“Müzakere masası ile hiçbir ilgisi yok”

İkinci Cumhurbaşkanı Talat, AİHM kararını değerlendirdi

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’nin 90 milyon Euro tazminat ödemesi yönündeki kararını değerlendirerek, bunun, “müzakere masası ile hiçbir ilgisi olmadığını” kaydetti.

Talat katıldığı bir televizyon programında AİHM’in Türkiye kararını değerlendirdi. Talat, “Bu karar, 1974 Barış Harekatı’nda ve sonrasında ortaya çıkan insan hakkı ihlalleriyle ilgili” dedi.

Talat’ın ofisinden yapılan açıklamaya göre, Rum tarafının başvurusuyla alınan AİHM kararının haksız ve dengesiz olmasının Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’yi rahatsız etmesinin doğal olduğunu ifade eden Talat, ancak bu karara başka anlamlar atfetmenin de yanlış olacağını belirtti.

“Karar 2001’de”
AİHM kararı üzerine birçok açıklama yapıldığını söyleyen Talat, “Cumhurbaşkanı dahil, yapılan bazı açıklamalarda AİHM’in AB’nin bir organı gibi görüldüğü ve bu kararla AB’nin niyetleri ile ilgili sonuçlar çıkarılmaya çalışıldığını” savundu, bunların doğru olmadığını söyledi.

Talat, kararın, Rum Yönetimi’nin 1994 yılında AİHM’e yaptığı dördüncü devlet başvurusu üzerine, 2001’de alınan kararın, tazminat sonucu olduğunu belirtti. Talat, “kararın Kıbrıs’ın ve Türkiye’nin bugünkü durumu ile ilgisi olmadığını söyleyerek, 2001’de alınan kararın tazminatının açıklanması olduğunu” anlattı.

Tazminat kararının zamanlamasının ve miktarının tartışılması gerektiğini belirten Talat, 2001 kararında yer alan AİHM kararı üzerine, kendi döneminde birçok çalışma yaptıklarını, sorunların çoğunun çözüldüğünü örnekler vererek anlattı.

Talat, 2004’te kendi Başbakanlığı döneminde, Karpaz’daki Kıbrıslı Rumların ibadet özgürlüğü ve eğitim haklarındaki kısıtlamaların kaldırıldığını; Karpaz bölgesine yeni papaz görevlendirilmesine yeşil ışık yakıldığını, ortaokul ve lise kurulmasının sağlandığını, okul binalarının tamir edildiğini, kitaplarda şikayet konusu olan sansür sorununun çözüldüğünü söyledi.

Kayıp şahısların aranması için gerekli tüm girişimlerin yapıldığını, önlemlerin alındığını, araştırma ekiplerinin kurulduğunu, kazıların başlatıldığını, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanması sorununun giderildiğini belirten Talat, Karpaz’da yaşayan Rumların miras haklarının tanındığını, Koruçam’da yaşayan Maronitlere mallarının iade edildiğini kaydetti.

Rum mal sahiplerinin KKTC’de bıraktıkları mallarıyla ilgili olarak yapılan Taşınmaz Mal Yasası’nın AİHM tarafından bir iç hukuk yolu olarak görüldüğüne işaret eden Talat, Rum tarafının 1994’te açtığı davada ileri sürülen hemen hemen bütün olumsuzlukların kendi dönemlerinde çözüldüğünü savundu.

“Kararı etkileyen başka faktörler”
Talat, “Bu kararın, AİHM önünde devlet başvurusu bulunan Gürcistan’ın bu konusu nedeniyle Rusya’ya bir ihtar niteliğinde olabileceği yolundaki görüşler ciddiye alınmalı” dedi.
“Çeşitli nedenlerle Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının prestijinin bugünlerde zayıflamasının da bu kararın bir nedeni olabileceğini” savunan Talat, “Kısacası kararın siyasi boyutunu da göz ardı etmemeliyiz” dedi.

“AP seçimleri”
Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri ile ilgili soruyu yanıtlayan Talat, bu konuyla ilgili attığı bir tweetin hatırlatılması üzerine, “Avrupalılar Kıbrıslı Türklere akıl vermeyi çok seviyor. AP seçimlerinin Kıbrıslı Türkler için çok önemli olduğu söyleniyor. Ben bunlara cevap olarak o Kıbrıs Türk özdeyişini kullandım” dedi.

“Haklar gasp ediliyor”
Talat, Kıbrıslı Türklerin haklarının gasp edilmesine karşın, Rum tarafının ve Avrupa’nın “gelin seçime girin” demesi ile buna gidilmesinin “omurgasız bir duruş olacağını, bu nedenle de gerçekleşmediğini” söyledi.

Toplumsal hakların bu şekilde hiçe sayıldığını belirten Talat, Kıbrıs Türklerinin kimliğini, onurunu ve kişiliğini korumak için şu sıralarda yedi düvele karşı kavga verildiğini; kimliği korumanın siyasi eşit federasyondan geçtiğini vurguladı.

Bütün bunlara rağmen AP seçimlerinde aday olanlara bir itirazı olmadığını belirten Talat, “Ancak unutulmamalıdır ki adaylar tamamen kişisel haklarıyla oradadırlar. Adaylıklarının Kıbrıslı Türklerin toplumsal haklarıyla, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden kaynaklanan haklarımızla hiçbir ilişkisi yoktur. 2004 Annan Planı’nda Kıbrıslı Türklere ayrılan ve Kıbrıs Rum tarafınca gasp edilen iki sandalye ile de hiçbir bağı yoktur. Toplumsal haklarımız gasp edilmeye devam etmektedir. Hedefimiz olan iki toplumlu federasyonla bağdaşmayan bu durum üniter devlet çağrışımı yapmaktadır” diye konuştu.

“1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmasına ve anayasasına da aykırı olan bu seçim davetinin kıymetinin de ancak dayandığı hukuki zemin kadar olabileceğini” ifade eden Talat, Annan Planı’na “evet” diyen Kıbrıslı Türklerin ve artık çoğunluğa geçmekte olan çözüm yanlısı Kıbrıslı Rumların, federal ilkelere bağlandıklarını unutmamak gerektiğini belirtti.

Talat, esas görülmesi gereken hususun, çözümsüzlüğün Kıbrıslı Türkleri erime sürecine sokacağı olduğunu, çözümden umut kesilmesi durumunda başka alanlara kayılacağını, AP seçimlerinin de bunun bir göstergesi olduğunu ve Kıbrıslı Türk kimliğinin korunmasının çözümden geçtiğini söyledi.

Biden’in ziyareti
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın ziyaretini de değerlendiren Talat, bu ziyaretin büyük bir olay olduğunu ve ABD’nin Kıbrıs sorununa büyük önem verdiğinin bir göstergesi olduğunu kaydetti.
Biden’ın, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nu makamında ziyaret etmesi konusunda Rum tarafının herhangi bir tavır takınmamasının, Rum tarafının iyi niyetini veya ABD’ye karşı çıkmaya cesaret edememesini ifade edebileceğini kaydeden Talat, umudunun ilerleme sağlanması olduğunu söyledi.

“Çözüm için birleşin”
Talat, sol ve sağ görüşlü insanların kendi ideolojik durumlarını koruyarak, sorunun çözümü için işbirliği yapmaları gerektiğini ve bunun da zamanının geldiğini kaydetti.
Aksi halde Kıbrıs Türk kimliğinin erozyonunun devam edeceğini söyleyen Talat, “Çözüm için bütün olanakları kullanmalı, her fırsatı değerlendirmeliyiz” dedi. (tak)
 

Siyaset Haberleri