Mesela Girne’den petrol fışkırsa!

Bu “petrol” işini hiç anlamadım!.. Şimdi Leymosun’la Baf’ın oralarda bir yerde, denizde petrol arayacaklarmış. Olabilir. Belki bulurlar da ada zenginler. Hem barış olursa, biz de alırız payımızı... Türkiye diyor ki, “Biz

 

 

Bu “petrol” işini hiç anlamadım!..

Şimdi Leymosun’la Baf’ın oralarda bir yerde, denizde petrol arayacaklarmış.

Olabilir.

Belki bulurlar da ada zenginler.

Hem barış olursa, biz de alırız payımızı...

Türkiye diyor ki, “Bizim de hakkımız var.”

Nereden nereye yani?

Ne “hakkı” bu...

Şimdi, Girne’nin açığında bir yerde, denizden petrol fışkırsa...

Ve biz de koşsak, depolasak.

Ne yapacağız yani, “Al Hristofyas kardeş, bunun yarısı senin hakkın” diyerek verecek miyiz?

Hani koca koca troller geliyor Türkiye’den ve balıkları silip süpürüyor denizlerimizden..

Bu balıklardan yarısı da, Laççi’de ya da Zigi’de yediklerimiz mi acaba?

- Öyle ya “Bu sizin hakkınız Rum kardeşler” deyip, veriyorlardır mutlaka (!)

 

***

 

Eğer “Kıbrıs Cumhuriyeti” yoksa !..

Ve “iki ayrı devlet” varsa...

İki devletten biri “petrol ararken” niye senden izin alsın ki?

Kendi “devletine” yatırım yapıyor sonuçta, sana ne?

Ya da iki devlet falan masalsa ve “Kıbrıs Cumhuriyeti” varsa sadece...

Türkiye’nin de “Kıbrıs Cumhuriyeti”nden kaynaklı hakları varsa...

Eğer öyle kabul ediyorlarsa da, söylesinler, bilelim, öğrenelim böylece...

Ya da..

İşleri “kafa karıştırmak” sadece.

 

***

 

Yeni bir anlaşma imzalıyormuşuz,

Türkiye ile...

Kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşması mı ne...

Sonra “Donanma” kuracakmışız falan.

Daha doğrusu Türkiye karar veriyor da, bizim “temsili devletin” oyuncuları, imza atıyor ha bire...

Kıbrıslı Rumlar’ı da uyarıyorlar iyi niyetle, “tek yanlı kararlar alıyorsunuz, çok ayıp, cısss yaparız sizi sonra”...

Öyle ya, adanın kuzeyindeki tüm kararlar, protokoller, anlaşmalar hep “Kıbrıs Rum yönetimine” de bilgi verilerek yapılıyor ya!..

Onlarınki “tek yönlü...”

Geçtim denizin kaç kat dibini; Kıbrıslı Rumlar’ın satıp savdığımız bahçesini- tarlasını -kıyısını-arsasını bırakmayan bizler, bir de ders veriyoruz şimdi üzerinden!..

“Bu işler tek yanlı olmaz” diye...

Dedim ya, anlamıyorum işte.

 


 

Şimdi de Özgürgün Özersay Çekişmesi

 

Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, güya “Kıbrıs Cumhuriyeti” makamlarına karşı kendisine “tevdi edilen” açıklamaları yapacak ya!..

Arada, Cumhurbaşkanlığı’ndaki Özel Temsilci Kudret Özersay’a da “lafını” atıyor.

“Bu konuda hükümetimizce yetkilendirilen makamlar kamuoyunu düzenli bir şekilde bilgilendirmeye devam edecektir. Bunun dışında, yetkisiz şahıslar tarafından yapılan açıklamalara ve yorumlara kamuoyunun itibar etmemesi önemle rica olunur” cümlesi sana bana söylenmiş değil yani...

Mesajın adresi, doğrudan Özersay’a!..

Yani şimdi bir de “Özel Temsilci - Dışişleri Bakanı” çekişmesi yaşıyor, kimin yönettiği belli olmayan ülkemiz...

Diyeceksiniz ki, “mesajın Özersay’a olduğunu nereden biliyorsun...”

Nereden olacak...

Dışişleri Bakanı’na yakın insanlar bizzat görevlendirildi, bizi arasın da, “Bu laflar Özersay için ha!” desinler diye...

Yani...

Şansa bırakmadı, “gözden kaçması” ihtimalini !...

 


 

Mağusa’daki yol

 

Mağusa - Salamis yolunda, önceki gün bir trafik kazası olmuş ve yazmıştım, “Sürücü sarhoş da peki yolun durumu ne?”

Hem karanlık!..

Hem de yeterince uyarı levhaları yok, önlem yok!..

Dün, yeni bir kaza oldu.

Bu kez daha ağır...

Yine sürücüler “tabba püskül”...

Ama eğer bu yolda “acil” tedbir alınmazsa, ölümlü kazalar da olacak, göreceksiniz...

Acil önlem şart...

Daha ne bekliyoruz ki?

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri