçtiğimiz yaz ilk sergisini açan sanatçının eserlerini gördükten sonra aklımda hep onunla konuşmak vardı. Sergi sadece bir hafta sürse de o unutulmaz eserler hala aklımda.
“Her zaman aklımda bir sergi açma fikri vardı. İlk sergimi zamanla  biriktirdiğim resimlerle değil, yeni resimlerimle açtım. Sergide gördüğünüz tüm eserler belli bir kavram ve fikir altında gelişti. Yoğun çaba ve iyi bir araştırma sonucu bir yıl süresince yaptığım resimleri sergiledim. Bir yıl içinde otuz sekiz resim çizdim.”

Eserleri çoğunlukla figürlerden oluşan sanatçı, onlara adeta yeniden hayat veriyor…
“Bütün resimlerin figüratiftir. Kadın figürü biraz daha ağırlıktadır. Benim için biraz da estetik yönü ağır bastığı için daha fazla kadın figürlerini tercih ediyorum. Yine de sadece kadın odaklı değilim. Gerek sergide gerekse de çalışmalarımda kendi portrelerimi kullandığım oluyor. Konularıma her zaman insan üzerinden yaklaşıyorum. O fiziksel figürleri her zaman resimlerimde de kullanıyorum.”

Ülkemizdeki pek çok ressam gibi model bulmakta zorlandığını söyleyen Gündal, figürlerini nasıl oluşturduğunu bizimle paylaşıyor. 
“Ben bu figürleri hem modellerden, hem zihnimden, hayal gücümden hem de fotoğraflardan yaratıyorum. Özellikle Kıbrıs’ta model bulmak çok zor. Aslında hiçbir yerde model bulmak kolay değil. Bu tamamen ayrı bir profesyonellik gerektiriyor. Bu herkesin yapabileceği bir şey değil. Resimlerimde canlı modeller de var, fotoğraflar, benim çektiğim fotoğraflardan, esinlenerek yaptığım figürler de var. Bu her zaman değişiyor. O ana yapmak istediğim her neyse ona en uygun benim çizebileceğim model varsa, model kullanırım. Yoksa interneti kullanırım ya da internetten bile bulduğum bir yüz ifadesi ve portreyi kullanabilirim. Herhangi bir fotoğraftan da ilham alarak resimler yapabiliyorum. Bu çok değişkenlik gösteren bir şey. Bazen bu figürler gördüğüm tanıdığım insanlar olmuyor, bazense gördüğüm tanıdığım insanlara kendi çizgilerimle hayat vererek bambaşka insanlar yaratıyorum, bu da resimlerimin bir başka yönü.”

“ESERLERİMDE İNSANIN DEĞİŞEN DUYGU DURUMUNU ANLATIYORUM”

Eserlerin tümüne baktığımda biraz hüzünlü kadınlarla karşılaşıyorum. Belki de tam da bu nedenle, eserlerden bu denli etkileniyorum. Saklı yanlarımızın sadece hüzünle ortaya çıkabileceğine inanıyorum.
“Eserlerimde hüzünlü bir yan var ama tabii bu resme nasıl baktığınızla da alakalı bir şey. Resim ne kadar fiziksel bir şey olsa da, insan ona kendi içinden bir şeyler katıyor. Kendi yorumunu ekliyor. Öyle de olmalı. Ben resmi yaparken hissettiğim duyguyu ne kadar tuvale aktarıyor olsam da onu esasen gören yorumluyor. Yine de haklısınız ben melankoliyi, hüznü seven bir ressamım. O yüzden resimlerim biraz agresif, biraz depresif ve hırçın. Yine de her resimde aslında farklı bir duygu ve düşünce olduğunu söyleyebilirim. Zaman zaman aynı resmi gören insanlardan çok farklı yorumlar aldığım da oluyor.”

Nesne ve figürlerden oluşan resimlere fırça darbeleri ile farklı duygular katan Gündal, bunu yaparken eserlerine farklı nüanslar kazandırdığına inanıyor…
“Resim hayatımın büyük bir parçasını oluşturuyor. Elbette istediğim gibi ne kadar uyguluyorum ya da resim yapabiliyorum bu tartışılır ama yine de hayatımın geniş bir bölümünde resim var. Çocukluğumdan beri resim yapıyorum. Hep kendimi bu konuda geliştirmeye çalışıyorum. Benim için kendimi en iyi ifade yolu resim yapmaktan geçiyor. Sinirli olduğumda, mutlu olduğumda hep resim yapıyorum. İçimdeki enerjiyi bir şekilde dışarıya atmaya çalışıyorum. Bazı insanlar yazmayı bazıları müzik yapmayı tercih eder. Ben ise resim yapıyorum. Zaten resimlerim çoğunlukla expresiftir. Çok fazla soyutlamaya gitmeden resimler yapıyorum. Nesnelerin figürlerin olduğu, baktığınız zaman anlayabileceğiniz resimler yapıyorum. Yine de resimlerime fırça darbeleri ve sıçrayan boyalar ekleyerek, onları düz, alışık olduğumuz çizgilerden farklı nüanslara taşıyorum. Kendimi böyle ifade ediyorum. Bazı resimlerim daha deforme oluyor. Figür resimde kayboluyor. Daha fazla boyalar, renkler ön plana çıkıyor. Bazı resimlerde sıçramalar azalıyor. Figür daha çok ortaya çıkıyor. Portre daha fazla göze batıyor. O da tamamen figürle neyi yansıtmak istediğime göre değişiyor.”

PSİKOLOJİK DEĞİŞİMLER

Son eserlerinde insanın devam eden değişim durumunu anlatan sanatçı, insanın mutluluktan nasıl bir anda hüzne daldığını kusursuz çizgilerle resmediyor. 
“Son resimlerimde ve sergide de konu devam eden değişim durumuydu. İnsanların fizikselden çok psikolojik değişimlerini yansıtmak için figürün değişim esnasında parçalanması, tekrar birleşme yaşaması, aslında yaşadığımız döngü olayını tuvalin üzerinde anlatmaya çalıştım. İnsanın değişim sürecini anlatmaya çalıştım. Bir insanın bir anda iki farklı duygu ile yaşaması insanın bir anda çok mutluyken aniden hüzünlenebileceği gibi hissedilen farklı duyguların yansımasını çiziyorum.”

GİRNE’YE STÜDYO 12

Yeni projesini bizimle paylaşan sanatçı Girne’ye açacakları sanatsal mekân ile sanatçıları ve sanatseverleri burada ağırlamaya hazırlanıyor.  
“Stüdyo 12 ismiyle Girne’de yeni bir atölye ve kafe açmak yönünde çalışmalarım var. Kardeşim de fotoğraf sanatıyla ilgilenen bir fotoğrafçı. Stüdyo 12 isimli mekânda hem work shoplar yapmayı, hem kendi çalışmalarımıza devam etmeyi planlıyoruz. Bunların yanında   insanlara sanatsal bir mekâna gelme şansı vermeyi planlıyoruz. Tabii  isteyen sanatçılara da burada çalışma imkânı sunmayı düşünüyoruz. Kıbrıs’ta çok olmayan bir art studio ve kafe tarzı bir mekândan bahsediyorum. Girne’de, çarşının içinde Canbulat Sokak’ta, açacağımız bu yeni mekân için çalışmalarımız sürüyor.”

Resim ve grafik konuları yanında çok güzel de duvar resimleri yapan Gündal ile bu konuyu da konuşuyoruz.
“Duvar resmi yapmanın tuvale resim yapmaktan çok bir farkı yok. Hatta daha bir keyiflidir çünkü daha büyük bir tuvale sahipsinizdir. İşler büyüdükçe insanların daha fazla ilgisini çeken, dikkat çekebilen eserler yapabiliyorsunuz. Elbette alanın büyümesi işinizi zorlaştırsa da, daha fazla plan ve hesap yapmak gerekse de ortaya çıkan eser bir o kadar güzel oluyor. Ben duvar resmi yapmayı çok seviyorum. Özellikle Girne’de yaptığım duvar resimleri var. Ancak çok fazla değil. İnsanlar çok fazla duvar resmi yaptırmıyor. Bazı insanlar gelip sadece duvar resmi istediğini söylüyor. Oysa insanların aklında bir şey olmalı.”

Dergiler Haberleri