Neresinden tutarsanız tutun; bu devlet de, mevcut hükümet de elinizde kalıyor!
Mesela mı?
Mesela Kıb – Tek ile ilgili olarak ihale yapılamıyor olması veya ihalesiz alım yapılması başlı başına bir skandaldır...
Ülke yasalarına aykırı davranılıyor...
Bırakın azıcık şeffaflığı, kapkaranlık bir manzara var karşımızda!
Hatta, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri açısından bakarsanız, devletin parası ile bakanın veya bakanlığın bir gazeteye paralı ilan vermesi bile, kabul edilebilir değildir!
Batı ülkeleri ile kıyas mı?
Geçiniz!
-*-*-
Örneğin 30 birim fiyata alınacağı duyurulan yakıt, 40 birim fiyattan ve kontrolsüz, denetimsiz, tahlilsiz alınabiliyor...
Bakan da devletin parası ile gazeteye ilan verip, bu alıma muhalif olanlara veya “rakiplere”; “oh ya oh ya, kandırdım ya sizi!” şeklinde özetlenebilecek “laf” sokuyor!
-*-*-
Geçen gün jet skandalı meselesi ile ilgili olarak dönemin iki üst düzey görevlisi ifade vermeye çağrılmış...
Böyle bir haber okudum...
Bu ifade verme olayı yanılmıyorsam iki ay önce oldu...
Neden ve niye çok yeniymiş gibi böyle bir şey yapıldı?
-*-*-
Hepimiz, herkes jet olayını gayet iyi biliyoruz!
Türkiye’den bir grup kumarcı kardeş, buraya güya iş yapacakmış gibi geldi!
Bunu “kandırılarak” veya “bilerek” ayarlayanın, ayarlayanların da kim olduğu çok ama çok iyi bilinmektedir!
O dönemin koalisyon ortağı partinin baskısı ile yine o dönemin başbakanının tedbir almak zorunda kalması da ayan beyandır!
-*-*-
Evet, neresinden tutarsanız, kesinlikle elinizde kalıyor...
-*-*-
Mesela mı?
Mesela, herkesi aşılıyorlar!
Ben dahil...
Ama “nüfusu” bilmedikleri için ve nüfusu bilmemek bir yana, bilseler bile, açıklayamadıkları için, “sağlıklı bir aşılama kampanyası” yürütülemiyor!
-*-*-
Aşılanma konusunda Dünya liderleri olarak öne çıkan Kanada, İsrail, İngiltere ve İspanya’dan belki de “çok daha iyi” bir “aşılanma” pozisyonuna sahibiz ama “kesinlikle uluslararası hukukun kabul etmediği” bir yapıya sahibiz.
-*-*-
Hem Güney Kıbrıs ya da gerçek adı ile Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinden “aşı onayı” almaya çalışıyoruz; hem de “nüfusun yüzde kaçını aşıladık?” diye sorsak, “kalabalık” yanıtı dışında bir yanıt bulamıyoruz!
-*-*-
Bu mudur devlet?
Bu mudur hükümet?
-*-*-
Çözüm olmazsa, elimizdeki tüm belgeler, tüm kimlikler sadece “Monopoly” oyunundaki belgeler kadar değer taşır!
Monopoly’deki tapular, o oyun dışında geçerli değildir!
Bizim kimlik ve pasaport da öyle!
-*-*-
“Rumlar bizimle ortak devlet kurmak istemiyor” dedi bir arkadaş ve ekledi; “bunu neden yazmıyorsun?”...
Bunu defalarca yazdım...
Rumlar, artık 1960’taki devleti değil, sonrasında çeşitli şekiller almış mevcut devleti yönetiyor...
Biz, bu resmi devletin içine, federal çatı altında, kendi bölgemizin içi adına efendisi olarak girmeyi başarırsak ne ala!
-*-*-
Başaramazsak; böyle denizin orta yerinde, kimliksiz, dümensiz, motorsuz, küreksiz, sürekli de su alır vaziyette kalakalacağız!
-*-*-
Çünkü şu anda sadece tekneye dolan suyu boşaltmaya ve tamamen dibe gömülmemeye çalışıyoruz!
Arada bir “kaptan” başını kaldırıyor ve “egemen – eşit devleeeet” diye bağırıyor; tayfalar, elde kalan son malı yutmak için çaba harcıyor; bazıları illa ki tayfa kalmak için her yolu deniyor!
-*-*-
Ve biz bunun, “su alan, motorsuz, dümensiz, kimliksiz, hatta küreksiz bir tekne” olduğunu görmüyoruz; adına “bayağı bildiğiniz devlet” demekten hiç çekinmiyoruz; hatta utanmıyoruz!
Eşit – egemen olduğunu öne sürüyoruz; Gambiya’nın da tanıyacağı yalanıyla resmen avunuyoruz!
-*-*-
Bu mudur sizin başarınız?
-*-*-
Haaa, doğrudur, Rumlar “pek de haksız sayılmazlar”, bizimle ortak devlet kurmak istemiyor olabilirler...
Hatta istemediklerinden de eminim!
Da; biz, Kıbrıslı Türk varlığını ve de kimliğini korumak için daha fazla nasıl direneceğiz, onu bilemem!
-*-*-
Amaç, Kıbrıslı Türk toplumunun varlığı mıydı?
Biz bu varlık için “toplumsal mücadele” vermemiş miydik?
Eyyyyy TMT’ciler!
Eyyyyy milliyetçiler!
Beni kınayın, hadi!
“Vatan hainidir, Rumcudur” dilerseniz “Rumdur” deyin benim için...
Ama önce, arkadaşlarınızın; bu günler için mi şehit düştükleri sorusunun yanıtını bir düşünün!!!
-*-*-
Tarihi siz yaşamadınız mı?
Niye başkaları size öğretsin ki?
Pardon ama niye müsaade ediyorsunuz?
Hade gene eyisiniiiiiiz, aha Mali da tanıyacakmış sizi!
Mali canım!
Mehmet Ali Erbil!!!
Darbeler hoş değil elbette ama generallerini hapseden ülke görüntüsü hiç hoş değil!
Ben askerdeyken, Çevik Bir tüm generallikten, korgeneralliğe terfi etmişti...
Çok ihtişamlı bir adamdı...
Annemin yaşıtı, 1939 doğumlu...
-*-*-
1987 yılında Tümgeneral rütbesine, 1991 yılında da Korgeneral rütbesine terfi eden Çevik Bir, Korgeneral rütbesinde 1991-1993 yılları arasında Genelkurmay Harekât Başkanlığı yapmıştı...
Yani o günlerde Allah göstermeye bir harp çıksaydı, tüm planları bu paşamız yapacaktı.
Hayatımda tanışmadım.
Görmedim.
Askerdeyken her hangi bir korgenerale 50 adımdan daha fazla da yaklaşmadım...
İki tuğ generale ve bir de tüm generale “cephe tekmili” vermişliğim var!
Çevik Bir, “bir yana”...
Bir sürü general, albay falan, özellikle son 20 yıl içerisinde, “vatana ihanet” ya da “terör örgütü üyeliği” veya bilemediniz “devleti yıkmaya çalışmak” gibi suçlardan yargılandı ve hapse girdi.
Şaşkınım doğrusu...
Sakın yanlış anlamayın!
Sadece merak ediyorum!
Ve merak ettiğim için sormak istiyorum:
Allah göstermesin, aman savaş – mavaş çıkmasın sakın da ya çıkarsa; “komutan” kimden yana?
“Hücuuuum” diyecekler; asker cepheye mi baksın, geriyi mi kollasın?
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Ne mi demek istiyorum?
Silahlı kuvvetler, tüm ülkeler için çok değerlidir, çok önemlidir...
Çok iyi eğitim almış subayların, darbeci zihniyete sahip olması kabul edilebilir bir tavır olamaz...
Ve yargılanmaları kesinlikle kaçınılmazdır...
Medeni ülkelerde, gerçek demokrasilerde, bu türden gelişmelere tanık olamazsınız...
Toplumu da orduyu da çok iyi eğitmek ve demokrasiyi öğretmek elbette temeldir...
Ama bu yargılamanın, bu aşağılamanın, bu görüntünün, bırakın Türkiye’nin ve silahlı kuvvetlerinin uluslararası itibarını; sokaktaki vatandaş nezdindeki itibarı da yerlerde sürüklenmektedir.
Bunu doğru bulmuyorum...
İngiliz Daily Express gazetesinin dünkü manşeti... Aşılanma olmamış olsaydı, İngiltere’de düne kadar en az 100 bin kişi daha ölecekti... İngiltere’de şu ana kadar Covid 19’dan ölenlerin sayısı 131 bini aştı ama aşılar, bu rakamın en az 250 bin olmasını engelledi... Manşet bunu anlatıyor... Kenardaki fotoğraf mı? Madonna yeni sevgili bulmuş da!