Mustafa Gürsel: Tırnaklarım her zaman dipten kesiktir.

İçimizdekiler / Ülviye Akın Uysal

(Gazeteci)

Kendimi tek kelime ile tanımlayacak olsam… Çevreci.

Şu an yaptığım işi yapmasaydım… Arkeolog olmayı çok isterdim.

Gündemimi en fazla meşgul eden… Güvercinlerim, köpeklerim, zeytin bahçem… Doğa.

Kayıtsız kalamadığım şey… Saymakla bitmez… Ormanlık alanda cam veya içinde su olan pet şişe gördüğümde, mutlaka durur alırım. Bunlardan yangın çıkar.

En büyük pişmanlığım… Arkeolog olamadım.

En büyük sevincim… Oğlum Cemil’in doğumu.. Babamın adını koyacağım için...

Hayatımın dönüm noktası… Babamı kaybetmek... İnsan o zaman baba oluyormuş... Keşke onu şapır şupur sevseydim.

Beni en çok etkileyen yazar… Sevgül Uludağ.

Başucumdaki kitap… Sevgül Uludağ’ın “İncisini Kaybeden İstiridyeleri”ni üçüncü kez okuyorum. Ne acılar çekmiş bu adanın isanları... Kayıplar, Kıbrıs tarihinin en trajik konusudur. Bilenler konuşsun lütfen... Sevgili Özgül Gürkut ve Damla Soyalp’ın “Yarım Kalmış Bir Yaşam” isimli kitapları da başucumda duruyor. Onu da ikinci kez okuyacağım.

En keyif aldığım müzik… Tüm müzikler. Yeter ki kulağıma hoş gelsin. Kıbrıs havası da olur Karayip havası da… Klasik, sanat, türkü, pop... Arabesk de olur. Müzik ruhun gıdası ise, sadece makarna olmaz.   

En son izlediğim film… Unuttum.. Epey zamandır sinemaya gitmiyorum... DVD izlerim ama sinema başka.

Kendim için son aldığım şey… Bir çift kanarya.

Dolabımdaki en gereksiz şey… Zor giyilen çorapları.

Benim için alınabilecek en güzel hediye… Küçük çakıları severim… En son kızım Nisan Portekiz’den almıştı bana. Kılıfında durur. Hiç kullanmadım. Hediye çakılarımı kullanmam.

Kendimle ilgili değiştirmek istediğim şey… Düşündüm ama aklıma gelmedi bir şey.

Kendimde beğendiğim özellik… Tırnaklarım her zaman dipten kesiktir. Ellerim temizdir.  Hayatımda kimseyle alay etmedim.  Espriyi severim, şakayı sevmem...  Doğayı ve hayvanları çok severim.  

Olmasa da olur… Yani bu insanlar birbirlerini niye öldürür, niye düşmanlık yaparlar birbirlerine, bunu çözemedim...  Akılsızlık.

Olmazsa olmaz… Sevgi, güven, anlayış, hoşgörü, güleryüz, merhamet... Doğa... Hayvanlar...

En iyi yaptığım yemek… Yumurta kavururum güzel... Hellim, zeytin ve soğanla.

Hayalimdeki dünya… İnsanları az, ağaçları çok.

Aşk benim için… Kalbinin atışı dışardan duyulmalı.

Onunla çok tanışmayı isterdim… Malta’lı posta güvercini meraklısı Marco Farrugia...  Güvercini yarışta yönünü şaşırıp Kıbrıs’a gelmiş ve burada bir avcı tarafından vurulmuştu. Malta Kıbrıs’a bin 700 km uzak. Haberini yazmıştım bu olayın. Çok etkilendiydim.

Görmek istediğim yer… Dünyanın her yerini görmek isterim. Ama en çok “Cape of Good Hope”u, Ümit Burnu’nu...  Adı bile güzel. Malta’ya da gitmek isterim. Bir de, Venedik St. Giovanni Paola Kilisesi’ndeki, Mağusa’nın son Venedikli Komutanı Marc Antonio Bragadin’in duvar mezarını görmek isterim.

Mutlaka yapmak istediğim… Beyköy’deki zeytin bahçeme Akdeniz stili küçük, düz damlı bir ev yapmak. Yaz geceleri damında yatıp yıldızları seyretmek. Bahçede, serbest tavuskuşu beslemek. 

Son olarak söylemek istediklerim… Az insan çok ağaç... İnsanlık ve dünyamız, ancak böyle kurtulabilir.

 

 

 

 

Dergiler Haberleri