Murat OBENLER
Avrupa Kültür Başkenti adayı Lefkoşa 2030 kampanyası Lefkoşa Uluslararası Festivali (NIF) 2024 programı çerçevesinde Festival d'Avignon (Fransa) tiyatrosunun yürütücü yapımcılığında Portekizli Tiago Rodrigues'in yazarlık ve yönetmenliğinde "Catarina ve Faşistleri Öldürmenin Güzelliği" performansı Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nda sahneye kondu. İki oyun için Kıbrıs’a gelen tiyatronun Kıbrıs prömiyerini birçok büyükelçi, diplomatik misyon temsilcisi, siyasal parti temsilcileri,tiyatro sanatçıları ve kalabalık bir sanatsever kitlesi izledi. Lefkoşa 2030 Avrupa Kültür Başkenti Aday Şehri Kampanyası Sanat Yönetmeni George G. Papageorgiou üst düzey misafirlerle fuayede teker teker ilgilenerek LEfkoşa 2030 için bir nevi diplomatik girişimde bulundu.
Soluk soluğa izlenen 2,5 saatlik "Catarina ve Faşistleri Öldürmenin Güzelliği"
Demokrasinin kırılganlığına değinen festival kapsamında Festival d'Avignon (Fransa) yürütücü yapımcılığında Teatro Nacional D. Maria II (Lisbon) tarafından sahneye konan ve yazarlığı- yönetmenliğini Portekizli Tiago Rodrigues'in yaptığı "Catarina ve Faşistleri Öldürmenin Güzelliği" performansı ile iki kez Kıbrısta sanatseverlerin karşısına çıkıyor. Yönetmen ve oyun yazarı, dönemin yakıcı sorununa değiniyor ve "Faşizm ne demektir?" diye sorarak bizi ilgisizliğimizden kurtarmaya ve daha iyi bir toplum yaratma konusunda düşünmemizi sağlamaya çalışıyor. Oyun, yılda bir kez bir faşisti öldürmek için normal hayatlarını terk etme gibi paradoksal bir geleneğe sahip olan Güney Portekiz'deki bir ailenin üyelerini konu alıyor. 2 buçuk saatlik oyun Lefkoşa Belediye Tiyatrosu'nda Portekizce dilinde ve İngilizce-Yunanca üst yazılı şekilde gerçekleştiriliyor. 10 Aralık Salı gecesi Kıbrısta prömiyerini yapan oyun 2. ve son temsilini 11 Aralık Çarşamba gecesi gerçekleştirecek.
Rodrigues’in hiçbir şekilde kaçamayacağınız Faşizm sorgusuna hoşgeldiniz
Tiago Rodrigues'in oyunu ve performansı, demokraside yükselişe geçen faşist güçlerle başa çıkmanın en iyi yolları nelerdir gibi ağır siyasi meseleleri ele alıyor. Ailenin sloganı olan "iyilik yapmak için kötülük yapmak" ahlaki olarak kabul edilebilir mi? Daha iyi bir dünya mücadelesinde şiddetin yeri var mı? Demokrasiyi savunmanın daha iyi yollarını ararken demokrasinin kurallarını çiğneyebilir miyiz? Bütün bunlar kolayca karikatüre dönüşebilir, ancak Rodrigues izleyiciye bu ahlaki ikilemlerden kolay bir çıkış yolu sunmayı reddediyor ve faşizmle ne kast ettiğini bize göstermekten kesinlikle çekinmiyor.
Nerde kaldı günümüzde böyle tartışma yapan aile?
Alman şiir ve epik tiyatro türündeki ünlü oyun yazarı Bertolt Brecht’in görüşleri ile Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri,sosyal aktivist Mahatma Gandhi’nin görüşlerini aynı metin içinde başarıyla tartışma konusu yapan Rodrigues tarafından veganlık, empati(nin suistimali), geleneklere sadık kalma ve aile olma, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ndeki eşitlik,adalet,özgürlük gibi değerlerin gerçek hayattaki karşılıkları, demokrasi ve çoğunluk rejimlerinin faşizmle ilişkisi, 200 yıl ömrü olan Portekiz’e özgü bir mantar meşesi ağacı altında aile bireylerinin ölüm-öldürmek-gelenek üstüne derin ve sert tartışmaları, sürekli göç eden kırlangıçlar üzerinden yapılan özgürlük tartışması, serbest piyasa-kapitalizm-faşizm üçlemi gibi bir sürü konu birbirleriyle bağlantılı şekilde sahneye yansıyor.
Ya Faşizm içimize kadar işledi ise?
Oyunun son yarım saatinde sahnede izlediğimiz sağcı siyasi lider karakteri sayesinde yönetmen Hitler, Mussolini ve yakın coğrafyamızdaki ülkelerin de içinde olduğu daha birçok diktatörü ve/veya otoriter rejim liderini andıran konuşması seyircilere tüm dünyada yükselişte olan ırkçı,ayrımcı,ayrılıkçı siyasetler ve ırkçı siyasiler konusunda bir kez daha ciddi ciddi düşünmemize ayna tutuyor. Dünyadaki aşırı sağcı liderleri çoğunlukla o ülkelerdeki insanlar seçtiğine göre belki de her insanın içinde faşist bir taraf gizlidir. Oyun kırsalda yaşayan bir aile üzerinden faşizmi sorgularken her bir karakter üzerinden de seyircinin kendi içindeki faşistle yüzleşmesine de ayna tutuyor.