*** Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis, Kıbrıs’ın ilk modern mobilya fabrikasını kuran ailenin oğlu olarak felsefe doktorası yapmış, akademisyen olmayı düşlemiş ancak sonuçta diplomat olarak Washington, Moskova, Stokholm gibi önemli yerlerde Büyükelçi olarak görev yapmış, Kıbrıs müzakerelerinde yer almış…
Leonidas Pandelidis, Moskova'da Kremlin Sarayı'nda Rusya Devlet Başkanı Putin ile...
Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis’le röportajımızın son bölümü şöyle:
SORU: Sonra Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üyesi oldunuz… Bu makama oturduğunuz zaman ne buldunuz? Ne gördünüz?
LEONİDAS PANDELİDİS: “Kayıp” dosyalarının yarısının çözümlenmemiş olduğunu gördüm. İşlerin yapılışının belli bir şekilde olduğunu ve bunun iyileştirilebileceğini gördüm… Çok iyi, çok kalifiye, çok sayıda insan buldum, hepsi de bu konuyla ilgili uğraş vermekteydiler – bu misyona hevesle gelmişlerdi, son yıllarda çok iyi sonuçlar elde edilmemiş olmasından ötürü kimilerinin morali biraz bozuktu, heveslerini kaybetmişlerdi bazıları, cesaretleri kırılmıştı biraz.
Kamuoyunun “kayıplar” konusuna büyük ilgi duyduğunu gördüm, bu kadar ilgi duyuyor olmalarını beklemiyordum – bu konuya çok büyük bir duyarlılık vardır… Ve çok ilgi vardır… Bu kadar çok ilginin olduğunu fark etmemiştim – medya da, insanlar da büyük ilgi duyuyor “kayıplar” konusuna. Ve yetkililerin yardımcı olmak istediğini gördüm… Gerçekten yardım etmek istiyorlar. Belki bunu tam olarak nasıl yapacaklarını bilmiyorlar ancak yardımcı olmak istiyorlar. Ancak kendilerinden bir şey istediğiniz zaman, bu hemen onların önceliği oluveriyor, hiçbir zaman “Hayır” demiyorlar…
Bizim ihtiyacımız olan şey, henüz sonuçlandırılmamış olan “kayıp” dosyalarını tamamlayacak birisidir.
Mesela bazı tanıdıklarım vardır, bunlar futbolcuydular bir zamanlar… Ekibimdekilere şunu söylüyorum: Çok iyi bir defansınız olabilir, çok iyi oyun stratejisiyle oyunu geliştiren bir oyuncunuz da olabilir ancak gol atmazsanız, tüm bunlar sayılmaz… Sonuca gitmelisiniz… Yani bitirilmemiş “kayıp” dosyalarının, tamamlanması lazım… Çözümlenmemiş dosyaların bir sonuca ulaştırılması lazım…
SORU: Sonuca ulaşmak için neler yaptınız peki?
LEONİDAS PANDELİDİS: Araştırmaları güçlendirmiş bulunuyorum… Araştırma bölümünü, aşağı yukarı üç katına çıkarmış bulunuyorum… Öteki tarafla süreçle ilgili olarak, vakaları ilk baştan nasıl ele alacağımız ve nasıl sonuçlandıracağımız, birbirimize nasıl yardımcı olabileceğimiz hakkında ortak bir görüş geliştirdik… Çünkü biliyorsunuz, çoğu “kayıp” Kıbrıslıtürk, bizim taraftadır ve Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nin bunları araştırmada sınırlı fırsatları vardır. Ve aynı şey benim ofisim için de geçerlidir… Kıbrıslırum “kayıplar”ımızın gömü yerlerinin çoğu, neredeyse tümü, Kıbrıs’ın kuzeyindedir ve benim bunları araştırma olanağım sınırlıdır. Yani bu vakalarda Kıbrıs’ın kuzeyinde bana yardım etmesi için benim Kıbrıslıtürk ofisine güvenmem lazım ve benim de aynı şekilde Kıbrıs hükümeti denetimi altında olan bölgelerde, Kıbrıslıtürk Ofisi’ne yardım etmem lazım çünkü benim burada şahitlere ulaşımım daha rahattır. Yani karşılıklı güven temelinde çalışılmalıdır. Ve her şeyin bir araya geleceği bir yöntem geliştirmekteyiz birlikte. Bizim bildiklerimizle onların bildiklerini bir araya getirerek sonuca ulaştırmalıyız her iki toplumun “kayıp” vakalarını…
Kötümser değilim ben, sonuçlarımızı önemli ölçüde iyileştireceğimize inanıyorum. Bunun için de elimizdeki tüm bilgilere tekrardan bakmak durumundayız, en önemli şey bilgidir çünkü… Gidip de kazı yapıp da bir şey bulamadığımız vakaları da tekrardan ele alarak değerlendirmeliyiz – bir hata mı yaptık? Yaptığımız hata neydi o kazıda? Bunlara bakmalıyız…
Benim hedefim, her aşamanın performansını maksimuma çıkarmaktır. Araştırmanın performansını maksimuma çıkarmak, kazıları yapanların performansını maksimuma çıkarmak, laboratuvarda çalışanların performanslarını maksimuma çıkarmak vs. gibi…
SORU: “Kötümser değilim” dediniz…
LEONİDAS PANDELİDİS: Değilim…
SORU: Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıp” yakınlarına ne söyleyebilirsiniz? Umutlu olabilirler mi? Yani yeni fikirler ve yeni bir çalışma şeklini ilerletmeye çalışmanızdan ötürü, umutlu olsunlar mı?
LEONİDAS PANDELİDİS: Evet… Temelde bunun yanıtı “Evet”tir… Daha iyi sonuçlar elde etmek için, yapılabilecek her şeyi yapacağız, en azından ben elimden gelen her şeyi yapacağım… “IT” yani teknoloji üstünde de çalışıyorum… Teknolojiyle ilgili her çeşit şeyle ilgili çalışma yapıyorum. “IT”den kastım şudur – “IT”, yeryüzünü okuyabilen teknolojiden, uydu aracılığıyla havadan bir alanı fotoğraflamaya yarayan teknolojiye kadar geniş bir alanı kapsıyor. Ancak aynı zamanda elinizdeki bilgiyi nasıl yönettiğinizle de ilgilidir bu teknoloji. “IT”nin gücü, elinizdeki bilgileri organize edebilme gücüdür… Ve bazan bu bilgiler, bir bulmacanın parçaları gibidir, yayılmışsa, belki pek bir manası yoktur – eğer bu bilgileri bir araya getirirseniz, o zaman size daha önce göremediğiniz yeni birşeyler anlatmaya başlar ve ben bilginin yönetilmesine, idare edilmesine, bu şekilde değerlendirilmesine gerçekten inanan bir insanım. Elinizdeki bilgileri bu teknoloji vasıtasıyla öyle bir düzenlersiniz ki o zaman size bu teknoloji, gitmeniz gereken yönü göstermeye başlar…
Ben buna kuvvetle inanıyorum ve komiteye gittiğim ilk günden, teknolojik destek konusunda bir sorun olduğunu anlamıştım… Size bir örnek vermem gerekirse, toplanan tüm bilgiler, elle kaleme alınmış dosyalarda tutulmaktaydı… Onlara bu konuda bir soru sorduğumda da “Evet, her şeyi dijitalize ettik” demişlerdi – bu ne demekti biliyor musun? Bütün dökümanların fotoğraflarını çekmişlerdi! Yani kağıt yerine bir film üzerindeydi bu dökümanlar. Ancak bu, bilgiyi organize etmek değildir ki! Belki böylece elinizdeki bilgiye daha kolay ulaşabiliyorsunuzdur bunu yapmakla ancak bu size yeni bir şey anlatmıyor… Bilgileri alıp sentezleyebileceğiniz bir teknoloji gerekiyor – böylece programlar geliştirmeye başladık – bu programlar bize, olup biteni görsel olarak algılayabileceğimiz şeyleri sunacak. Yani teknolojiyi elinizdeki bilgiyi yönetmek, idare etmek için kullanabileceksiniz böylece. Böylelikle elinizdeki bilgiler, daha anlamlı hale gelebilecek.
Kısacası, iyileştirebileceğimiz, daha iyi hale getirebileceğimiz her şeyi yapmaya çalışıyoruz, örneğin Kıbrıslıtürk ofisiyle nasıl çalıştığımız, kendi ofisimizde nasıl çalıştığımız konularında uğraşıyoruz, hatta şahitlere nasıl konuştuğumuz konusunda dahi bu böyle, şahitlere ne söylüyoruz? Çünkü şahitlere yaklaşımlarda da pek çok hata yapılmıştı… Şahitlere kim yaklaşmıştı, şahitlere ne söylemişlerdi? Şahitlere ne sormuşlardı? Sonra onlara nasıl davranmışlardı? Yaşlı şahitlerden de çok sayıda şikayet aldım ben, “Şu şu bilgileri verdiydik ama ne oldu bilmiyoruz” dediler. Veya “Şöyle şöyle bilgi verdik ama bize inanmadılar” dediler. Biliyorsun bunları…
SORU: Evet, bunları çok iyi biliyorum…
LEONİDAS PANDELİDİS: Yani demem odur ki, çabalarımızın her yönünde performansımızı maksimize etmek durumundayız. Ve öteki tarafla hızla vakaları sonuçlandırmak için ortak bir yol bulabilirsek… Geçmişte bir de şu oluyordu. Örneğin Kıbrıslırum ofisi bir doküman sunuyordu, bu kayda geçiyordu Kayıplar Komitesi’nde. Ancak bu bilgiyi birilerinin alıp da bu konuda bir şey yapıp yapmadığı belli değildir… Veya Kıbrıslıtürk ofisi bir bilgiye ulaşıyor, bunu sunuyordu Kayıplar Komitesi’ne. Ve bilgi şöyle gidiyordu… Daha önce o nedenle futbol örneğini verdim size… Yani tüm bunları sonuca ulaştırmak gerekir… Bir televizyon programınız varsa, programın akışından sorumlu bir kişi olur… Bu şahıs, “Şimdi öteki konuya geçiniz” der kendilerine, “şimdi şunu yapın, şimdi bunu yapın” der… Programın ilginç olabilmesi için, bunu sağlamak için yapar bunu… Ve böylece program belli bir noktaya varır… Bizim ihtiyacımız da budur işte… “Kayıp” vakalarının sonuçlandırılmasından emin olmalıyız… Pek çok tamamlanmamış “kayıp” dosyası buldum ben geldiğim zaman… Ham bilgi notları buldum, bunlar hiçbir zaman değerlendirilmemiş, sentez yapılmamıştı alınıp başka bilgilerle birleştirilerek… Veya ilerletilmiş dosyalar vardı belli bir noktaya kadar fakat sonuçlandırılmamıştı bunlar da. Hatta kazılar vardı, kazılar yapılmış ve tam olarak bitirilmemişti bu kazılar! Örneğin çok erken sona erdirmişlerdi kazıyı veya yolun bu tarafını kazmışlar fakat diğer tarafını kazmamışlardı… Kitrea’daki (Cirga-Değirmenlik) duvarı hatırlıyorsun… Bu duvarı kazdılar ama yanındaki duvarı kazmadılar, bunun gibi şeyler… Yapılan işlerin tamamlanmış olduğundan emin olmalıyız!
Yalnızca yaptığımız işe konsantre olarak ve işin düzgün yapıldığından emin olarak yaptığımız zaman, sonuçlarımızı iyileştirebileceğimize inanıyorum… Mucizeler yaratamam ama bazı şeyleri iyileştirebilirim…
Örneğin ilk geldiğimde bana ertesi hafta New York’a bir ziyaret var dediler. Ben geldikten bir veya iki hafta sonraydı bu ziyaret. Duyurdular bunu. Ben de “Hayır, ben gitmiyorum” dedim. “Neden New York’a gideyim? Benim işim, “kayıplar”ı Kıbrıs’ta bulmaktır” dedim ve gitmedim New York’a. 2 Mayıs 2019’da gelmiştim göreve… Ve ben buraya kariyer yapmaya gelmedim Sevgül çünkü benim zaten geçmişimde başarılı bir kariyerim mevcuttur! Gerçekten iş aramıyordum ben, emekli olmuştum zaten… Gidip bir üniversitede ders de verebilirdim ama kendime zaman tanıyordum, acelem yoktu bir şey yapmak için emeklilik sonrası… Onca yıl boyunca beklemiş olduğum, yapmak istediğim şeyleri yapmak için çok değerli zamanımı değerlendirmeye bakıyordum… Sonra telefon çaldı ve Sayın Anastasiadis bana çok fazla seçenek bırakmamıştı! Bana “Kayıp yakınları seni istiyor” demişti, ben de buna “Hayır” diyemedim…
Yani buradayım, elimden gelen her şeyi yapmak üzere buradayım, bunun sözünü veriyorum… Her bir “kayıp” vakası üzerinde çalışıp çözümlemeye çalışacağız ancak ben buraya kariyer yapmaya gelmedim çünkü başka kariyere ihtiyacım yoktur…
(Bu konuşmamızın ardından Kıbrıs’ta COVID 19 süreci başlamış ve böylece Kayıplar Komitesi’nin kazıları ve laboratuar çalışmaları da durmuştu… Çalışan tek şey araştırmalar – ki o da sınırlamalar nedeniyle daha çok evlerden – idi ve tabii ki video konferans aracılığıyla çeşitli toplantılar yapılmaya devam ediliyordu… Bu süreçle ilgili olarak bu röportajı yayımlamadan hemen önce, Sayın Leonidas Pandelidis’e, bu süreçte neler yaşadığını sorduk ve o da bize şöyle yanıt verdi:
LEONİDAS PANDELİDİS: Koronavirüs krizi nedeniyle iki toplumlu fiziksel varlık gerektiren aktiviteler – kazı yerlerinde yürütülen kazılar ve laboratuar çalışmaları – askıya alınmıştır, tüm enerjimizi sınırlamalara bakılmaksızın hala yapabileceğimiz şeyler için harcadık…
Bu süreçte araştırmaya ağırlık verdik ve son üç ay içerisinde eski bilgilere dayalı tüm vakaları gözden geçirdik ve daha derinlemesine bu konulara inmeye çalıştık. Başarı oranımızın geçmişte o kadar da iyi olmadığını biliyorsunuz, işte bu nedenle performansımızı iyileştirmeliyiz ve bunda da bilgi, en kritik rolü oynuyor.
İki ofis arasında yüzlerce “kayıp” vakasını yeniden ele alarak gözden geçirdik. Her gün sanal ortamda konuşabiliyoruz ve bu geri kalmış işleri temizlemeye giriştik.
Bu süreçte geçen yıl üzerinde çalışmakta olduğumuz teknolojik iyileştirmeleri de ele alma fırsatı bulduk. Geçmişte kağıt dosyalarda tutulan bilgiler, artık elektronik bir platforma yüklenmiştir ve böylece birlikte tüm bilgiyi sentezleyebiliyoruz ve daha geniş bir görüşe sahip olabiliyoruz.
Bu durum geçtiği zaman, yalnızca kaybetmiş olduğumuz zamanı telafi etmeyi değil, aynı zamanda “kayıp” yakınlarının ihtiyacı olan yanıtları verebilmek için çabalarımızı daha etkili hale getirmeyi umuyoruz.
Devam edecek...