Dün, Cihangir Stadı’nda belki de sezonun en güzel, en çekişmeli ve en gollü maçını izledik. Telsim Süper Ligi’nin ilk yarısında aradığını bulamayan iki takım Cihangir ile Mağusa Türk Gücü ikinci devreye farklı motivasyonla girdi.
Dört yıllık hocası Fırat Canova ile yollarını ayıran Cihangir, bu göreve Ahmet Dedekorkut’u getirerek, yeni bir soluk, yeni bir motivasyon yaratmak istedi.
Ne yazık ki, ikinci devreye kendi sahasında oynadığı kötü futbol sonucunda Doğan Türk Birliği yenilgisi ile giren “Mesarya’nın Yıldızı”, geçtiğimiz hafta lig sonuncusu Göçmenköy’ü deplasmanda 1-0 yenince, takımın kötü gidişi bir haftalığına buzdolabına kaldırıldı.
Ne var ki, geldiği günden beri Cihangir’de bir şablon ve sistem arayışı içerinse giren Ahmet Dedekorkut, Göçmenköy maçı ile ilgili eleştirilerde bir spor yazarı arkadaşımızın “Göçmenköy hangi sistemde oynuyor, anlayamadım” eleştirisini eleştirirken, verdiği yanıtta “en iyi sistem kazanan takımın sistemidir” şeklinde anlamlı bir yanıt verdi.
İşte, bu düşünce tarzı ile kendi sahasında benim anımsadığım kadarıyla, kendisine her zaman ters gelen Mağusa Türk Gücü karşısına çıkan Cihangir, karşılaşmanın ilk yarısında o kadar kötü bir futbol sergiledi ki, her hattıyla tel tel döküldü.
Bu yarıda ne defansta ne orta sahada, ne de hücumda organize olabilen bir Cihangir izledik. Kanat varyasyonlarına ve orta sahada önde basan prese dayalı bir futbol oynayan Cihangir’de hiç bunları göremedik.
Buna mukabil, hızlı MTG ataklarında başta son adam Ferda olmak üzere tel tel dökülen bir Cihangir, orta sahada tek başına mücadele eden bir ve jeneriklik beraberlik golünü atan Sezer ama, kötü günlerinde olan Can Özsoy, bir gol atmasına rağmen William hücumda yalnızları oynayan Loiove ile Halil Turan’ın kayboluşları ilk yarının özetiydi adeta.
Dedekorkut, iki haftadır ilk 11’de yer alan Hasan Yaşinses, Fırat Eraslan ile Ali Bayır’ı kulübede tutarken, tercihini genç futbolcular Mikail, Osman Şah ve hücumda da yabancı futbolcusu Loiove’ı kullandı.
Bu arada, Dedekorkut, Osman Şah’ın yerine oyuna aldığı Fırat’ı, istediğini veremediği gerekçesiyle oyunun en kritik dakikalarında oyundan alması sahada Fırat’ın, tribünlerde de seyircilerin tepkisine neden oldu.
Cihangir, bu sergilediği kötü futbol ile ilk yarıda oyunun inisiyatifini tümden MTG’ye devrederken, defansta Kadir Hakel-Nurettin Gecekuşu uyumlu görünürken, Hasan Tamel, Cemal Astan eski günlerini anımsatan bir futbol ile orta sahada pres yaparken, hücumda da önde basıp, ayağa pas yapan MTG, Cihangir defansını adeta felç etti. Bu ikiliye kanatlardan Uğur ile sahanın yıldızı Erol da katılınca, bu ikilinin her kanat hücumunda Cihangir defansı çaresiz kaldı.
Bunun sonucu olarak, ilk yarıda Cemal Astan’ın mükemmel kafa vuruşu, Kadir’in penaltı ve Erol’un şık golüyle 3-0 öne geçen MTG’de, ilk yarının son dakikasında Ayer Delideniz’in gereksiz penaltısı ile yenen gol Cihangir’i oyuna döndürdü.
İlk yarıda, rüzgarı lehine alan MTG ikinci yarıya rüzgara karşı mücadele ederken, 3-0’lık skoru yeterli görmüş olacak ki, anlamsız bir şekilde oyunu kendi alanında kabul etti.
Eee, bu düzen ile rakibine davetiye çıkarırsan o da gelir golleri atar. Nitekim MTG’nin bu davetini geri çevirmeyen Cihangir, 55’inci dakikada Ferda’nın biraz da ağır bir kararla gördüğü ikinci sarı karttan oluşan kırmızı kart ile 10 kişi kalmasına rağmen, William-Halil Turan ortaklığından gelen tartışmalı bir ikinci gol ile 63’üncü dakikada oyuna ortak oldu.
Bu gol ile panikleyen MTG, 78.dakikada Sezer’in muhteşem golü ile berabere duruma düştü. Bu dakikadan sonra, “korkunun ecele faydası yok” düşüncesini ön plana çıkaran MTG’de sahanın yıldızı Erol’un muhteşem ortasına ayak koyan Diallo, “MTG’nin Muhteşem Dönüşünü” ilan ederken, Cihangir’i de kaderiyle baş başa bırakıyordu.
Maçın orta hakemi Ecvet Kanatlı yine tartışmalı bir maça imzasını atarken, gösterdiği yedi sarı, bir kırmızı kart ve Cihangir’in ikinci golünde topun Cemal Astan’dan geldiği yorumu ile ön plana geçerken, kanımca verdiği penaltılarda ve kırmızı kartta doğru karar verdi.