Ukrayna ile Rusya arasında bir yıl aşkın süredir devam eden krizin sonlandırılması adına, dün akşam saatlerinde son derece önemli bir zirve vardı Belarus’un (beyaz Rusya)başkenti Minsk’te.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, bir barış planı üzerinde görüşmek amacıyla bu tarihi zirvede bir araya geldi.
Zirveye dair en önemli beklenti ilk aşamada bir ateşkesti, kuşkusuz.
Sonra, esas hedef tabii ki Rusya yanlısı ‘isyancılar/ayrılıkçıların’ elinde bulunan Donetsk ve Luhanks bölgelerinin statülerinin ne olacağı konusu üzerinde bir fikir birliği.
Elde halihazırda, geçtiğimiz yılın Eylül ayında, Ukrayna ile Rusya yanlısı ayrılıkçılar arasında imzalanıp da uygulanmamış bir başka Minsk protokolü var.
Dün akşam toplanan zirvenin, şüphe yok ki görüşme zeminini bu protokol üzerine inşa etmesi beklenmekteydi.
Yazı kaleme alınırken zirve henüz yeni başlamış olduğundan, sonuca ilişkin bir değerlendirme yapma şansım yok ancak bu buluşmanın, bir uzlaşıyla sonuçlanamaması, başta Avrupa-Rusya ve Amerika-Rusya ilişkileri olmak üzere pek çok taşın yerinden oynamasına yol açacaktır, zirvenin sonucunu bilmeksizin, en azından bunu söyleyebilmek mümkün.
Sorunun çözümsüzlüğü ve hele de silahların inmemesi, Rusya ile batı arasında yeni bir soğuk savaş döneminin başlaması gibi büyük bir tehlike barındırıyor.
Kimsenin, bunu istediğini sanmıyorum.
Enerji politikalarında yaşanacak yeniden yapılanmanın ortaya çıkaracağı yeni ekonomik ilişkiler ve bu ilişkilerin yaratacağı yeni siyasi ilişkiler de işin bir diğer boyutu elbette.
Ve bir de Amerika faktörü var ki askeri anlamda bölgenin daha geniş çaplı bir çatışmanın içine girme riski yüksek.
Minsk zirvesi hazırlıkları çerçevesinde önceki gün Avrupa Parlamentosu’nda temaslarda bulunan üst düzey Rus politikacı Aleksey Puşkov’un, önceki gün parlamento muhabirine yaptığı açıklamalar, bu riske ilişkin önemli mesajlar içermekte.
Amerika’nın Ukrayna’ya silah göndermeye başlamasının oldukça yüksek bir olasılık olduğuna dikkat çeken Puşkov, şöyle diyor:
‘(...)Bu bence çok tehlikeli. Amerika için, Vietnam Savaşı da böyle başlamıştı. Önce silah gönderdiler, sonra askeri danışmanlar gönderdiler. Daha sonra askeri danışmanları korumak üzere askeri birliklerini gönderdiler ve en sonunda da Vietnamlılar ile savaşmak üzere yeni birlikler göndermeye başladılar(...)’
Alexey Puşkov’un bu açıklamalarından tam bir gün sonra, yani dün, Amerikan ordusunun üst düzey bir yetkilisinden, gelecek ay Ukrayna askerlerini eğitmeye başlayacakları yönünde bir açıklama geldi.
Amerikan ordusu komutanlarından Ben Hodges, bir Amerikan taburunun, Mart ayında Ukrayna’nın batısında yer alan Lviv şehrindeki Yavariv Eğitim Merkezi’nde, Ukrayna Ordusu’na bağlı üç taburu eğitime alacağını duyurdu.
Tüm bu gelişmeler, Minsk’te toplanan zirvenin, neden bir barış planı doğurması gerektiğine dair sanırım yeterli düzeyde bir gerekçe oluşturuyor.