Mihalis, kendisini esaretten kurtaran eski dostu Hüseyin’i arıyor

1974’te askerken esir düşen Kıbrıslı Rum Mihalis Mihailidis, kendisini esaretten kurtaran çocukluk arkadaşı Hüseyin Mustafa’yı arıyor.

1974’te askerken esir düşen Kıbrıslı Rum Mihalis Mihailidis, kendisini esaretten kurtaran çocukluk arkadaşı Hüseyin Mustafa’yı arıyor.

Mağusa’da esir alındıktan sonra Lefkoşa’ya Arabahmet’e getirilen Mihalis Mihailidis, diğer Kıbrıslı Rum esirlerle birlikte kaderinin ne olacağını beklediği sırada “kendisini bizzat öldüreceğini” söyleyen bir şahıs tarafından alıkonularak Lefkoşa dışına çıkarıldığını, “Beni öldürme, ailem var” demesi üzerine aracı süren sesin “Seni öldüreceğimi kim söyledi Mihalisciğim” dediğini ve çocukluk arkadaşı Hüseyin ile göz göze geldiğini gözyaşları içinde anlatıyor…

Ateşkes ilan edilmesinin ardından her yerde Hüseyin’i aradığını ancak 50 yıldır bulamadığını söyleyen Mihalis, teşekkür etmek istiyor…

1974’ün 50. yıl dönümünde, Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu RİK 1’de yayımlanan iki dilli Mazi/Birlikte programı filmlere konu olacak sıra-dışı bir dostluk öyküsünü gündeme getirdi.

Programda, 1974’te yedi yaşında bir çocukken ailesiyle birlikte Arabahmet İlkokulu’na sığınanlar arasında olan ve bu olayın göz tanığı olabileceğini düşünen Cemal Yıldırım ile yapılan röportaj da yer aldı.  Cemal Yıldırım, bahsi geçen Hüseyin Mustafa’yı bulup, bu olayı bir belgesel yapmak istediğini söyledi.

YENİDÜZEN’e konuşan “Mazi/Birlikte”nin yönetmenlerinden Vasvi Çiftçioğlu, programı yayınladıktan sonra Hüseyin Mustafa’nın 1974’te, Sakarya bölgesinde yaşadığına yönelik bir bilgi aldıklarını ifade etti. Hüseyin Mustafa’ya dair bilinenler çok sınırlı. Babası limanda çalışan ve Ayşe isminde öğretmen bir kız kardeşi olan Hüseyin Mustafa’nın ailesi ile birlikte Avusturalya’ya göç ettiği tahmin ediliyor. 

Mihailidis neler yaşadı?

“Seni öldüreceğimi kim söyledi Mihalisciğim”

1974’te askerlik yaptığı sırada Mağusa’da bulunduğunu söyleyen Mihalis Mihailidis, başından geçen ilginç olayın detaylarını, programda şöyle anlatıyor: 

“Mağusa’ya doğru gelen tanklar olduğunu gördük. Tankların üzerinde bir Yunan bayrağı vardı. Tanklar yaklaştığı zaman, arkalarında Türk askerlerinin olduğunu gördük. Bizi tutukladılar. Lefkoşa’ya götürdüler ve orada büyük bir garajın içine koydular. Başımıza neler geleceğini beklemeye başladık. Daha sonra kamyonlar geldi. Herkesi kamyonlara bindirmeye başladılar. Ben son sıradaydım… Biri gelip omzumdan tuttu, beni sıradan çekip çıkarttı. Ailesini öldürdüğümü ve beni kendi elleriyle öldürmek istediğini söyledi. Beni bir arabaya koydu ve yola çıktık. Aklımdan he şey geçmeye başladı. Ailem, her şey… Nereye gidiyoruz diye soramadım. Bana hiç konuşmadı. Lefkoşa’dan çıktık ve araba durdu. Sadece ‘beni öldürme, ailem var’ diyebildim. Bana dönüp, ‘seni öldüreceğimi kim söyledi Mihalisciğim’ dedi. Şapkasını çıkarttı, çocukluk arkadaşım Hüseyin olduğunu gördüm.”

 

“Dostluk, birinin diğeri için kendini feda etmesidir”

Babasını Hüseyin’in babası ile yakın arkadaş olduğunu ve kendilerinin de Hüseyin ile çocukken oyunlar oynadıklarını ifade eden Mihailidis, şöyle devam etti:

“Önce evine gittik, ailesi oradaydı Beni görünce çok sevindiler. Savaş bitene kadar yanlarında kalmamı teklif ettiler. Ben ise Spatariko’daki evime gidip aileme, geride kalan biri varsa onları görmek istediğimi söyledim. Ateşkes ilan edildikten sonra, durumlar sakinleşince bu insanları bulmaya çalıştım. Evlerine, her yere baktım ama ne yazık ki bulamadım. Aile sanki yer yarıldı da içine girdi. Bazılar Avustralya’ya gittiklerini söyledi. O arada savaş bittiğinde kızlarının öğretmen olduğunu öğrendim ama nereye gittiklerini bilmiyorum. Onları bulup bana yaptıkları iyilik için teşekkür etmek istiyorum. Dostluk budur. Dostluk her şeyden üsttedir. Dostluk, birinin diğeri için kendini feda etmesidir. Görmezden gelip ‘boş ver, beni ne bağlar, bırak ne olursa olsun’ da diyebilirdi. Teşekkür etmek istiyorum. Çünkü o olmasaydı belki esir olarak Türkiye’ye gidecektim ama dönebilecek miydim? Kim bilir… İşte savaş böyle bir şey.”

 

Bu olayı belgesele çevirmeyi düşünen yönetmen Cemal Yıldırım:

“Olaya göz tanıklığı etmiş olabilirim”

Olayı bir belgesele dönüştürmek isteyen Kıbrıslı Türk yönetmen Cemal Yıldırım ise “Mazi/Birlikte” programına yaptığı açıklamada, Mihalis Mihailidis’in hikayesini duyduğu zaman 1974’e dair çocukluk anılarının canlandığını belirtti ve “Benim bu adama yardım etmem gerek diye hissettim. Belki Hüseyin Mustafa’yı bulabilirim” ifadelerini kullandı.

Yönetmen Yıldırım, şöyle konuştu:

“1974’te, 7 yaşlarında bir çocukken Arabahmet İlkokulu’na sığınanlardan biriydim. Mihailidis’in hikayesini dinledim, bu olayın göz tanığı olabilirim. Çok etkilendim. Çatışmaların şiddetlendiği süreçte Arabahmet İlkokulu’ndaki bodruma sığınmıştık. Yan tarafta Başaran Spor Salonu vardı. Kamyonlar gelir ve Kıbrıslı Rum esirleri bırakırdı. Bazen de başka bir kamyon gelip bir grubu alıp giderdi. Bu adamın anlattığı olayların göz şahidiyim, hatta O’nun hikayesi de olabilecek bir olaya tanıklık ettim. Genç bir Kıbrıslı Rum, 17-18 yaşlarındaydı ve sivildi. Onu ensesinden tutup kamyondan aşağıya attılar. Biz orada duruyorduk. Sonra o çocuğu bir Land Rover’in arkasına attılar, götürdüler. Belki de o Mihalis idi…”

Haberler Haberleri