Mülteciler kâr getirebilir!..

Tayfun Çağra


Mülteci sorunu Avrupa’yı öylesine rahatsız ediyor ki Türkiye’ye bazı ‘tatlandırıcılar’ önererek mültecileri Türkiye’de tutma çabasındalar…

Avrupa basınında şöyle yorumlara yer veriliyor; “AB, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, ‘250 milyon avroluk fazladan AB fonu, Türkler için vize serbestliğine ivme kazandıracak siyasi hız, mültecilerin yeniden yerleştirilmesi için yeni bir teklif’le ikna etmeye çalışacak. Göçmen krizine yoğun bir şekilde odaklanan Avrupa, Erdoğan’ın otokrat yönetimi, yargının bağımsızlığı ve basın özgürlüğüyle ilgili korkularına dair eleştirilerini yumuşatmaya da başladı.”

Financial Times konuyla ilgili, isim vermeden AB’den bir diplomatın görüşlerine yer verdi: “Üst düzey bir Avrupalı diplomat,‘Gerçekten hiç sevmediğimiz bir hükümeti kucaklıyoruz’ dedi ve ekledi: ‘Bu göçmen akışını düşürmemiz gerekiyor. Bu, reel politik haline geldi. İç politikayla ilgili kaygılarımızı bir kenara bırakıyoruz.’”
Şunu da belirtmek gerekir ki Türkiye’ye bu öneriler yeni değil gibi geliyor bana… Çünkü bir süredir benim de anlam veremediğim şekilde mültecilerin Avrupa’ya geçmek isteklerine Türkiye’nin karşı çıkması ve ısrarla onları Türkiye’de tutma çabaları şimdi ortaya atılan önerilerin daha önceden de varolduğunun işareti olsa gerek…

Mülteci sorunu yanıbaşımızda gelişen bir olay… Bizim kıyılarımıza da yanlışlıkla veya zorunlu olarak gelen mültecilerle karşılaşıyoruz… Mülteci sorununa, mültecilerin çaresizliğine KKTC ne kadar yardımcı olabilir! Böyle bir yeterliliği var mı?

Bazı örgütler, özellikle mülteci haklarına yoğunlaşmış örgütler, mülteci sorunlarını öne çıkarmak ve haklarını teslim etmek bağlamında girişimler yapıyorlar ancak içinde yaşadığımız ‘devlet’in sağlık sorunlarında bile vatandaşlarına olan vazifelerinde ne kadar yetersiz olduğu neredeyse her gün gündem olmaktadır.

Mevcut durum bu iken mülteci haklarının tesliminde ‘bu devlet’ten görev beklemek çok da akla yakın gelmemektedir. Gönül, bir otoritenin kendi vatandaşıyla birlikte dışarıdan zorunlu olarak gelen mülteciye de kucak açmasını çok ister ama bunu gerçekçi olarak beklemek aldatıcı olur. Görev yine bireysel olarak vatandaşa düşer ve ancak açılan banka hesaplarına gücü oranında yardım yapabilir. Burada mülteci konuk etmek, sağlık ve eğitimiyle, iaşesiyle ilgilenmek ve bunu devam ettirebilmek ne kadar mümkündür?

Bu gibi ‘hümanist’ düşünceler kendi gerçeğinden insanı uzaklaştırırken yardım yapmak istediği insanların sorunlarının çözülmesine de yardım etmez. Böyle düşüncedekiler, Bahçeşehir Üniversitesi’nin ülkemizde ‘mülteci üniversitesi’ kurma düşüncesine de karşı çıkmamalılar o zaman… Bu ‘girişim’, bu düşünceleri destekleyen bir tamamlayıcı unsur olarak algılanabilir.

Oysa ki Bahçeşehir’in düşüncesi mültecilere destek olmak değil, potansiyel bir kitlenin sırtından eğitim ticareti yapmak olabilir.