Kayıplar Komitesi yetkililerine bazı Kıbrıslırum şahitlerle birlikte Yipsu’da (Akova), Lisi’de (Akdoğan) ve Kukla-Galopsida arasında (Köprü-Çayönü) bazı olası gömü yerleri gösterdik…
29 Mart 2019 Cuma günü, Yipsu’dan (Gypsou – Akova) ayrılıp yağmur altında Kondea (Türkmenköy) kavşağına gidiyoruz – burada bazı Kıbrıslırum okurlarımla buluşmaya gidiyoruz. Bir süre bekledikten sonra geliyorlar ve birlikte Kukla-Galopsida (Köprü-Çayönü) arasında bir noktaya gidiyoruz…
Şimdi buluşmuş olduğumuz Kıbrıslırum okuruma, 1974’te bu bölgede “kayıp” edilmiş olan Mehmet Hüseyin Karamehmet’le ilgili olarak bulunduğumuz noktadan 500 metre kadar ileride olan domuz çiftliği ve karşısındaki kuyunun fotoğraflarını göndererek, bu konuda araştırmaları derinleştirmesini istemiştim. O da Karamehmet’le ilgili bir başka Kıbrıslırum okurumla birlikte araştırmalarını yürütmüş ve yeni bir bilgi edinmişti…
Beni arayarak “Karamehmet’i gömen şahsı buldum ancak kuzeye geçmeye korkuyor” demişti. “Bu yüzden fotoğraflar ve haritalar üzerinde çalışıyoruz – bu yeri saptadım, yarın orayı gidip göreceğim, ondan sonra da sana göstereceğim” diye izahat vermişti bana…
Kıbrıslırum okurum, Karamehmet’i gömdüğü söylenen şahıstan aldığı tarif uyarınca bizi buraya getiriyor… Burası kayalık bir yer ve aslında burada daha önce kazı yapılmış ancak göstermiş oldukları noktada kazı yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz. Kayıplar Komitesi araştırma görevlisi Angeliki, burasının tekrar kazılabileceğini, genişleme yapılabileceğini söylüyor ancak son karar yine de Kayıplar Komitesi’nin olacak. Bizim görevimiz, mümkün olduğunca çok bilgi ve ayrıntı toplamak ve Kayıplar Komitesi’ne gönüllü biçimde yardımcı olmak…
Kıbrıslırum okurum Kukla-Galopsida arasındaki bu noktada bir çukur bulunduğunu, Karamehmet’in bir gün süreyle gömülmemiş olduğunu, ertesi günü onu gömen şahsın bu çukura koyarak üzerini taşçıklarla örtmüş olduğunu anlatıyor. Onunla birlikte gelen bir diğer Kıbrıslırum okurum ise, yıllar önce bu sayfalarda yazmış olduğum öyküyü doğruluyor bir kez daha: Evet, Karamehmet’in ayakkabılarını ve kemerini almışlar ve Galopsida’ya kahveye gitmişler… Üç-dört kişilik bir grupmuşlar. Ama bunu Karamehmet’in vurulup öldürüldüğü gün değil, ertesi günü, onu gömdükten sonra yapmışlar… “Kahvedekilere de bir Kıbrıslıtürk’ü vurduklarını, ayakkabılarını ve kemerini aldıklarını anlatmışlar” diyor. Galopsida’dan bazı Kıbrıslırum okurlarım da aynı şeyi anlatmıştı bana…
Bizi buraya getiren Kıbrıslırum okurum, “Onu gömen şahıs bize Kayıplar Komitesi’nin burada kazmış olduğu yerin doğru yer olmadığını, 15-20 metre ilerisini kazmış olduğunu anlattı” diyor. Kayıplar Komitesi, tüm bu geniş bölgede Karamehmet için toplam 18 farklı noktada kazı yürütmüş geçmişte…
Şu anda Karamehmet için iki olası gömü yeri göstermiş bulunuyoruz Kıbrıslırum okurlarımızın çabalarıyla: Birisi burası, diğeri ise domuz çiftliğinin karşısındaki kuyu…
Şu anda birlikte buraya gelmiş olduğumuz Kıbrıslırum okurumuz, “Karamehmet’i gömen şahıs bize, onu kuyuya gömmediğini, bir çukura gömdüğünü anlattı” diyor… O nedenle Kayıplar Komitesi’nin bu iki olası gömü yeri hakkındaki tüm bilgileri dikkatlice inceleyip daha ileri araştırma yapması gerekecek, kazı yapıp yapmamaya karar vermeden önce… Kazı yapmaya karar verip vermemek de, bu değerlendirmeler sonucunda olacak bir şey… Biz bu sürece karışmıyoruz – işimiz bu değil çünkü… Bizim işimiz, okurlarımızın bildikleriyle Kayıplar Komitesi arasında gönüllü bir köprü oluşturup mümkün olduğunca bilgi akışını sağlamak ve onların yani Kayıplar Komitesi’nin araştırmalarına yardımcı olmak… Gerisi, resmi bir komite olarak onların işi…
Buradan fotoğraf çekiyoruz, Angeliki ve Sıla Murat koordinat alıyorlar ve bölgeden ayrılıyoruz… İstikamet: Lisi…
Kıbrıslırum okurum bana Lisi’de (Akdoğan) yeni bir olası gömü yeri hakkında bilgiler edindiğini, 5-6 kişilik bir Kıbrıslırum “kayıp” grubunun göstereceği yere gömülmüş olabileceğini anlatıyor…
İlerledikçe içime kuşku düşüyor…
Ona dönüp “Sanırım gideceğimiz yeri iki Kıbrıslıtürk şahit eşliğinde altı yıl önce yani 2013’te Kayıplar Komitesi’ne göstermiştik” diyorum… “Sanırım aynı yere gidiyoruz şimdi…”
Nitekim aynı yere gidiyoruz… Evet, burası 2013 yılında o dönemin Kayıplar Komitesi yetkilileri olan Ksenofon Kallis, Murat Soysal ve o dönemin Kazılar Koordinatörü Antropolog Okan Oktay’la birlikte geldiğimiz yerdi…
Tarih 2 Ağustos 2013 idi… İki Kıbrıslıtürk şahitle birlikte buraya gelmiştik, bir de Meluşa-Ayakebir arasında bir başka olası gömü yerine gitmiştik…
Lisi’deki olası gömü yeri, askeri kampın hemen yanında ama askeri bölge dışında boş bir tarla… Akşamüstü işe döndüğüm zaman buradan çekmiş olduğum fotoğrafla bugün buradan çektiğim fotoğrafı karşılaştırıyorum: Tıpkısının aynısı… Aradan altı yıl geçmiş ama burada herhangi bir kazı yapıldığını sanmıyorum – en azından ben duymadım böyle bir kazıyı, olmuşsa da…
O günlerde (26 Ağustos 2013) bu sayfalarda Lisi ile Aya-Meluşa arasındaki iki gömü yeriyle ilgili olarak şöyle yazmıştım:
“İki olası gömü yeri hakkında bana bilgi veren okurumun daha anlatacakları var... Şöyle diyor:
“Halen Avustralya’da yaşayan yakın bir akrabam vardır… İkinci Harekat’tan sonra ailesini de alarak Larnaka’dan kuzeye geçti. Bir tek o değildi, başka Kıbrıslıtürkler de vardı, küçük bir konvoy şeklinde seyahat ediyorlardı. Lisi’ye (Akdoğan) geldikleri zaman, bazı Türk askerleri tarafından durdurulmuşlar ve bir süre bekletilmişler… Epeyi bir bekledikten sonra, geçişlerine izin verilmiş. Lisi’den geçerken, orada herhalde ya Vadili ya da Sindeli bir Kıbrıslıtürk’e neden durdurulup o kadar saat bekletildiklerini sormuşlar. Vadilili ya da Sindeli olduğunu tahmin ettiğim bu Kıbrıslıtürk sivil de kendilerine askerlerin bazı Kıbrıslırumlar’ı gömmekte olduğunu, bunun için durdurulduklarını söylemiş. Bu olası gömü yeri, Lisi’deki askeri kampın hemen dışındadır, askeri kantinin bitişiğindedir. Burası “askeri bölge” değildir çünkü askeri kampın içinde değildir, kampın dışındadır. Bu yeri geçen hafta gösterdim. Geldiğin zaman sana da göstereceğim. Bu yeri bilen akrabam sana söylediğim gibi halen Avustralya’dadır. Eğer tatil için buraya gelirse, ona da sorabiliriz. Sen de bu yeri araştırabilirsin…”
Bu okuruma yürekten teşekkür ediyorum çünkü bize çok değerli bilgiler verdi. Hemen bu ipuçlarını araştırmaya başlıyorum, bakalım bu iki olası gömü yeri hakkında neler öğreneceğiz. Derhal Lisili bir Kıbrıslırum arkadaşımı arıyorum, Kiracıköy’den (Atienu) ahbapları var – ondan Aya-Meluşa arasındaki okurumun sözünü ettiği mevzinin yerinin tam olarak nerede olduğunu öğrenmesini istiyorum. Hemen Kiracıköy’e gidiyor ve mevziyi kazan şahsı bularak harita üstünde çalışıyorlar, bana bu mevzinin koordinatlarını gönderiyor, ben de bu koordinatları Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum yetkilileriyle paylaşıyorum. Bu mevzinin kimin tarlasının içerisinde, kimin tarlasının yanında bulunduğu hakkında Kıbrıslırum okurumun edindiği bilgileri de Kayıplar Komitesi yetkililerine aktarıyorum.
2 Ağustos 2013 Cuma günü de Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk üye yardımcısı Murat Soysal, Kıbrıslırum üye yardımcısı Ksenofon Kallis ve Kazılar Koordinatörü Okan Oktay’la birlikte bölgeye gidiyoruz. Bu iki olası gömü yerini aktaran okurumu, bölgeden bir başka okurumla birlikte alıp bu iki yere gidiyoruz. Okurlarımla birlikte bu iki olası gömü yeri hakkında bilgi toplamak için araştırmalarımızı sürdüreceğiz ve öğrendiklerimizi gönüllü olarak Kayıplar Komitesi yetkilileriyle paylaşacağız.”
Meluşa-Ayakebir arasındaki olası gömü yeri hakkında da aynı yazıda, aynı okurumun paylaştığı bilgileri şöyle kaleme almıştım Ağustos 2013’te:
“…Okurum da bu iki olası gömü yeriyle ilgili bildiklerini köylülerinden ve yakın akrabalarından duymuş… Şöyle anlatıyor:
“20 Temmuz 1974 ile 14 Ağustos 1974 tarihleri arasında Kiracıköy’den (Atienu) bazı Kıbrıslırum askerler siper kazarak Aya ile Meluşa arasına kadar gelmişler. Ayakebir ile Meluşa (Kırıkkale) bildiğin gibi tümüyle Kıbrıslıtürk köyleri idi, karma köyler değildi. Geceleyin köylüler bazı traktör sesleri duymuşlar ya da şiro sesleri ve neler olup bittiğini merak etmişler.
Ertesi günü Ayakebir’den (Dilekkaya) iki Kıbrıslıtürk’ü gidip neler olup bittiğine bakmaları için bir arabayla oraya göndermişler. Bu iki Kıbrıslıtürk oraya gittikleri zaman, Aya ile Meluşa arasına Kiracıköylü Kıbrıslırum askerlerin bir mevzi yapmış olduklarını görmüşler. Ancak Kıbrıslırum askerler bunlara ateş açınca onlar da ateş etmişler, sonra da aracı tarlalara sürüp kaçmışlar, aracı tarlada bırakıp Aya’ya dönmüşler.
Sonra hiçbirşey olmamış. İkinci Harekat’ta Türk ordusu ilerleyip de bölgeyi kontrol altına aldıktan sonra, bazı Kıbrıslıtürkler’e, bu bölgede savaş sırasında öldürülmüş olanları toplayarak gömmeleri emredilmiş. Bazı Kıbrıslıtürkler de sana sözünü ettiğim, Kiracıköylü Kıbrıslırumlar’ın kazdığı Aya ile Meluşa arasındaki mevziye topladıkları savaşta öldürülmüş Kıbrıslırumlar’ı gömmüşler.
Bazı Meluşalılar bu gömü yerini bildiği için zaman içinde buraya gelir ve altın yüzük ya da saat ararlarmış çünkü zaten buraya çok derin bir gömü yapmadıkları için kimilerinin eli, ayağı dışarıda kalmış.
Gömü yapılan bu mevzinin tam noktasını bilmem – bazı arkeologlara bu alanı geçenlerde gösterdim. İstersen sana da gösterebilirim. Böylece sen de araştırma yaparak bu mevzinin tam yerini bulabilirsin…”
Okurumun sözünü ettiği bu olası gömü yerini de 2 Ağustos 2013’te Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiştik… Onun da fotoğraflarını buluyorum… Burada da kazı yürütülmüş olduğunu sanmıyorum… Bu olası gömü yeri de daha derin araştırılmayı ve gerekirse kazılmayı bekleyen olası gömü yerlerinden birisi…
Bu konularda gerek 2013’te gerekse şimdi bana yardımcı olan Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum okurlarıma da, Kayıplar Komitesi yetkililerine de teşekkür ederim – Kayıplar Komitesi araştırma görevlileri Sıla Murat ve Angeliki Anthusi’ye bize ve şahitlerimize eşlik ettikleri ve gerekli koordinatları alarak fotoğraflar çekip notlar aldıkları için çok teşekkürler…