Ülkemizde sürekli motosiklet kazaları yaşanıyor. Kazaların bir kısmı ‘büyük motor’ dediğimiz zevk ya da sürat amaçlı motosikletlerle, bir kısmı ise ‘mobilet’ diye anılan, daha kısa mesafelerde ve özellikle de ‘paket servis’ amaçlı olanlarla yapılıyor.
En son yılların kebapçısı Vasfi abinin oğlu Derviş ağır bir kaza geçirdi. Ciddi yaraları var.
Bir süre önce Lefkoşa’nın ünlü sandviççisi Kaptan’ın oğlu, sevgili Turuğsan’ın başına benzer bir kaza gelmişti.
Her ikisi de ‘ekmek parası’ için, kendilerine ait dükkanlardan müşteriye ‘paket servis’ taşıyordu.
Her yıl birçok motorlu paket taşıyıcısı kaza geçiriyor ne yazık…
***
‘Paket servis kazaları’ hakkında Özgen Görgüner’in sosyal medyada yazdıkları bir ‘ders’ niteliğinde bence…
Bakın son yaşanan kaza sonrası nasıl dile getirmiş Özgen arkadaşımız hislerini, gözlemlerini, korkularını:
“Derviş Vasfi Eroğlu bizim gibi ekmeğini kazanmak için bazen mangalcı, temizlikçi, mangalcı ve en önemlisi ‘paketçi’ olanlardandır. Piyasanın daralması, her gün mantar gibi çoğalan taklit restoranlar ve cafe’ler yüzünden pakete çıkmayan işletmeci kalmamıştır. Ve bu isletmeciler bizleriz. Bazılarının iyi dostu, arkadaşı, amcası, dayısı, kardeşi veya babasıyız. Ben 3 defa araba tarafından ezildim, ciddi yaralanmalar yaşadım ve hala daha motorla paket yapmak zorundayım. Başka alternatif yok. Ya paket yapacağım
ya da dükkanımı kapatacağım. Benimle aynı durumda olan ve çok defa kaza geçiren çok ağır yaralanan onlarca işletmeci arkadaşımın ismini yazabilirim ama hafızalarda hala taze olan Turuğsan Tünay (Kaptan büfe) arkadaşımın 5 ay önce KKTCELL merkez binasının yanında hatalı bir sürücü tarafından ezildiğini, ağır yaralandığını ve dalağı ile bir böbreği alınmasına rağmen kazadan bir ay sonra her gün motorla paket yaptığını biliyor muydunuz? Hayat zor ve bizleri lütfen koruyunuz. En önemlisi Derviş abimin çabuk iyileşmesi için dua ediniz…”
***
Özgen Görgüner’in bütün esnaf arkadaşlarının duygularına tercüman olduğu bu kısa mesaj, ciltlerce ekonomi kitabı kadar önemlidir.
Hele bizde uygulanan ‘ekonomik programlar’dan çok daha realist, çok daha öğretici ve en önemlisi ‘insan odaklı’dır.
Kıbrıs’ın kuzeyinde beynimize ‘doğru yol’ diye belletilen ekonomik modelin geldiği nokta tam da budur.
Kendi işinin sahibi de olsa, bu ülkede insanlar ‘batıp mahvolma’ tehlikesini sürekli yaşıyor. Birkaç sektör dışında kimsenin yüzü gülmüyor. Ekonomik daralma, istikrarsız para, kuralsızlık, belirsizlik çalışanı da, iş sahibini de perişan ediyor.
Mahkemelerdeki binlerce ‘alacak-verecek’ davası zaten manzarayı özetliyor.
Özgen’in yazdıkları ise, insanımızın nasıl ‘canı avucunda’ yaşadığına ilişkin tam bir ‘ekonomi-politik’ dersi veriyor.
İşin ‘trafik keşmekeşi’, ‘motorlulara saygısızlık’ kısmı da var, ama bir de bu yandan bakmak lazım meseleye…
Mesaj nettir:
Bu ekonomik model bizi öldürüyor!
Çünkü ‘insan odaklı’ değil…