“Muhalefet sorumsuz davrandı”

Cumhuriyet Meclisi heyeti Brüksel’de önemli temaslarda bulunurken, Meclis ‘nisap’ krizi yaşadı. Heyette bulunan HP Milletvekili Erek Çağatay ve CTP Milletvekili Fikri Toros hem önemli temasları hem de Meclis’teki ‘nisap’ krizini YENiDÜZEN’e değerlendirdi.

Cumhuriyet Meclisi heyeti Brüksel’de önemli temaslarda bulunurken, Meclis ‘nisap’ krizi yaşadı. Heyette bulunan HP Milletvekili Erek Çağatay ve CTP Milletvekili Fikri Toros hem önemli temasları hem de Meclis’teki ‘nisap’ krizini YENiDÜZEN’e değerlendirdi.

Fayka Arseven KİŞİ

CTP Girne Milletvekili Fikri Toros, HP Girne Milletvekili Erek Çağatay, UBP Mağusa Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu Kıbrıs sorunu konusunda Brüksel’de önemli lobi çalışmaları yaparken, Meclis ‘nisap’ sorunuyla geçen hafta kilitlendi.
CTP Girne Milletvekili Fikri Toros ve HP Girne Milletvekili Erek Çağatay, Vekiller, Brüksel’de bulundukları süre içerisinde Kıbrıs sorunun çözümü noktasında önemli lobi çalışmaları sürdürdüklerini vurguladı.
Meclis’teki nisap sorunu konusunda da vekiller, “Meclis’teki nisap sorunu 50 milletvekilinin görevidir, muhalefet sorumsuzluk yaptı” yorumunda bulundu.
Bu hafta Brüksel temaslarını ve Meclis’teki nisap krizini CTP Girne Milletvekili Fikri Toros ve HP Girne Milletvekili Erek Çağatay ile konuştuk.

“Bugünden sonra da artık aynı şekilde kısır görüşmeler yeniden başlasın belki bir sonuç elde ederiz düşüncesinde değiliz. Karşılıklı bir değerlendirme yapma zamanı gelmiştir.”

 

  • YENiDÜZEN: Önemli temaslarda bulundunuz. Görüşmeleriniz, lobi faaliyetleriniz nasıl geçti?
  • Erek Çağatay: 14 Ekim’de Cenevre’de gerçekleştirilen Parlamentolar arası Birlik Genel Kurulu marjında düzenlenmiş olan Kıbrıs Kolaylaştırıcılar Grubu toplantısına katıldık. Katılan heyet aynı zamanda Avrupa Parlamentosu’nda kulis yapan heyettir. Heyette Fikri Toros, Oğuzhan Hasipoğlu ve ben vardı. Bu toplantı Portekizli Milletvekili Matos Rota möderatolüğünde yapıldı. Rum tarafından da 4 vekil katıldı. Karşılıklı fikir alış verişinde bulunduk, Crans Montana’da yaşanan olaylardan sonra çıkmazın nasıl aşılacağını ele aldık. Müzakerelerin yeniden başlaması durumunda sonuç hedefli olması ve kısa bir süre içerisinde sonuçlanması konusunda bir niyet ortaya konuldu. O görüşmenin ardından bu grupla akşam yemeğinde de toplantıya devam edildi. Benim izleminim karşılıklı iyi niyet olması durumunda sonuç alıcı, takvime dayalı bir kapsamlı çözüm için görüşler başlayabilir.
     
  • YENiDÜZEN: Kıbrıslı Rum vekillerden de bu iyi niyeti gördünüz mü?
  • Erek Çağatay: Ümit ediyorum ki öyle bir niyettedirler. Bizim genel olarak amacımız biran önce çözüme ulaşmaktır ama amaç sadece görüşmelere başlamak değildir, amaç görüşmelere başlayarak, çözüme ulaşmaktır. Yani burada Rum tarafı, bir 50 yıl daha uzatma yapacak şekilde masaya oturup, ‘görüşmeler nasıl olsa başladı, ben de bu taraftan bütün Kıbrıs’ın temsilcisi olarak keyfini süreyim, bu temsiliyetin’ diye bakarsa biz bu statükonun devam ettiğini anlarız. Statükonun devamı da Kıbrıslı Türklerin aleyhinedir. Çünkü 50 yıldır görüşmeler devam ederken, Kıbrıs Türkü bir statü sorunu yaşıyor. Dünya ile entegre olamamaktadır. Biz kapsamlı çözüm önerilerinin bugüne kadar hepsine destek verdik. Bugünden sonra da artık aynı şekilde kısır görüşmeler yeniden başlasın belki bir sonuç elde ederiz düşüncesinde değiliz. Karşılıklı bir değerlendirme yapma zamanı gelmiştir. Bunu söyleyen sadece Kıbrıs Türk tarafı da olmamıştır. Artık en azından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri de bunu söylüyor. BM Genel Sekreteri’nin son raporuna baktığınız zaman benim naçizane düşüncem onu işaret ediyor. Neyi? Ortak bir vizyona sahip misiniz, değil misiniz? Bunu oturup diyalog yoluyla değerlendirmelisiniz. Zaten Crans Montana’da görüşmeler çöktüğünde Genel Sekreter’in açıklaması bu yönde olmuştur.

“Cumhurbaşkanımızın, partilerin dile getirdiği ortak noktalarımız vardır. Biz bu noktalarda buluşarak, ileriye adım atma noktasına geldik. Nedir? Sonuç odaklı olacak, bir takvimlendirme olacak ve çok önemlidir; Kıbrıs Türk tarafının siyasi ortak, eşit olduğunu Rum tarafı kabul edecek.”

  • YENiDÜZEN: Kıbrıs sorunun çözümüne ilişkin hep tarihlendirme yapılır. Siz tarih öngörüyor musunuz?
  • Erek ÇAĞATAY: Bir kere tarih söylemek yanlıştır. İhtiyatlı iyimser olmak lazımdır. Daha önce yapıldığı gibi halkımızı ümitlendirip, bu ümitleri de boşa çıkaracak söylemlerde bulunmamak gerekir. Ama Kıbrıs Türk tarafının duruşu nettir. Cumhurbaşkanımızın, partilerin dile getirdiği ortak noktalarımız vardır. Biz bu noktalarda buluşarak, ileriye adım atma noktasına geldik. Nedir? Sonuç odaklı olacak, bir takvimlendirme olacak ve çok önemlidir; Kıbrıs Türk tarafının siyasi ortak, eşit olduğunu Rum tarafı kabul edecek. Bunlar olmaksızın masaya zaten Kıbrıs Türk tarafı da oturmayacak.
    Liderler Cuma günü aylardan sonra ilk görüşmesini yaptı. Yine ihtiyatlı iyimser olmamız lazım. Hemen bir görüşmeden medet ummamak lazımdır. Kapsamlı çözüm için karar verilecek ve masaya oturulacak anlamında. Ama tabi ki iyimserliği de elden bırakmamalıyız.
    BM Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporda da diyalog çok önemlidir. Aksi takdirde yolumuzu açamayız. Hangi çözüm modeli olursa olsun, ne şekilde bir kapsamlı çözüme ulaşacaksak önce diyalog yoluyla neredeyiz, hangi meselelerde anlaştık, hangilerinde sıkıntı yaşıyoruz? Bunları oturup muhatabımızla konuşmalıyız. Tabi ki uluslararası camia da buna destek vermelidir. Biz de Avrupa Parlamentosu’nda yaptığımız kulislerle uluslararası camiaya Kıbrıs Türk tarafının pozisyonunu anlatıyoruz.
    Çok mutluyum ki bu yaptığımız çalışmalarda 3 milletvekili de ağız birliği yapıyor. Bir ahenk içerisinde çalışmalarımızı götürüyoruz. Ama maalesef Kıbrıs Rum tarafı AB’nin üyesi olarak, etkin ve filli oradadır.  Biz de fırsat bulduğumuzca Kıbrıs Türk halkının sesini ve görüşlerini orada dile getirerek, o tek sesliliği ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.

 “Kıbrıs sorunun çözülebilmesi için hep federasyon, konfederasyon, gevşek federasyondan bahsediyoruz. Ama önemli olan, federasyon en büyük çatıdır. Bunun özü zenginliği ve yönetimi paylaşmaktır.”

Kıbrıs sorunun çözülebilmesi için hep federasyon, konfederasyon, gevşek federasyondan bahsediyoruz. Ama önemli olan, federasyon en büyük çatıdır. Bunun özü zenginliği ve yönetimi paylaşmaktır. Bunu biz maalesef Rum tarafında bu kadar süredir göremediğimiz için kapsamlı çözüm için çalışıyoruz. Ümit ediyorum Kıbrıs Türk ve Rum tarafının eşit siyasi haklarının korunacağı noktada o hassasiyeti göstererek, yani dönüşümlü başkanlık var olmasa imkansız olduğu bir noktadayız. Eğer bunu dışarıya çıkaracak şekilde bir öneri ile gelinecekse, oysa kafalardaki ve tekrardan ‘hele bir başlayalım, görürüz görüşmeler devam ettikçe nereye varırsa varır’ bu bir oyalama taktiğidir. Biz bunu istemiyoruz.
Yönetimi ve zenginliği eğer paylaşacaksa Kıbrıs Rum tarafı, doğalgazla ilgili sorunlar da bu anlamda çözülmüş olur. Yani adanın etrafındaki zenginlikleri her iki taraf da paylaşacağına göre bir sıkıntı kalmamış olur. İlk etapta kapsamlı çözümle bunu aşabilirsek ne ala… Ama kapsamlı çözüm uzayacak ve ‘doğalgaz, hidrokarbon biran evvel çıkarılsın’ noktasındaysa her iki taraf da o zaman yine Kıbrıs Türk tarafının yaptığı öneri ile bir komite kurulabilir, bu komite de tarafların pozisyonlarına helal getirmeksizin yine bir işbirliğine gidilebilir. İşte tam bu noktada dediğimiz odur HP olarak; biz diyalog ve işbirliğini çok önemsiyoruz. Bir masa oluşmasa dahi bu diyaloğun devam etmesi sağlıklıdır. Günlük hayatta işbirliği yapılmasını zorlamak da belki avantajdır. Örneğin Kayıp Şahıslar Komitesi’nin, Kültürel Miras Komitesi’nin yaptığı çalışmalar gibi… Güncel hayatta ekonomi başta olmak üzere işbirliklerimizde de bir bağımlılık yaratırız. Bu bağımlılık yaratıldığı takdirde tabandan tavana gelecek işbirliği kapsamlı çözümü hızlandıracaktır.

 “Bana halk ‘git Meclis’te görev yap demiştir. Şimdi bu halk sadece iktidar vekillerine mi bu görevi verdi? Hayır. 50 vekiliz ve görev yerimiz de Meclis’tir. Herkes sorumluluğu içerisinde bütün çalışmalara katkı koymak durumundadır.”

  • YENiDÜZEN: Siz yokken Meclis’te bir nisap krizi yaşandı. Nasıl yorumladınız?
  • Erek ÇAĞATAY: Başbakan, Meclis Genel Kurulu’nda bunun açıklamasını yaptı. Biliyorsunuz Divan’da muhalefet partisi de bulunmaktadır. Bu divan kararında o parti mensubunun da imzası yer almaktadır. Yapılacak olan çalışmalar da divanın onayı ile gerçekleşti. Bu çalışmalar esnasında iki iktidar vekili, bir de muhalefet vekili görev yapacak olduğuna göre Meclis’in açılışı da tüm vekillerin sorumluluğundadır. Ben memur kökenliyim. Benim zihniyetim; halka hizmetim farklı bir şekil almıştır. Ben siyasi bir kamu görevlisiyim. Ben de esasında atanmışım. Kıbrıs Türk halkı tarafından seçilerek meclise atandım. Bana halk ‘git Meclis’te görev yap’ demiştir. Şimdi bu halk sadece iktidar vekillerine mi bu görevi verdi? Hayır. 50 vekiliz ve görev yerimiz de Meclis’tir. Herkes sorumluluğu içerisinde bütün çalışmalara katkı koymak durumundadır, görevi icabı…

 


 

 “İlk başta federal bir Kıbrıs’ın işlevselliği açısından böyle bir gevşek federasyonun olması belki de iyi fikirdir… Ama bu hiçbir şekilde BM parametreleri çerçevesindeki federal modele alternatif olarak algılanmamalıdır.”

Toros: “Federasyon yegane çözüm modeli”

  • YENiDÜZEN: Siz yaptığınız temasları nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Fikri TOROS: Biz Cumhuriyet Meclisi’nin Avrupa Parlamentosu Kulis Heyeti olarak, takriben 2 veya 3 ayda bir kulis çalışmaları için Brüksel’e gidiyoruz. Son ziyaretimiz de oradaki Belçika Senatosuna da bir ziyarette bulunduk. Senato’da Belçika’nın Parlamentolar arası Birlik Heyeti’nin Başkanı Driessche ile görüştük. Sayın Driessche’den, Kıbrıs Kolaylaştırıcı Grubu toplantılarına bizlerin de davet edilmesi gerektiğini aktardık. Bunun üzerine Sayın Meclis Başkanı’na böyle bir davet geldi. Bu toplantı 14 Ekim tarihindeydi ve 15 Ekim’den itibaren önceden planlanmış Brüksel ziyareti olduğu için Meclis Divanı tasarruf ve pratiklik açısından PAB’da da bu AP Kulis Heyeti’nin yer almasına karar verdi. Bunun üzerine 13 Ekim tarihinde adadan ayrıldık. PAB toplantısı kapsamında yer alan Kıbrıs Kolaylaştırıcılar Grubu gerçekten önemliydi. Çünkü biliyorsunuz Kıbrıs çözüm sürecinde Crans Montana sonrasında meydana gelen çıkmaz ve bunun yol açtığı durağanlık devam etmektedir. Bunun biran önce sonlanmasına yönelik bir takım girişimler var. Genel Sekreter’in aldığı inisiyatifler var. Nitekim 15 Ekim tarihinde BM Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporda da; Kıbrıs’ta bir çözümün halen ivedilik koruduğunu, beklemeye tahammülü kalmadığını, gerek adada gerek bölgede tansiyon yükselişlerinin aslında bölgeye ve adaya büyük zarar verme, tahribat yapma potansiyeli olduğunu dolayısıyla ivedilikle ortak bir vizyon çerçevesinde ve muhakkak kapsamlı stratejik siyasi anlaşmayla sonlanacak bir sürecin ivedilikle başlaması gerektiğini dile getirdi. Tam bunun arifesinde yer aldığı için PAB toplantısı ve Kıbrıs Kolaylaştırıcılar Grubu toplantısı o açıdan önemliydi. Nitekim Sayın Çağatay’ın ifade ettiği gibi Rum heyeti de farklı siyasi görüş ve üsluplarla ama aynı noktada çözümün ivediliğinin korunduğunu ve tüm Kıbrıslılar için bu çıkmazın aşılması gerektiği konusunda birleştiler. Biz CTP olarak Kıbrıs’ta BM parametrelerine bağlı yani iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyonun yegane çözüm modeli olduğuna inanıyoruz. Bu bizim partimizin omurgası haline gelmiştir. Dolayısıyla bu süreç esnasında muhtelif tarafların alternatif çözüm model ve söylemleri bize göre BM parametrelerine bağlı federasyonun ve sürecin son aşamasını mükemmelce özetleyen Guterres çerçevesinin içerisinde yer alacak detaylardır. Yani iki bölgeli iki toplumlu federasyona alternatif modeller değil, o Guterres çerçevesinde belirtilen 6 başlığın müzakere edilerek, giderilmesi ve bizi kapsamlı bir çözüme götürecek muhtelif detaylar olarak bakıyoruz bu gevşek federasyona ve diğer ortaya konan görüşlere. Bunlar kesinlikle Sayın Anastasiadis’in nitelendirdiği gibi yenilikçi fikirler değildir.
    Bunlar yıllardır yürütülen müzakerelerde her zaman görüşülmüştür. Bu gevşek federasyon denilen aslında merkez federal devletin yetkilerinin minimize ederek ve kurucu devletlerin yetkilerini maksimize ederek oluşturulacak federasyonu biz Kıbrıs Türk tarafı olarak yıllardır önerdik. En azından ilk etapta yani 55 yıldır birbirinden ayrı olan iki toplum ve bu ayrı kaldığımız süre içerisinde meydana gelen güvensizlik, mesafe, ekonomik uçurumlar dikkate alındığında belki de ilk başta federal bir Kıbrıs’ın işlevselliği açısından böyle bir gevşek federasyonun olması belki de iyi fikirdir… Ama bu hiçbir şekilde BM parametreleri çerçevesindeki federal modele alternatif olarak algılanmamalıdır. Çünkü öyle değildir.

“1963 yılından itibaren yani Kıbrıs Türk toplumunun Kıbrıs Cumhuriyeti’nden dışlandığı günden beri, Kıbrıs Türk toplumuna ait olan yüzde 30 oranında toplam 24 sandalye nasıl boş tutulmuşsa, aynı şekilde AP’de Kıbrıs Türk toplumuna ait olan 2 sandalyenin de bir çözüme kadar boş kalması gerektiğine inanıyoruz.”

Biz 2004 yılında Annan Planı’nın referandumunda kapsamlı çözüme ve kurulacak Federal Kıbrıs’ın AB üyeliğine ‘evet’ demiş bir toplumuz. Rumlar da ‘hayır’ demiştir. Bunun sonucunda ortaya çıkan manzara ortada. Biz AP heyeti olarak Kıbrıs’ın AB’ye girdiği günden itibaren Kıbrıs’a ayrılan 6 sandalyenin tümünün de Kıbrıslı Rumlar tarafından gasp edilmiş olmasını kınıyoruz ve yanlış buluyoruz.

“Bu iki sandalyenin Kıbrıslı Türklere ait olduğunu konusunda bir tek milletvekili de farklı bir görüş ortaya koymuş değildir. Bu bilenen bir şeydir ve tartışma konusu değildir.”

Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Temsilciler Meclisi’ne baktığımızda, 1963 yılından itibaren yani Kıbrıs Türk toplumunun Kıbrıs Cumhuriyeti’nden dışlandığı günden beri, Kıbrıs Türk toplumuna ait olan yüzde 30 oranında toplam 24 sandalye nasıl boş tutulmuşsa, aynı şekilde AP’de Kıbrıs Türk toplumuna ait olan 2 sandalyenin de bir çözüme kadar boş kalması gerektiğine inanıyoruz. Bu yöndeki kulis çalışmalarımız da artarak devam etmektedir. Gelecek yıl AP’de meydana gelecek seçimler vardır. O seçimler öncesi biz de bu konuda kulis çalışması yaptık. Sanırım Brüksel temaslarımızın çekirdeğini bu oluşturdu.

  • YENiDÜZEN: Oradaki temaslarınızda nasıl bir tepki aldınız? Temaslarınız etkili oldu mu?
  • Fikri TOROS: Bizim anlattıklarımızdan farklı düşünen bir tek vekile rastlamadık. Fakat onlar da aslında AB’nin bölünmüş, ihtilaflı bir ülkeyi üye etmelerinin büyük hata olduğunu ama artık bunu böyle kabul etmek gerektiğini ve ivedilikle Kıbrıs sorunun çözmek gerektiğini söylüyorlar. Bu iki sandalyenin Kıbrıslı Türklere ait olduğunu konusunda bir tek milletvekili de farklı bir görüş ortaya koymuş değildir. Bu bilenen bir şeydir ve tartışma konusu değildir. Ama bu adaletsizlik karşısında da yapılacak tek şey bunu dile getirmek, görünür hale getirmek, bunu tartışılır hale getirmek ve diğer taraftan da Sayın Cumhurbaşkanı’nın yürüttüğü çözüm sürecine bizlerin de siyasi partiler olarak destek vermesi, milletvekilleri olarak destek vermesidir.
    Bizim bu kulis çalışmalarımız devam edecektir. Kasım ve Aralık ayında Meclis’in gündeminde 2019 Mali Bütçe Yasa Tasarısı vardır. Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanı olarak kısmetse 13 Kasım’dan itibaren bunun komite aşamasıyla yoğun olacağım. Ondan sonra da Meclis’te görüşülmesi var. Dolayısıyla bu önümüzdeki 2 iki ay bu kulis çalışmalarına ara vermek durumunda kalacağız.
    İki liderin yapacağı görüşmelerde umut veren veya yeni bir sürecin başlamasına imkan tanıyacak bir sonuç çıkarsa hiç kimsenin şüphesi olmasın ki CTP sürece dahil olacak ve Cumhurbaşkanını her alanda destekleyecek.

 “Halkın takdiri ile buraya gelen milletvekilleri halkın hizmetkarıdır. Muhalif partilerin bu nisaba destek vererek onun getirdiği eksikliği telafi etmeleri asli görevleridir. Geçen hafta gösterdikleri tavır ve Meclis’in çalışmalarına ara verilmeye bırakılması sorumluluklarının ihlalidir.”

  • YENiDÜZEN: Meclis’teki nisap tartışmalarını nasıl yorumladınız?
  • Fikri TOROS: Erek beyin de ifade ettiği gibi halkın oyuyla seçilmiş ve halkın temsilcisi olarak görevlendirilmiş biz milletvekillerinin en asli görevi bu yasama organı olan Cumhuriyet Meclisi’nin çalışmasını sağlamaktır. Her koşul ve halde bizim birinci görevimiz budur. Burası demokratik bir hukuk devletidir. Halkın takdiri ile buraya gelen milletvekilleri halkın hizmetkarıdır. Özellikle Meclis’in divan kararı olan bu ziyaretler nedeniyle iktidar vekillerinin eksikliği, muhalif partilerin bu nisaba destek vererek onun getirdiği eksikliği telafi etmeleri asli görevleridir. Geçen hafta gösterdikleri tavır ve Meclis’in çalışmalarına ara verilmeye bırakılması sorumluluklarının ihlalidir. Bunun bir daha tekerrür etmemesini temenni ederim. O muhalif partilere sorumluluklarına sahip çıkmaları çağrısını yapıyorum.  

 

Röportaj Haberleri