Müzakereler kaldığı yerden başlayacak!

Serhat İncirli

Yanıbaşımızdaki vahşet, dibimizdeki katliam; savaşın, kavganın ne kadar yanlış ve ne kadar üzücü olduğunu eminim “benzerini yaşamış bizlere” bunu bir kez daha hatırlatıyor...

-*-*-

Savaşın acısının ne olduğunu bilmeyen, askerlik yapmamış, savaş görmemiş “İngiliz” bir Cumhurbaşkanımız var...

Ve bu savaşı “kulaktan dolma” bilen Cumhurbaşkanı, Kıbrıs’ta çözüme de barışa da karşıdır!

Neden?

Öyle “programlandı” da diyebiliriz!

Türkiye’nin emirleri ile çalışıyor da diyebiliriz!

Ama üzgünüm, miadı dolmuştur!

-*-*-

Ne isterse olsun, kim isterse olsun, dileyen dilediğini söylesin; Kıbrıs’ta çözüm ve barış, Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren ve acısı onlarca yıl devam edecek korkunçluğu gördükten sonra daha fazla ihtiyacımızdır...

-*-*-

Ve Birleşmiş Milletler (BM), bu barış ve çözümü sağlama konusunda geri adım atmış değildir...

Kıbrıs'taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü (Unficyp) Sözcüsü Aleem Siddique dün Kıbrıs Haber Ajansı'na, BM Barış Operasyonlarından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Jean-Pierre Lacroix'in 1-3 Kasım tarihleri ​​arasında burayı ziyaret edeceğini ve iki tarafın liderleriyle de görüşeceğini söyledi.

-*-*-

Ziyaretin asıl amacının Unficyp operasyonları, faaliyetleri olduğu belirtildi...

Siddique de zaten öyle açıkladı... 

Lacroix'in Pile'deki tampon bölgeyi ziyaret edeceğini ve BM barış güçleriyle görüşeceğini söyledi...

-*-*-

Ancak hazır gelmişken, iki liderle kahve – çay içmeyi de ihmal etmeyecek...

Bazı sivil toplum temsilcileriyle temaslarda bulunacak.

-*-*-

Diplomatik gözlemciler ve “tahminlerime” göre, Lacroix evet Unficyp denetlemesi için geliyor ama bunun kesinlikle bir alt yapı araştırması hatta bunun da ötesinde iki lidere, “yeni temsilcinin ismini vermesi” anlamına geldiğini de kimse gizleyemez...

-*-*-

Evet, BM Genel Sekreteri, Kıbrıs’a yeni bir temsilci atayacak...

Hatta atadı...

Bir çok kişi, yeni özel elçinin ya da yeni temsilcinin ismini biliyor...

(Tatar’ın miadı bu yüzden dolmuştur... Şiddetle karşıydı ya...)

-*-*-

Bu tip temsilciler ya da “özel elçiler”, her zaman, yeni bir müzakere turu olduğu zaman atanıyor...

Bu gerçekten kaçamazsınız...

Tatar kaçabilir ama...

Televizyonuna dönebilir...

Her gün program yapıp, federal çözüme karşı olduğunu da anlatabilir...

Ama oturduğu koltukta bunu yapamayacak!

-*-*-

Haaa, Tatar veya Türk tarafı hala, “federasyon olmaz, egemenliğimiz, eşitliğimiz, iki devletli çözüm kabul edilmeden özel elçi atanamaz” gibi açıklamalar yapadursun; “özel elçi” kesinlikle yoldadır...

-*-*-

Ve Kıbrıs sorununa çözüm bulma maksatlı müzakereler de çok yakın bir gelecekte, “ortalık daha geniş coğrafyaya yayılan bir ateşle yanmazsa” başlayacaktır!

-*-*-

BM Genel Sekreteri’nin yeni Kıbrıs özel elçisi, müzakerelerin kaldığı yerden başlaması için görevlendirilmiştir...

Ama en önemlisi nedir biliyor musunuz?

BM Genel Sekreteri, bu yeni elçinin atanması konusunda, Kıbrıs Rum tarafının ve “Türk tarafının” olurunu almıştır!

Türk tarafı mı?

Tatar’ın haberinin olup olmaıdğından bile şüpheliyim!

Ne acı değil mi?

“Ne işe yaran be canım sen oraşda?”

-*-*-

Evet müzakereler kaldığı yerden başlayacağa benziyor...

Bu çok önemli...

Ama, Tatar ile birlikte, Kıbrıs Türk toplum liderliğinin getirildiği “aşağı seviye” gerçekten çok üzücü ve daha önemli!

-*-*-

Hade Ersin bey, topla eşyacıklarını...

“Gelecek cumhurbaşkanlığında da adayım, bu işi en iyi bilen benim” demiştin; dönem sonunu göremeyeceksin gibi duruyor!

Acırım ama ağlayamam!

-*-*-

Yok hayır göreve devam mı edeceksin?

Peki bunca zamandır tükürdüklerin, tükürtüldüklerin ne olacak?

Hepsini mi?

“E yok da bu gadar” der Kıbrıslı!


Gazetecinin acısı ve gerçek gazetecilik!

El Cezire'nin Gazze büro şefi Wael al-Dahdouh'un karısı, oğlu, kızı ve torunu, İsrail'in 13 Ekim'de bölgenin kuzey yarısındakilere bölgeyi terk etmeleri yönündeki uyarısının ardından Gazze'nin merkezindeki Nuseyrat kampına düzenlenen hava saldırısında öldürüldü.

-*-*-

Al Jazeera kanalı bu konuda açıklama yayınladı:

“Başbakan [Benjamin] Netanyahu'nun tüm sivillere yönelik çağrısının ardından, mahallelerindeki ilk bombardıman nedeniyle yerlerinden edildikten sonra sığındıkları Gazze’nin merkezindeki Nuseyrat kampındaki evleri hedef alındı. Wael al-Dahdouh'un ailesinin ve diğer sayısız kişinin kaybına yol açan Gazze'deki masum sivillerin ayrım gözetmeksizin hedef alınmasını ve öldürülmesini şiddetle kınıyoruz."

-*-*-

El Cezire'ye göre Dahdouh'un ailesinin diğer üyeleri de enkazın altına gömüldü.

Dahdouh, aile üyelerinin öldüğü haberini aldığında bölgedeki canlı görüntülerin yayınlanmasına yardım ediyordu.

Birkaç dakika sonra uydu kanalı, Dahdouh'un Deir el-Balah'taki El Aksa Şehitleri hastanesine girerken, hastanenin morgunda ölen oğlunun cesedine bakarken acıya boğulduğu görüntülere geçti...

“Çocuklarımızdan intikam mı alıyorlar?” diye soruyordu Dahdouh...

Oğlunun kanlı bedeninin başında diz çökmüştü...

-*-*-

Dahdouh, 53 yaşında... Memleketi Gazze'de, birçok savaş sırasında insanların çektiği acı ve sıkıntı hikayelerini dış dünyaya anlattığı için ciddi saygı görüyor.

Dahdouh, arkadaşlarının anlattığına göre, Gazze Şehri'ni terk etmedi. Tüm tehdit ve uyarılara rağmen kaldı ve bombalanan insanlar hakkında haber yapmak için Gazze Şehri'nde olması gerektiğini vurguladı...

-*-*-

Batı medyasına göre, Gazze'de Hamas yönetimindeki sağlık bakanlığı, savaşta üç haftadan kısa bir süre içinde 7 binden fazla Filistinli öldürüldü...

Bu, 2014 yılında altı hafta süren Gazze savaşında öldürülen Filistinlilerin sayısının üç katından fazla.

Bakanlığın bu rakama 3 binden fazla çocuk ve bin 500'den fazla kadın dahil.

Filistinli gazeteciler sendikasına göre Gazze'deki kurbanların arasında 22'den fazla gazeteci de var.

-*-*-

İsrail’in propagandası mı?

Devam!

Mesela The Guardian’daki bir haberde, şu ifade dikkat çekici:

“... İsrail hükümetine göre, çatışmalarda ölen Filistinliler, Hamas tarafından canlı kalkan olarak kullanılıyor...”

-*-*-

Ve gazetecilik...

“Teknoloji artık gazeteciliği bitirdi... Gazeteclik öldü” diyenlere verilecek ilk yanıt şudur:

“Gerçek gazetecilik, yalana – propagandaya karşı en önemli meslektir...”

-*-*-

Ve gerçek gazetecilik; hikayeyi sahadan anlatabilecek muhabirlere çok ihtiyaç duyulmasıdır...

Gerçek gazetecilik, durumu analiz edip anlamlandırabilecek ve bunun dünya ve binlerce okuyucu için ne anlama geldiğini anlayabilecek deneyimli uzmanlara ve yorumculara yatırım yapmakla sürdürülebilirdir...