Müslüm baba ve Rainbow

Eralp Adanır

Müslüm Gürses’i dinlemeye başlamam, pop parçalarını cover yaptığı ve nitelikli pop sanatçılarıyla gerçekleştirdiği düetler dönemine denk gelir.

‘80’li yıllar, “Arabesk Müzik” dendi mi, açıkçası küçümseme psikolojisinin ve davranışının hüküm sürdüğü yıllardı birçok müzsiyen için.

Acı, ağlamaklı halin merkezinde yer alan bu “akım”, köyden-şehre göçün beraberinde getirdiği bir insanlık hikâyesiydi aslında.

Zamanında, neler yazıp çizmişiz arabeskin yoz müzik olduğunu idda ederek. Bugünkü aklımla “ayıp ettiğimi” anlıyorum tabii ki. Evet, tıpkı pop ya da o yıllarda yine varlığını ortaya koyan “fantazi müzik”te müzikalite olarak pek de iyi olmayan bir zümre vardı. Ama gel gelelim özellikle Orhan Gencebay’ın müzikalitesi, bir “Arabesk Kıralı” olarak tartışma götürmez. O yıllardan beri benim için Orhan Grencebay, nam-ı diğer “Orhan Baba” (gülüyorum), her zaman ayrı bir yer tutmuştur. Dediğim gibi özellikle müzikalitesi.

Neyse bu konuda yazsak çok şey yazarız da, esas Müslüm Gürses ile ünlü rock grubu Rainbow’un ne alâkası var ona bakalım dilerseniz.

Yine ‘80’li yıllara, yani bizim dönemimize dönüyoruz (yine gülüyorum).

Girne Gelişim, Gelişim Rock gruplarımızla nice konserler verdiğimiz ‘80’li yıllar bizim için, Deep Purple, Led Zeppelin, Pink Ployd, The Police, Santana gibi “babaların” müziklerini icra etmeye çalıştığımız dönemdi. Tabii ki gruplarla birlikte o gruplarda yer alan müzisyenler de bizler için apayrı bir uyere sahipti. İşte o “apayrı yere sahip” olanlardan biri de, önceleri Deep Purple’ın ardından da 1975 yılında kendi kurduğu grup Rainbow’un gitaristi Ritchie Blakmore idi.

Müthiş müzisyenliği yanında sahnedeki hareketleriyle de dikkat çeken Britanyalı grubun “Ritchie Blackmore’s Rainbow” olarak da anıldığının notunu düşelim.

Beta-Max kasetler sonrası VHS kasetlere geçtiğimizde bizler için o kasetlerde yer alan böylesi grupların konserlerini takıp televizyonumuzda izlemek apayrı bir zevkti. Hani söz gelmişken söyleyelim; ‘70’li yılların sonu ‘80’lerin başında Girne Eski Liman’da Mehmet ve Salih dostlarımın “Do Limani” barında nice geceler böylesi konseri izlemişizdir VHS’den. Bir gün o günleri de anlatırız.

Ritchie Blackmore, Jens Johansson, David Keith, Bob Nouveau ve Ronni Romero’dan oluşan grubun “Rising”, “Long Live Rock ‘n’ Roll”, “Difficult to Cure”, ve “Down To Earth” gibi albümlere sahip olan ve VHS’den izlediğim grubun benim en çok sevdiğim konserleri “Straight Betwen The Eyes” idi. Bu isimle 1982 yılında altıncı albümlerini de çıkarmışlardı.

İşte bu konserde yer alan şarkılardan “Temple of the King”, benim belleğime kazınmış ilk Rainbow şarkılarından biri oldu. Müthiş bir slow-rock türünde diyebileceğimiz bu parça, grubun 1975 yılında çıkardıkları ilk albümleri “Rising”de yer almıştı. Rainbow’un İngiltere’nin meşhur Top-20’sine bu şarkının girip girmediğine bakıldığında, çok sevdiğim bir diğer şarkıları “I Surrender”in, 31 Ocak 1981 tarihinde numara 3 olduğunu görebiliyoruz. Ama “Temple of the King” yoktu.

Peki Müslüm baba ile Rainbow arasında ne alâka var? diye sormaya başlamışsınızdır.

Başa dönersek; Müslüm Gürses’in özellikle son yıllarda en çok sevilen şarkılarından biri olan “Affet” şarkısını her dinlediğimde beynimi zorluyor, ben bu melodiyi biliyorum diyordum. Gel zaman git zaman “Affet” şarkısının, benim yıllardır hayranı olduğum, Rainbow’un “The Temple Of The King” şarkısı olduğunu keşfetmek büyük bir hayret uyandırdı bende. Mutlaka benim bu bilgiyi edinmemden önce de bilenler hatta yazıp çizenler de olmuştur ama bana bugünlere nasipmiş yazmak (gülüyoum).

Sonra araştırmaya başlayınca, Müslüm Gürses’in şair yazar, söz yazarı Murathan Mungan’ın önderliğinde yol almış “Aşk Tesadüfleri Sever” albümü çıkıverdi karşıma.

Bu albüm o kadar “özel” geldi ki bana. Arabeskin babalarından Müslüm Baba, sadece Rainbow grubunun bir şarkısıyla flört etmemiş. Albümde nice başka kült şarkılar da vardı. Bu şarkılar elbette telif hakkı ödenerek ve Türkçe söz yazılarak bizlere ulaştı.

Albümdeki diğer kült şarkılar ve Türkçe söz yazarlarına bir bakalım isterseniz...

1-Bir Ömür Yetmez - Garbage “The World Is Not Enough”-Mehmet Bilal Dede,

2-Hayat Berbat - Bob Dylan “Mr Tambourine Man”-Ahmet Güntan,

3-Affet – Rainbow “Temple of The King”-Tuna Kiremitçi,

4-Kış Oldum – David Bowie “I’m Deranged”-Birhan Keskin,

5-Nilüfer-Sunay Özgü-Murathan Mungan,

6-İstanbul’a Elveda – Leonard Cohen “Alexandra Leaving”-Barış Pirhasan,

7-Artakalan – Serge Gainsbourg “Amour Des Feintes”-Birhan Keskin,

8-Sebahat Abla – Haris Alexiu “Krata Gia To Telos”-Murathan Mungan,

9-Döndür Yolumdan-Özgür Pamukçu-Özgür Pamukçu,

10-Ayrılık Rüzgârı – Saint Preux-Alpay Nazikoğlu,

11-Aşk Bu – Abed Azrie “Murmur of the Breeze”-Murathan Mungan,

12-Ah Oğlum-Burhan Bayar-Murathan Mungan,

13-Kadınım-Dabadie-Tanju Okan-Mehmet Teoman,

14-Aşk Tesadüfleri Sever – Björk “Bachelorette”-Murathan Mungan.

 

İşte böyle. Bence “Aşk Tesadüfleri sever” albümü, müthiş bir proje.

Müslüm Gürses’in pop şarkılarına yaptığı cover’larla, pop sanatçılarıyla gerçekleştirdiği düetlerle ve günün sonunda, yabancı kült şarkılara yazılan Türkçe sözlerle kendine has yorumuyla yorumladığı şarkıları düşündüğümüzde, Müslüm Gürses’in bedenen aramızdan ayrılmış olmasına rağmen, böylesi çalışmalarıyla sonsuza dek dinlenirliğini koruyacak olması bence abartı olmaz.