Bir utanç gündemiyle daha meşgul olduk ada yarısında. 2025 yılına girdiğimiz şu günlerde hâlâ çağ dışı zihniyetlerle birileri çıkıp da “Horoz dövüştürmenin” savunuculuğunu yapabiliyor. Hem de bunu kültürel bir öğe olarak sunarak.
DP’den istifa edip de Bağımsız Milletvekili olarak yoluna devam etme kararı alan Hasan Tosunoğlu’ndan geldi horoz dövüşlerine dair açıklama.
Hayvan hakları ile ilgili yeni düzenlemeler içeren yasa tasarısı, komiteden oybirliği ile geçerek Meclis Genel Kurulu’na geldiği sırada konuştu Tosunoğlu ve insanlık dışı bir öneri sunarak, tasarıyı komiteye yeniden gönderdi.
Neymiş ailesinde de horoz dövüştürücüsü varmış…
Bu kültürümüzde varmış!
Tamammış… Kalmalıymış…
***
Hayvanların kan revan içinde birbirlerine saldırmalarını, bu vahşet karşısında bahisler yatıranları, hayvanların saldırgan yetiştirilmelerini, kimisinin ölümcül yaralar almasını veya uzuvlarını kaybetmelerini normalleştirip, bir ülke kültürüne yorarak, buna güzellemeler yapan bir milletvekilinden bahsediyorum.
Bu çağda bunları talep edebilen bir zihniyetten…
***
Hayvan Refahı Yasası şöyle diyor:
“Bu yasa, hayvanların yaşam hakkını, fiziksel ve psikolojik iyilik hallerini korumayı amaçlar. Hayvanlara kötü muamele, işkence, gereksiz acı çektirme gibi davranışlar yasaktır.”
***
Barolar Birliği Hayvan Hakları Komitesi tarafından hazırlanan ve birçok dernek tarafından da desteklenen Ceza (Değişiklik) Yasa Önerisi, Hukuk Komitesi’nden oybirliği ile geçerken, birtakım iyileştirmeleri getiriyordu. Biz mevcut yasal mevzuatlarımızın daha gelişmesini ve gelişmiş ülkeler seviyesine yaklaşmasını beklerken, Meclis’te böyle bir mevzunun açılması, bir yurttaş olarak beni bir kez daha utandırdı.
Bu değişiklikler hayvanları mal statüsünden çıkarmak ve hayvanlara karşı işlenen suçlara daha ağır cezalar getirilmesiydi.
Diğer bir deyişle 1978 tarihli UNESCO Hayvan Hakları Beyannamesi’nde öngörülen koşulları ihlal edenlere verilecek cezaların Ceza Yasası’nda da tanınmasıdır.
Daha açık yazacak olursak, değişiklik şunu der:
“Her kim hayvanları dövüştürür, hayvan dövüşleri düzenler veya hayvanların bu dövüşlere katılmasını sağlarsa ağır bir suç işlemiş olur ve 6 yıla kadar hapislikle cezalandırılabilir. Her kim dövüşlere katılır, bu dövüşlerde hazır bulunursa hafif bir suç işlemiş olur ve 2 yıla kadar hapislikle cezalandırılabilir.”
***
Değiştirilmek istenen maddeyi yukarıda açıkça belirttim.
Ancak bu 6 yıl hapislikten kaygılanan Tosunoğlu buna itiraz ederek, ailesinde de horoz dövüştürücüleri olduğunu vurguladı.
Bir insan bir hayvanın başka bir hayvana zarar vermesinden nasıl zevk duyabilir? Bunun adı canilik, vahşet değil midir?
Kendilerini ifade edemeyen, sessiz dostlarımız olan bu hayvanları bu kadar canice yetiştiren zihniyetlerin, herhangi bir canlıya saygı duyduğunu söyleyebilir miyiz?
Bunu anlamakta güçlük çekiyorum.
Tosunoğlu eğitim ve farkındalıktan bahsediyordu ya, asıl eğitim ve farkındalık bu zihniyetlerin yerini da canları seven bir düşünceye kadar devam ettirilmeli.
Geleceğe şiddet kültüründen uzak, sağlıklı beyinler yetiştirilmeli.
***
Her geçen gün şiddet kültürüne dem vuran biri olarak, toplumsal refahın buralarda yeşermesini beklerken, ülkeyi yöneten mecliste bu konunun açılması kabul edilebilir değildir. Hele de böyle bir dil, böyle bir açıklamayla…
Hayvanları hunharca dövüştüren, bunun üzerinden bahislerle para kazanan kişilerin, herhangi bir hayvanın can çekişe çekişe ölmesinden üzüntü duyabileceğini sanmıyorum. Taşlanmıştır onların yüreği, bazı duygularını yitirmiştir, vahşileşmiştir.
Araçların çarpmasıyla canını yitirip de yol kenarında yatan, bir canlıyı gördüğünde üzüntü duymazlar. Duyamazlar…
***
Bu düşüncelerine “kültürdür” deyip de kılıf uydurmasınlar.
“Kıbrıs kültürüne sahip çıkmalıyız” diyerek, çıkılmaz. Öncelikle çağdaşlaştıracaksın düşünceyi, şiddetten, kandan arındıracaksın, güzellikleri ve toplumsal barışı yayacaksın.
Şiddetten, kandan arındıracaksın.
Hayvanlara, canlılara, doğaya zarar vermeyeceksin. Yok etmeyeceksin.
Koruyacaksın, yaşatacaksın!
Çünkü Kıbrıs kültüründe zevkine hayvanları öldürmek, dövüştürmek yoktur. Olmamıştır. Siz isteseniz de olmayacaktır.
Çünkü hayvanlara kötü muamele suçtur.
Hayvanlara bu şiddeti laik gören insan ve insanlar da bu şiddetin ortağıdır.
Bu şiddeti teşviklendiren, yönlendirendir.
Ben de bir Kıbrıslıyım ve benim kültürümde, hayvana, canlıya işkence yapmak, onları dövüştürmek ve canlarını almak yoktur.