Hüseyin ÖZBARIŞCI
Ekonomik kriz, ardı arkası kesilmeyen zamlar yemek sektörünü de vurdu… ‘Bir aldığımızı bir daha aynı fiyata alamıyoruz’ diyen işletme sahipleri, maliyet hesaplamada çektiği zorluktan bahsetti, ‘denetim’ istedi… YENİDÜZEN’e konuşan yemek sektörü temsilcileri, zamlar karşısında menülerindeki fiyatları da artırmak zorunda kaldıklarını ancak bundan müşterileri kadar kendilerinin de memnun olmadığını söylüyor…
Elektrik, tüp gaz, akaryakıt fiyatlarının zamlanmasının yanı sıra işletmeler, tedarikçilerinden bugün aldıkları ürünü, gelecek hafta daha pahalıya aldıklarına işaret ediyor.
Hal böyleyken, zamları da menülerindeki fiyatlara yansıtmak zorunda kaldıklarını kaydeden işletmeler, bu kez de müşteri azlığından şikâyet ediyor.
YENİDÜZEN’e konuşan işletme temsilcileri çok zor bir dönemden geçildiğini aktararak, ayakta durmakta güçlük çektiklerini belirtiyor.
İşletme direktörleri, “Gelinen aşamada hem kar marjımızdan aşağıya çekmek zorunda kalıyoruz, hem de müşteri sayımız azalıyor. Ayakta durmak için gücümüz kalmadı, yetkililer acil önlem almalı” dedi.
Fiyat denetiminin yapılması ve fiyatların aşağıya çekilmesini talep eden yemek sektörü temsilcileri, menü değişikliğine gitmek zorunda kaldıklarından dolayı müşterilerinin kendilerine “Çok seviyoruz, yemeklerinizi beğeniyoruz ancak pahalı olduğu için gelemiyoruz” sözlerini söylediklerini ifade etti.
Restorancılar Birliği (RES-BİR) Başkanı Salih Kayım YENİDÜZEN’e yaptığı değerlendirmede ise, “Domatesin fiyatının 30-35 TL, süt ürünlerinin de güneydeki süt ürünlerine göre daha pahalı olduğu bir ortamda yemek sektörü nasıl ayakta duracak?” sorusunu sordu, son bir yıldır yemek sektörünü ayakta tutan kesimin Kıbrıslı Rumlar olduğunu dile getirdi.
Kıbrıs Türk Restorancılar Birliği (RES-BİR) Başkanı Salih Kayım:
“Son bir yıldır yemek sektörünün ayakta durmasını sağlayan Kıbrıslı Rumlardır”
Kıbrıs Türk Restorancılar Birliği (RES-BİR) Başkanı Salih Kayım, tüm kalemlerde yapılan zamların karşılanamadığını ve birçok işletmenin kapandığını vurguladı, “Ülkemize eğitim görmek için gelen öğrenciler de yetmiyor. Son bir yıldır yemek sektörünü mutlu eden ve ayakta durmasını sağlayan Kıbrıslı Rumlardır” dedi.
Kayım şöyle konuştu:
“Restoran işletmecilerinin girdi maliyetleri o kadar yükselmiş durumda ki, bu zamları menüdeki fiyatlara yansıtarak çıkaramıyor bile… O yüzden sektörümüzde durum hiç de iç açıcı değil. Bunu ülkemizdeki domatesin fiyatından bile anlayabiliyoruz. Domatesin fiyatının 30-35 TL, süt ürünlerinin de güneydeki süt ürünlerine göre daha pahalı olduğu bir ortamda yemek sektörü nasıl ayakta duracak? Bizim birlik olarak 850 civarı üyemiz vardı, son bir yıldır üyeliğini yenilemeyen 400 civarı işletme var. Bu, yaklaşık 400 kişinin kepenk kapattığı anlamına gelmez ama birçok arkadaşımızın da kepenk kapattığı bir gerçek. Çünkü tüm kalemlerde ciddi artışlar var ve işletmeler bunun altından kalkamıyor. En basit örneğiyle işletmelerimiz hem yüklü miktarda elektrik faturası ödüyor, hem de jeneratör alıp onun ekstradan bakımını da yapıyor. Halbuki güneş enerjisinin kurulumu izinleri kolay verilse, herkes güneş enerjisi kullanacak ve bir külfetten kurtulacak. Bu ortamda en canlı caddelerde bile dükkanlarımızın kapattığını görüyor ve üzülüyoruz. Ülkemize eğitim görmek için gelen öğrenciler de yetmiyor. Son bir yıldır yemek sektörünü mutlu eden ve ayakta durmasını sağlayan Kıbrıslı Rumlardır.”
Yemek sektöründeki işletme temsilcileri ne dedi?
Oğuzhan Kasımoğlu (El Sabor Latino): “İnsanlar ayda üç geliyorsa artık ayda bir kez geliyor”
“Hayat Pahalılığı her sektör gibi bizim sektörümüzü de etkilemiş durumda. İnsanlarımız daha önceki dönemlerde biraz daha sık geliyorlardı. İnsanlar ayda üç geliyorsa artık ayda bir kez gelmeye başladı. Son bir yıl içerisinde normal düzeyin üzerinde aşırı zamlar oldu. Bu durumda bizim sattığımız ürünleri zamlandırmamıza neden oldu. Çünkü bizde kazanmalıyız ki ayakta durabilelim… Etkiye tepki yapıyoruz ancak bu durum da sürdürülebilir bir durum değil. Bu dönemde ayakta durabilmek bir mesele… Bu süreç kolay değil ancak biz de ayakta kalabilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bir insan daha önce geldiğinde bir öğle yemeğini 100 TL’ye mal edebiliyordu, şu anda 200 TL’den başlıyor. Biz önceden dolu bir restorandık ve oturacak bir yer bulunamazdı ancak artık şu anda büyük bir düşüş var. ‘Çok seviyoruz, yemeklerinizi beğeniyoruz ancak pahalı olduğu için gelemiyoruz’ lafını müşterilerimizden çok duymaya başladık. Bundan kurtulmamız için, öncelikle dışa bağımlı olmaktan vazgeçmeliyiz ve üretime yoğunlaşmalıyız diye düşünüyorum.”
Abdülkadir Alkış: (Mod Cafe- Bistro): “Fiyat artırıyoruz ama bu kez de müşterilerimiz azalıyor”
“Ekonomik kriz bizim işlerimizi çok etkiledi. Bir aldığımız ürünü bir daha aynı fiyata alamıyoruz, maliyetlerimizi hesaplayamıyoruz, çoğu zaman maliyetlerin altında satış yapıyoruz çünkü fiyatlarımızı hızlı bir şekilde değiştirme fırsatımız yok. Bu koşullarda önümüzü göremiyoruz. Özellikle son bir yıldır harcadığımız tüm kalemlerde ciddi zamlar oldu ve bu da zincirleme şeklinde gidiyor. Bizde kendimizi korumak ve ayakta durabilmek adına 3 ayda bir zam yapmak zorunda kalıyoruz. Fiyat artırıyoruz artırmasına ama bu kez de müşterilerimiz azalıyor. İlk açtığımız zaman 200 kişiyle başladıysak, bu rakam gittik sonra önce 150 kişiye, ardından da 100 kişiye düştü. Bu pahalılığın tek çaresi üretimdir. Hükümet üreticiyi desteklese, onlara teşvik verse bu zincir yürümeyecek. Üretimi artırmak önemli, Kıbrıs büyük bir yer ve biz bize yeteriz.”
Arif Bayraktar (Akşamcı Meyhanesi): “Bir denetim mekanizması ve teşvik verilmesi şart”
“Ekonomik kriz bizim işlerimizi yüzde 80 oranında etkiledi. İnsanların markete bile gitmekten korkar olduğu bir dönemden geçerken yemeğe verebilecek durumu kalmadı. Meyhaneye ayda bir giden bir kişi şu anda iki ayda bir, hatta üç ayda bir gidiyor. Yapılan zamlara şimdilik dayanmaya çalışıyoruz ancak bu iş artık yürümüyor. Bugün 3 TL’ye aldığımız bir ürünü yarın 10 TL’ye alabiliriz ve bunun garantisi yok, işin kötü tarafı denetim de yok. Son bir yıl içerisinde bu zamlar karşısında bizde mecburen fiyat yükseltmek durumunda kaldık. Biz işletme olarak yüzde 70’lere yakın zam görürken, bunu müşterilerimize yüzde 30 olarak yansıtmaya çalıştık ve kendi kar marjımızdan kestik. Şu anda yapılması gereken en öncelikli şey hem bir denetim mekanizmasının oluşturulması, hem de üretici ve özel sektöre teşvikler verilmesidir. Bu denetimsizlik devam ederse göç etmek zorunda kalacağız. Göç etmek istemiyoruz ama buna mecbur kalacağız.”
Kazım Beyoğlu (Guzumun Yeri): “Artış yapmak zorundaydık, başka şansımız yoktu”
“Ekonomik kriz herkesi etkilediği kadar bizleri de etkiledi. Tüm kalemlerde ciddi oranlarda zamlar yaşandı ama bu hızla zam olmaya devam ederse dayanamayacağız. Geçen yıl elektriğe 1400 TL verirken, şimdi 7 ya da 8 bin TL ödüyoruz. Benim fiyatlarıma o kadar zam yapma lüksüm yok. Gelinen aşamada hem kar marjımızdan aşağıya çekmek zorunda kalıyoruz, hem de müşteri sayımız azalıyor. Bu zamlar karşısında tabii ki ayakta durabilmek için biz de yüzde 60 oranında zam yapmak zorunda kaldık. Buna mecburduk, ayakta kalmak için başka yolumuz yoktu. Süreç artık yaşama sürecidir ve insanlar da lüksünden kesiyor. Biz de biraz lükse kaçtığımız için bizim işlerimizi çok etkiliyor. Bu noktada, yapılması gereken şey, ülkemizde bir kalıcı çözüm olması bizim de Euro para birimine geçiş yapmamız.”
Tağmaç Turhallı (Ozy Meat): “Kimsenin ayakta duracak, dayanacak hali kalmadı”
“Ülkemizde yaşanan ekonomik krizi bir işletme olarak çok hissediyoruz. Eskiden 1 TL’ye aldığımız herhangi bir ürüne şu anda 3 katı fiyatına alıyoruz ve bu da bizleri çok zorluyor. O kadar zam yaşandı ki kazanç sıfıra kadar gelmiş durumda, yaptığımız şey sadece günü kurtarmak… Bu zamlar karşısında bizler de menülerimizdeki fiyatları artırmak zorunda kalıyoruz. Bunu yapmak zorundayız çünkü sonuç olarak bu dükkânın da dönmesi lazım. Diğer kalemleri geçtik, sadece benzin fiyatından bile çok büyük zararımız var. Bu koşullarda devletin özel sektöre destek vermesi lazım çünkü kimsenin ayakta duracak, dayanacak hali kalmadı.”
Ayhan Denizkan (Alseven Ocakbaşı): “Yetkililer artık acilen bir önlem alması lazım”
“Ekonomik kriz herkesi olduğu gibi bizi de çok etkiledi. İşimiz var yine de ama eskisi gibi değil. Şimdi yaptığımız işle, 3-4 yıl önce yaptığımız iş arasında dağlar kadar fark var. Özellikle son bir yılda çok ciddi oranda zamlar yapıldı. Biz eski bir işletme olduğumuzdan dolayı kısmen de olsa dayanabiliyoruz ama yeni işletmelerin buna dayanma şansı yok. Bu koşullarda bizde zam yapmak zorunda kaldık ama bu kadar değil. Zaten ciddi oranlarda artış yapsak müşteri gelmeyecek. Yetkililer artık acilen bir önlem alması lazım. Bu bir zincirdir. Öncelikle üretimden başlamalıyız. Üretmek için yeterli imkâna sahibiz o zaman dışa bağımlı olmaktan vazgeçip üretim yapmalıyız. Tüketimin olduğu yerde sürekli zam olur.”