“Mucize” gerçekleşiyor ve bir evin inşaatı için kepçeyi toprağa vuran şirocu, altı “kayıp” şahıstan geride kalanları buluyor… Şirocu hemen duruyor, inşaat sahibi de insancıl bir duyarlılığa sahip olmalı ki inşaatı durduruyor… Minareliköy’de gerçekleşen bu mucizevi kazı sonucu, altı “kayıp” şahıstan geride kalanlar bulunuyor, derhal Kayıplar Komitesi yetkilileri haberdar ediliyor, hemen kazı ekibi inşaat alanına sevkediliyor ve Kayıplar Komitesi kazı ekibi göreve başlıyor…
Bu gerçekten de bir “mucize” çünkü bu bölgeye, Kıbrıslırum “kayıp” yakınlarıyla birlikte tam üç yıl önce gelmiştik, burada “kayıp” edilenlerin öykülerini Kayıplar Komitesi yetkililerine aktarmıştık – buradaki bir evde toplam beş kişi öldürülmüş, cesetleri avluya yığılmış ve öylece bırakılmıştı… Bunları gören bir görgü tanığıyla birlikte gitmiştik Minareliköy’e – Kayıplar Komitesi daha sonra bu bölgede kazı yapmış ama tek bir kemik bulabilmişlerdi… “Mucize” eseri şirocunun bulduğu toplu mezar, bulunduğumuz yerden belki 40-50 metre uzakta olmalıydı… Oraya ev yapılmak üzere inşaata başlanmasaydı, belki de bu “kayıplar” asla bulunamayacaktı ya da ancak çok büyük bir tesadüf eseri bulunabileceklerdi… Bu yüzden böylesi bir “mucize” gerçekleşmiş olması, “kayıp” yakınları açısından sevindirici…
Bu bölgeye 3 Aralık 2010 tarihinde yani bundan tam üç yıl kadar önce, bu bölgede “kayıplar”ı olan ailelerle birlikte gelmiştik. Minareliköylü bu Kıbrıslırum “kayıp” yakınları arasında bulunan Angeliki Hanım bize beş Kıbrıslırum’un öldürüldüğü evi, öldürüldükten sonra bahçeye nasıl yığıldıklarını göstermeye gelmişti. Kalabalık bir gruptuk – Angeliki Hanım, bu evde öldürülenlerin öyküsünü o gün anlatmıştı bize ve bu sayfalarda sizlerle bunu paylaşmıştık… Şöyle yazmıştık:
“Angeliki Hanım yolda bana Minareliköy’de yaşadıklarını anlatıyor: “Beş kişi öldürüldüydü” diyor... Evdeymişler, sonra birileri gelip dışarı çıkmalarını söylemiş. Gelenler askermişler... Angeliki Hanım’ın babası Stelyos Pabutsos, Yorgos Stekkas’la birlikte teslim olmak üzere evin dışına çıkınca vurulmuşlar. Sonra yaşlı Grigoris ile yaşlı eşi Hrisanti’yi evin dışına çıkarmışlar, askerler onlara bir işaret yapmışlar ama bu yaşlı insanlar kendilerinden ne istendiğini anlamıyorlarmış... Onlar da evin verandasında vurulmuşlar. Maritsa Eftihis adlı yaşlı kadın evden dışarıya çıkmadığı için onu da evin içinde öldürmüşler ve bir battaniyeye sarıp onu dışarıya çıkarmışlar. Maritsa Eftihi, bizimle birlikte gelen Bayan Eleni’nin annesi imiş...
Angeliki Hanım’ın babası Stelyos Pabutsos ve Yorgos Stekkas’ı öldürdükten sonra evde arama yapmak istemişler, bu yüzden evdekileri dışarıya çıkarmışlar. Onları evin az ilerisine götürmüşler. Bir gece kilisede kalmışlar, sonra kiliseden çıkarılmışlar... Kiliseden çıkarıldıkları zaman bu beş kişinin tahta gibi olduğunu görmüşler... Üç ay süreyle bu cesetler oldukları yerde kalmışlar, sonra üzerlerine toprak örtülmüş...
Beyköylü İsmet Bey’i tanıyorlarmış. O kiliseye gelip birşeye ihtiyaçları olup olmadığını sormuş. Evlerine gidip birşeyler almaya çalıştıklarında, cesetlerin toprakla örtüldüğünü görmüşler.
Bu beş “kayıp” şahsın gömülmüş olduğu noktaya gidiyoruz hep birlikte... Bu alanda kazı yapılmış daha önce ancak Angeliki Hanım’ın gösterdiği noktada değil, daha gerilerde... Yan taraftaki hurma ağacının altında iki veya üç “kayıp” şahıs bulunmuşmuş... Angeliki Hanım’ın gösterdiği noktanın kazılabilmesi için Kayıplar Komitesi yetkilileri inceleme yapıyorlar...
Buradan ayrılmadan önce, bir Kıbrıslıtürk yanımıza geliyor ve yıllar önce burasının “boşaltılmış olabileceğini” anlatıyor... Yine de bu alan kazılmadan bir bölgenin “boşaltılmış” veya “boşaltılmamış” olduğu anlaşılamıyor...”
Ve nihayet Minareliköy’de bir “mucize” gerçekleşiyor ve aranmakta olan Minareliköylü “kayıplar”dan altısı bulunuyor. Evde öldürülenler beş kişi olduğuna göre, henüz kimliğini bilmediğimiz altıncı bir “kayıp” şahıs da bu grupta olmalı… Bulunan şahısların Angeliki Hanım’ın bize saydığı “kayıplar” olabileceği ihtimali çok yüksek ama gene de DNA testlerini beklemek gerekiyor, yüzde yüz bir kesinlikle bundan emin olabilmek için…
Evde öldürülüp “kayıp” edilen ikisi kadın, üçü erkek toplam beş Kıbrıslırum var – gömü yerinde “tesadüfen” bulunan altı “kayıp” şahsın üçü erkek, üçü kadın yapılan açıklamalara göre… Demek ki altıncı “kayıp” henüz kim olduğunu ve neden bu çukura gömüldüğünü bilmediğimiz bir kadın “kayıp” olmalı…
Bu bölgeye gittiğimizde yıl 2010’du, bu bölgedeki bir ağacın altında ikisi kadın birisi erkek toplam üç “kayıp” şahıs bulunmuştu yapılan kazılarda. DNA tespitlerinde iki kadının kimliği belirlenmiş, erkeğin kimliği belirlenememiş…
Böylece gittiğimiz bu alanda bulunan “kayıp” sayısı toplam dokuza çıkıyor… Belki de bu sayı daha da artabilir çünkü kazı henüz devam ediyor – bu alana başkaları da gömüldüyse, umarız onlardan geride kalanlar da bulunabilir…
Minareliköylüler (Neahorgo Kitrea) bu habere sevinecekler – en azından “kayıp” yakınları bu bölgede bulunan toplu mezardan çıkarılan sevdiklerinden geride kalanları alabilecek ve defnedebilecek.