Temmuz sıcağında Ağustos sıcaklarını bunalarak beklerken, bir yandan da gazete arşivlerini karıştırmaktaydım. Ağustos ayına denk gelen 1946 tarihli Hür Söz gazetesinde Yahudilerin Mağusa’ya getirilmesiyle ilgili haberlerle karşılaştım. Konuyla ilgili Exodus filminin yapılmasıyla beyaz perdeye taşınması bir yana, Kıbrıs sosyal tarihi içerisinde savaş sonrası yurt arayan Yahudilerin Filistine yerleşmeleri için İngilizlerce Mağusa’da bir “bekleme kampı”na alınmasını anlatan araştırmalar, kitaplar yayınlanmış yayınlanmaya devam etmektedir. Birinci Dünya savaşı’nda çeşitli cephelerde esir düşen Osmanlı esirleri için söz konusu yerde ilk kurulan bu kampın ikinci ziyaretçileri Yahudi savaş göçmenleri oluyordu. Dünün Karağulos’u bugünün GKK’ne bağlı Gülseren Eğitim Kampı olarak aynı bölgede yaşamını bir başka şekilde ve bir başka niyetle sürmektedir. Şimdi 70 yıl öncesine, Hür Söz gazetemizde ilk rastladığım 18 Ağustos tarihli haberle yolculuğumuza başlıyoruz...
Hür Söz -18 Ağustos 1946, s:2
“Memleket Haberleri-Kıbrıs Basını
Cyprus Mail: Kıbrıs’a gelmekte olan Yahudiler hakkında etraflı malûmat vermektedir. Kamp hayatının idamesine yardım etmek için altı Yahudiden müteşekkil bir komite kurulmuştur. Yahudilerin sıhhatı yerindedir. Ancak 20 kişi umumî hastahanede tedavi altındadır.
Yahudilerin içinde bulundukları kamplar askeri makamlar tarafından idare edilecek ve gayri askeri işlere aid meselelerden sorumlu Sıhhat İşlerine bakan Ç.R.C. Donald olacaktır.”
Gemilerle taşınmaya başlanan Yahudilerin kamptaki yaşamları, yaşadıkları doğal olarak basının ilgi odağı olmuştu. Ama savaş ortamının havası daha dağılmamış, haber alma ve haberleşme açısından askeri karartmalar ve kurallar geçerliliğini sürdürmekteydi. Buna rağmen kampın gazeteciler tarafından gezilmesi için İngiliz yönetimi bir organizasyon gerçekleştiriyordu. İlginç olan, gazetecini görevi olan “soru sormanın” engellenmiş bir şekilde nasıl bir gazetecilik olacağıdır.
Hür Söz -19 Ağustos 1946, s:2
“Memleket Haberleri- Kıbrıs Basını
Yahudi Kampları Geziliyor
Dün Mağusa civarındaki Karavolo (Karağulos ea.) Yahudi kampını gazetecilerin ziyaret etmelerine müsade edilmiştir. Mültecilere sorukacak sualler, geçen Cumartesi akşamı saat 8’den evvel yazılı olarak teslim edilmeliydi.
Yahudilere esas nereli olduklarını sormamaları kati olarak gazetecilere ihtar edilmiştir. Hatırlardadır ki, mültecilerin aslen nereli olduklarını söylemekten imtina ettikleri resmen beyan edilmiştir.”
Yahudi muhacirlerin ada’ya ne kadar “geçici” olarak getirildikleri yetkililerce söylenmiş olsa da, özellikle Kıbrıs Rum Ortodoks kilisesi buna kendince tepkisini koymaktaydı. Gönüllerinde yatan Yunanistan’la birleşme düşünceleri ekseninde, Yahudi muhacirlerin Kıbrıs’a yerleşebileceği endişesiyle dönemin Başpiskopos’u Leondios şöyle bir açıklama yapıyordu aynı tarihli gazetede...
“ELEFTERIA (alıntı ea.)
.....
“’Kıbrıs haklı olarak Yunanistan’ın malıdır ve Paris konferansının sonunda Britanya ile Yunanistan Hükümetleri arasında Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakına dair bir anlaşma yapılacaktır.’
Leondios bundan sonra Yunanistan’ın gittikçe artmakta olan nüfusunun barındıracak kadar geniş olmadığını ve bunun için de başka topraklara ihtiyacı olduğuna temas etmiş ve Kıbrıs’ın buna müsait olduğunu söylemiştir.
‘Kıbrısın ekilmemiş toprakları Yahudileri değil Yunanlıları bekliyor. Yahudilerin vatanı Filistindir, İngiltere onları tez bir zamanda Filistine göndermelidir. Bizim fikrimize göre hiçbir ahvâl tahtinde Yahudiler bir aydan fazla Kıbrıs’ta alıkonmamalıdır bir aylık zaman onları Filistine nakletmek için lâzım gelen tedbirleri almıya kâfidir.’”
Sonunda Mağusa’daki Yahudi Muhacir Kampı’na basının ziyareti gerçekleşmiş oldu. İngiliz hükümetinin tüm kurallarına karşın Yahudi muhacirlerin dertlerini ve sıkıntılarını anlatmak için basın mensuplarıyla görüşmek istemelerinin engellenmesiyle arbede yaşanmış ve fakat sıkntılarını ve beklentilerini basın mensuplarına anlatabilmişlerdi...
Hür Söz -20 Ağustos 1946, s:2
“Memleket Haberleri- Kıbrıs Basını
Kıbrısa gelen Yahudilerin durumu
Cyprus Mail dünkü nüshasında uzun bir şekilde Mağusa Karaolos Yahudi toplama kampında gördüklerini anlatıyor. Cyprus Mail’e göre ilk defa kampı gazetecilerin gezmesine müsaade edilmiş fakat kampa girmeden evvel askeri makam gazetecilere muhacirlerle hiçbir şekilde mülâkat atmemeyi emretmiştir. Cyprus Mail’in temsilcisinin anlattığına göre kamptakilere kamp dahilinde tam bir serbesti verilmiştir. Her çadırda iki aile kalmaktadır. Muhacirlerin hemen hemen hepsi de ancak kendi lisanlarını konuşabiliyor.
Palestina Palestina
Muhacirler gazetecilerle konuşmak hakkına sahip olmadıklarını öğrenince bir kargaşalık başlamış ve bunun üzerine ellerine geçirdikleri odunlarla kadın, erkek, çocuk ‘Palestina, Palestina’ diye bağırarak kapıya doğru hücum etmişlerdir. Kamptaki muhafız silâhıyle havaya sıkmaya başlamış; bunun üzerine Felestin gazetesi Davar yazarlarından Mr. A. Fişman tel örgülere tırmanarak Muhacirlere Yahudice hitap etmiş ve eğer sukûnet gösterirlerse matbuat mensubları şikâyetlerini dinleyeceğini söylemiştir. Bu sözün tesiri görülmüş ve muhacirler dağılmıştır.
.....
(Resmî Tebliğ) Gazetecileri Saran Kordon
.....
Şikâyetlerin esası yiyecek kifayetsizliği, çocuklara süt verilmemesi ve bilhassa arkada bıraktıkları yakınlarının onların nerelerde olduğu hakkında bir fikri olmaması idi. Birçokları göz yaşları arasında matbuat mensuplarına adresier vermek istemişler ve onlardan sağ ve salim olduklarını yakınlarına bildirmeleri için ricada bulunmuşlardır...”
Konuyla ilgili farklı gazete haberleri elimizde mevcuttur fakat gazetemizde bize ayrılan yeri aşmış oluyoruz. Yahudilerin gemilerle gelişleriyle ilgili son bir haberi daha paylaşmadan önce; bu konunun üzerine yazılabiliecek mutlaka daha birçok hikâyenin olduğuna inandığımı belirtmek isterim. Ve sizlerle paylaşacağımız son haber...
Hür Söz -21 Ağustos 1946, s:2
“Memleket Haberleri- Kıbrıs Basını
.....
Cyprus Mail dünkü nüshasında Yahudi yüklü bir geminin daha boşaltıldığını ve 543’ü erkek 237’si kadın ve 5’i çocuk olmak üzere 785 Yahudinin toplama kamplarına yerleştirildiğini bildiriyor.”