TC Büyükelçisi Akça'nın önemli zaaflarından birisi, kimi anlarda "iki kere düşünmeden" konuşması.
Buna "dobracılık" ya da "sözünü esirgememe" de diyebilirsiniz.
Ama "dobra" olunca, illa ki doğru değil ki.
* * *
Ne demişti en son Elçi:
"Kuzey Kıbrıs’taki basın ve yayın organlarının gerek bilinçli gerekse tiraj için yaptığı yayınlara itibar etmeyiniz… Yapılan her şeyi reyting veya tiraj uğruna kötülemeye çalışan bir şey var. En yüksek tirajlı bir gazete bile en küçük kaza veya hırsızlık olayını manşetlerine taşımakta. Bu tür yayınlar insanların moralini bozmaktadır”
* * *
Evet, bu tür yayınlar en fazla da bizlerin moralini bozuyor, doğru!..
Ama meselenin "kaynağını" kurutmadıkça…
Yani "gerçekleri" ortadan kaldırmadıkça..
"Gerçeği gizlemekle" bir yere varamazsınız ki!..
Bu ülkede suçlardaki artışın sebebini, sayın Büyükelçi de biliyor.
Siz kontrolsüz nüfusun önüne geçmez, kayıt dışılığa karşı kayıtsız kalır, nüfus aktarma siyasetine göz yumarsanız…
"Tiraj" değil ama "milliyetçilik" uğuruna, "gerek bilinçli ama gerek bilinçsiz" bu sonuca da katlanırsınız!..
* * *
Bu arada, Büyükelçi'nin "temsil" ettiği ülkenin medyasına da bakar mısınız bir…
Yani Türkiye medyasına…
"Kıbrıs", casinolar ve kumar eğlenceleri dışında, en son ne zaman gelmiş acaba gündeme!..
Ve "kumar" ile "turizm"i kim başarmış da getirebilmiş, kucak kucağa!..
"Rum pasaportu"
"Rum Pasaportu" (!)
Değil işte…
Pasaport, "Kıbrıs Cumhuriyeti" pasaportu.
İlla ki "Rum pasaportu" denecek.
Yetkililer değil yalnızca, hepimizin diline böyle yerleşti.
Yanlış ve bu yanlış, kendimizi kandırma sadece.
Ayrıca, dedim ya, yanlışsa yanlış.
* * *
Milliyet verdi dün haberi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, "100 Bin Kıbrıslı Türk, Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu sahibi" demiş.
Yeni duymuş gibi bir halleri var.
Sonra da "Rum pasaportlu Kıbrıslı Türkler" diye de sürüp gidiyor haber!..
Ne iş ha!
Mesele petrolse "Kıbrıs Cumhuriyeti'nden kaynaklanan haklar" oluyor.
Kıbrıslı Türklerin aldığı pasaporta gelince ise "Rum pasaportu…"
Özgürgün, keşke, en yakından itibaren isimleri de bir açıklasa, kimlerin pasaportu var diye.
Görürdüm o zaman Milliyet'i!..
"İş kazası" ve ardından!
Lefkoşa'daki iş kazasında, "kayıt dışı ve kaçak olarak" çalışan, çalıştırılan bir insan, koca kayanın altında can vermişti.
"Hiçbir açıklama yok" demiştik, "soruşturma başlamadı mı" diye sormuştuk.
Çalışma Dairesi Müdürü Yusuf Onderol çok nazik bir mektup gönderdi dün, bilgi verdi.
Pazartesi gününden itibaren polisle birlikte soruşturma başlatılmış.
Canından olan işçinin "işvereni" pozisyonundaki kurum ya da kişi, yargıya havale edilecek!..
Öyle de…
"Tek ekmek çaldı" diye, günlerce gazetelere çıkıyor, nice insan!..
Kaçak işçi çalıştıran "sorumsuzlar" niye deşifre edilmiyor ki?
Evet, insanlarımız "yasalara" inanmıyor, "devlete" de…
Çünkü biliyorlar ki, bu ülkenin kuzey yarısında, "haksızlıklara" karşı en büyük isyan bayrağını açanlar dahi takmıyor yasaları.
Çünkü "yasaları uygulatacak" bir erk yok.
"Kuralsızlığın kural" olduğu bu diyarda, öylesine yaşıyor işte…