Kitap Tanıtımlarının Müdavimsizleri
Yaz ayları; sanırım kış aylarına göre kitap tanıtımları açısından daha bir yoğun geçmektedir. Kitapların baskıya girişleri bu dönemlerde daha bir fazla mı bilmiyorum ama bir yandan Televizyonların programlarına konuk almaları açısından bazı kanallarımız için dezavantaj olduğunu söyleyebilirim.
Çünkü “Yaz Dönemi” yayın akışları değişmekte ve bu yöndeki üretimlerin ekranlara taşınması kısmen sekteye uğrayabilir, ta ki “Kış Dönemi” yayın akışları başlayana kadar.
Ama diğer taraftan bir avantajı da; yaz dönemleri kitap okuma olanağının ve zamanının, insanlar için daha çok olmasıdır kanımca.
Özellikle kış dönemlerinde işimin yoğunluğu, kitap tanıtımlarının genelde Lefkoşa’da yapılması, benim
Çatalköy’e gidip tekrar geri dönmem gerektiğinden böylesi etkinliklere maalesef sıklıkla katılamıyorum. Ama olanağını yakaladığım anda da gitmezlik etmiyorum. Çünkü ister kitap tanıtımı olsun, ister sergi ya da bir etkinlik; bunu düzenleyenlerin tek beklentisi, dostlarıyla bu “mutlu” anı paylaşmak, yürüdüğü bu yolda yanında olunduğunun gösterildiği, hissettirildiği desteği görmektir.
Bu noktada içerik elbette önemli olmakla birlikte, böylesi bir davete icabet etmek, davet olmadan da gidebilmek, karşılığı hiçbir zaman maddi olarak geri dönmeyen, özverinin bir ürünü olan kitap yazarlarının yanında olmak, onlar için en büyük ödüldür.
Böylesi tanıtımları sıklıkla izleyen, giden, bu anı yazarla birlikte yaşayan ve paylaşan insanlarımızın olduğu bir gerçek. Ama genelimiz; maalesef duyarsızdır.
Hani belki içten içe kıskançlıklar-umursamazlıklar da olabilir diye düşünüyorum.
Böylesi katılımların bir yazar için ne kadar motive edici olduğunu eminim tüm yazarlarımızın ortak hissiyatıdır.
Peki ya “okur” dışında bu alana ilgi duyması, katılımcı olması, hatta ve hatta ne yazık ki “zorunluluk” duyması gereken merciler yok mu?
Mesela kültürle ilgili bir sorumlunun, milletin vekili olan bir insan, aynı yolu yürüyen yazarlık yoldaşları... bu toplumun geleceği hakkında kararlar alan yerlerin, karar aldıkları bu konulara karşı hiç mi sorumlulukları yoktur?
Osman Balıkçıoğlu abimizin “İngilteredeki Değerlerimiz” yeni kitabı ile “Bizim İnsanımız Bizim Lefkoşamız” kitabının ikinci baskısının da yer aldığı ve tüm gelirinin Kanser Hastalarına Yardım Derneği’ne bağışlanan bu kitapların tanıtım gününe gitmeyi becerebildim (gülüyorum).
Osman Balıkçıoğlu’nun özellikle K.Kaymaklı futbol takımından arkadaşları yanında, elbette duyarlı okurlar ve bazı yazarlarımız da vardı.
Ama tüm bunların dışında gözüm umutsuzca kültürle ilgili sorumluları hatta milletvekillerini, Bakanları da aradı.
Yiğidin hakkını verelim; CTP milletvekili sn. Özkan Yorgancıoğlu’nu orada görmek, bir milletin vekili olarak beni sevindirdi.
Gözümden kaçmış mıdır bilmiyorum, öyleyse de özür diliyorum ama Kültür Dairesi müdürümüzü ya da bu dairemizden bir yetkiliyi, Cumhurbaşkanlığımızın kültürle ilgili sorumlumuzu ya da bir yetkiliyi de orada görmek isterdim.
Kültür Dairemizin ve Cumhurbaşkanlığımızın yazın alanımıza yaptığı katkıları gözardı etmiyoruz ve takdir ediyoruz ama böylesi etkinliklere elinden geldiğince katılmaları, bu toplumun “kültür” emekçilerine önemli motivasyon sağlayacaktır.
Bunun yapıcı bir eleştiri olarak alınmasını ümit ediyorum.