Mix Marriage

Fatma Azgın

Birleşik Kıbrıs kurmak nasip olamıyorsa da, AB üyeliğinin sağladığı olanaklar yüzünden Kıbrıs’ta “yarı birleşik” iki toplumlu sosyalleşme ilerliyor. Toplumlar arasındaki yakınlaşma resmi düzeyde pek teşvik edilmese de, hayat, insanların buluşup kaynaşmasının yollarını, kapılarını bir bir açıyor, yeni işbirlikleri oluşturuyor.

Son günlerde, toplumların işbirliği ve ilişkilerini kolaylaştıran iki yeni destek programı içimize su serpti. İlki, AB komisyonununun bu yıl için Kıbrıslıtürk  toplumuna 33 milyon Euro mali yardım yapacağı haberiydi. Bu mali destek, adanın ekonomik entegrasyonuna, iki toplum ilişkilerinin geliştirilmesine ve AB ile temasların geliştirilmesine hizmet amacıyla veriliyor.

İkinci güzel haber, Sir Stelios Haji-Ioannou Vakfı’nın, adanın iki toplumlu ilişkilerini pekiştirmek için Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslırumları teşvik etmek amacıyla, "2016 İki Toplumlu Kıbrıs" ödüllerini açıklamasıydı. Kıbrıslırum kökenli bu İngiliz yurttaşı iş  adamı LSE mezunudur ve City üniversitesinde master yapmıştır. 28 yaşında iken  fiiyatlarının makul ve düşük olmasıya ilgi  çeken Easy-Jet uçak şirketini kurmuş ve başarı sağlamıştır.

LSE öğrencilerine burs verdiği biliniyor. Kıbrıs ve Yunanistan’daki ekonomik kriz nedeniyle her gün fakirler için yemek servisi veren organizasyon kurmuştur. Adam para kazanırken insanlara yardım etmeyi ihmal etmiyor.
Haji-Ioannou’nun vakfı, 2009’dan beri Kıbrıs’ta iki toplumun işbirliğini sağlayan projelere mali destek veriyor. Bugüne kadarki ödül toplamının 2 milyon euroya ulaştığı söyleniyor. Bu yıl 50 takıma verilecek olan 10,000’er euro tutarındaki ödülün miktarı  500,000 euroya ulaştı. Vakıf, Kıbrıslılar arasındaki iş, bilim, sanat, spor, sivil toplum ve  yaşama dair insani işbirliği çabalarını ödüllendiriyor.

--------------------------------------

Bu yıl, 50 Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırumların oluşturduğu 2 veya 3-5 kişilik küçük gruplar değişik alanlarda proje yapıp ortak çalışmaya girdiklerinden ötürü 10 ar bin Euro ödül almışlardır. Bu işbirliklerinin en ilginci Rum ve Türk arasında gerçekleşen evlilikleridir. Onlar da bu nedenle ödüllendirilmiştir. Birlikte, yan yana, yakın yakın yaşamanın doğal sonucu olarak iki toplumlu evlilikler başlamıştır ve zamanla artabilir.  Milliyetçilik ve Dinlerin lanetine uğramış bu tür evlilikler dünyanın her yerinde olduğu gibi Kıbrıs’ta da zamanla normal hale gelebilecektir. Diğer yandan evlilik konusu iki bireyin seçimine ve karar vermesine bağlı olduğu unutulmamalıdır. Toplumların bu işe karışmaması, saygı duyması gerekir. Bu zor işi başaran Kıbrıs yurttaşı 3 çift evlilikleri nedeniyle ödüllendirilmiştir. Kutlarız.

Karma evlilikler haberi bana, 1993 yılında Oxford üniversitesinde 10 gün eğitim yapan Conflict Resolution Gurubu toplantılarımızda yaşadığım bir olayı anımsattı. 10’ar kişilik grubumuz Kıbrıs’ta çözüm nasıl gerçekleşebilir sorusuna cevap arıyordu. “Beyin fırtınası” yöntemini kullandık. Katılımcılar, yüzlerce kısa, özgür ve yaratıcı  fikirler  ortaya atıyor ve bunlar  tahtaya yazılıyordu. Ben “mix marriage” artması halinde” düşüncemi söyleyince Ahmet Gazioğlu öfke içinde tepki koymuş ve bana küsmüştü!

Çağlar boyu karma evlilikler kültürel farklılıklar öne sürülerek önemli bir sorun olarak görülmüştür. Ancak bireyin “zafer” yaşadığı bu evrede, kültürel kimlik, eskiden olduğu gibi millet, ırk ve din farklılığı olarak görülmüyor. Günümüzde, bu tür farklılıklar zenginlik olarak kabul ediliyor. Bireyleri yakınlaştıran ve birlikte yaşamaya karar verdiren etmenler; hayat anlayışı, karakter benzerlikleri, ortak ilgiler, zevkler, sosyal ve psikolojik uyum,  paylaşılan coğrafyanın yurttaşı olmak sayılabilir.

En tehlikeli ikiyüzlülük, farklı toplum veya kültüre sahip kişilerle evlenip de, Kıbrıs’taki toplumların beraber yaşamasına, evliliğine, farklı din ve millet anlayışını öne sürerek karşı çıkmaktır. Her anlaşma aşamasında bunu yapan yabancı ile evli, meşhur ve saygın olarak kabul edilen koca Prof.’lar bile gördük!

Bir de, Rum yakınları olan bazı Türklerin ve Türk yakınları olan bazı Rumların diğer topluma kin besleyerek,  birlikte yaşayama karşı çıkmaları anlaşılır gibi değil.  Belli ki bu insanlar toplumlar tarafından hırpalandıkları için aşağılık komplekslerini bu yolla örtmeye çalışıyorlar.

Kim ne derse desin, insanların hayat ve gelecekleri, müdahalelerden ari, kendi koşulları içinde zamanın sosyolojisi ve ruhuna uygun şekilde akıp gidecektir…