Mesai ve ‘normalleşme’

Cenk Mutluyakalı

 

Kamuda ‘mesai’ tartışması var ya...
Tarafların ‘verimlilik’ üzerinden konuştuğunu duydunuz mu sahi?
Ya da ‘yurttaşa hizmet’ odaklı bir sorgulama işittiniz mi?
‘Özeleştiri’ derseniz, ne gezer.
Bu kavram sadece ‘siyasilere’ önermek için var (!)
Kamuda çalışma saatlerinin ‘normalleştirilmesi’ düşüncelerini, 'saatleri uzatmak istiyorlar' diye sunmak, kimi aldatmadır yani ?!
Daha 'üretken ve verimli' bir yapıya yoğunlaşmadan, tartışmayı ‘kuru gürültü’ye boğmak, bir ‘savunma’ iç güdüsü olabilir ancak...
“Şu anda kaç saat çalışılıyor ve kaç saate çıkarılmak isteniyor” sorularına hiç yanıt vermeden ‘mağdur’a soyunmak biraz havada kalıyor.
“Dünyada nasıl, peki bizde ne” araştırmasını yapmadan, veri paylaşmadan sadece bağırmak sırıtıyor.
Slogan giydirilmiş cümleler arasında meydan okumalar ve itibarsızlaştırma temelli arayışlar öne çıkıyor.

***

“Böyle bir mesai düzeni dünyada yok” demiştim!..
Ülke ülke inceledim.
Hemen adanın güneyini örneklediler!..
Ne kadar da başarılı bir örnek (!)
İFLAS
etti!..
Ne şanslıyız ki tam da bir “laboratuar” var,  yanı başımızda…
Koktu!.. Çürüdü!.. Ve battı!..

***

Güney örneğinde, bu verimsizliğin bedelini yine çalışanlar ödedi.
Son bir senede, maaşlardan yapılan kesinti % 25’leri aştı!..

***

Kimileri de diyor ki, “İktidarda bir başka parti olsaydı, böyle yazmazdın.”
Önce bir ‘arşiv’ karıştırmayı deneyiniz, derim!..
Üstelik de sıkıntının büyüğü ‘siyaset kurumu’nda zaten!..
Çünkü ‘popülizm’ köpüklü tam bir ‘dirsek teması’yla bu verimsiz yapının oluşmasında en fazla onların payı var.

***

‘İçeriği’ konuşmayı denesek az biraz.
‘Hak’ları talep ederken gösterdiğimiz iştahı, ‘sorumluluk’ları anımsamak anlamında da hissedebilsek.
Emeğin, eğer ‘üretim’ varsa değere dönüştüğünü anlayarak...
İnkardan, bu köhnemiş düzene ve kendi pozisyonumuza sımsıkı sarılmaktan vazgeçerek, yüzleşsek gerçeğimizle.
Biraz daha samimi olsak...
Tüm suçu hep başkalarının boynuna asmadan...