Aralarında tabipler ve sağlık çalışanlarının örgütlerinin da bulunduğu 13 sivil toplum örgütü, “Yurttaşların nitelikli, ücretsiz ve kamusal sağlık hizmeti alma hakkını hükümete bir kez daha hatırlatmak” için Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde basın açıklaması yaptı.
Alzheimer Derneği, Diyaliz ve Böbrek Hastaları Derneği, Evrensel Hasta Hakları Derneği, Kıbrıs Türk MS Derneği, Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Kıbrıs Türk Tabipleri Odası, Kıbrıs Türk Diş Tabipleri Odası, Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası, Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Birliği, Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası, Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası ve KKTC Kamu İşçileri Sendikası’nın ortak açıklamasını, Kıbrıs Türk MS Derneği Başkanı Sibel Hançerli okudu.
Açıklamada, yıllar içerisinde kamu sağlık merkezlerine insan iş gücü ve fiziki alt yapı açısından yeterli yatırımlar yapılmadığı için sağlık hizmetlerinin devlet eliyle zayıflatıldığı savunuldu.
“SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN SORUNLARIN VARLIĞINI KABUL ETMEK GEREKİR”
Son 6 aydır Covid-19 ve diğer hastaların tedavilerinin aksatılmadan yürütülebilmesi için uyarılar yapıldığına ve hükümet edenlerin bu uyarıları dikkate almasının beklediğine işaret edilen açıklamada, “Ne var ki bu bekleyiş yönetenler gibi rahat koltuklarında oturarak beklemeye benzemiyor. Sorunları çözmek için sorunların varlığını kabul etmek gerekir” denildi.
31 Mart tarihinde hükümetin aldığı ani bir kararla ülkede sağlık sisteminin amiral gemisi olan Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin pandemi hastanesine dönüştürülmesiyle birlikte birçok hastanın tedavisinin kesintiye uğradığı savunulan açıklamada, toplumsal bilinç ve sağlık çalışanlarının yoğun özverisi sayesinde 1. dalganın atlatıldığını, ancak Covid-19 sürecinde tedaviye erişimin engellendiği kaydedildi.
13 sivil toplum örgütünün açıklamasında, bununla birlikte Covid-19 ve diğer sağlık hizmetlerinin yeterli organizasyonu yapılmadan, eksiklikler giderilmeden ve Covid hastalarının tedavisi için ayrı merkezler oluşturulmadan ülkenin 1 Temmuz tarihinde yeniden açılım sürecine girdiği ve halkın sağlığını riske sokacak bu uygulamanın kendilerini tedirgin ettiği vurgulandı.
“DR. BURHAN NALBANTOĞLU HASTANESİ PANDEMİ HASTANESİ OLMAMALIDIR”
22 Temmuz akşamı yeni çıkan Covid vakaları nedeniyle karantina servisinin dolduğu ve Sağlık Bakanlığı’nın üroloji servisindeki hastaların tahliye edilmesini emrettiği, ancak hastaların ve sağlık çalışanlarının karşı çıkması nedeniyle servisin boşaltılmadığı aktarılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Zengin ve fakir demeden herkesin tedavi imkanına sahip olabileceği, tedavisi sonrası yüklü bir faturayla karşılaşmayacağı, devletin korumak ve geliştirmekle yükümlü olduğu yerlerdir devlet hastanelerimiz.
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi ise binlerce hastanın yaşama tutunabilmesi için tek adrestir.
“SİZLER HALKIN HASTANELERİNDEN VAZGEÇMİŞ OLABİLİRSİNİZ ANCAK BİZLER VAZGEÇMİYORUZ”
Sizler halkın hastanelerinden vazgeçmiş olabilirsiniz ancak bizler vazgeçmiyoruz. Evet salgın vardır ve ona göre hazırlıklar aylar öncesinden yapılmalıydı. Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerine uygun ayrı bir pandemi hastanesi oluşturulmalıydı. İdare zaten risk grubunda olan Covid dışı kronik hastaları salgın sırasında unutmuştur. Servisler işgal edilip karantina merkezine dönüştürülmüş, tedaviler aksamış, birçok hastalar zarar görmüş ve hayatları riske atılmıştır. Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi pandemi hastanesi olmamalıdır.
MS hastaları, Thallesemi hastaları, kanser hastaları, böbrek hastaları, diyabet hastaları, kalp hastaları, tansiyon hastaları, Alzheimer hastaları, diş hastaları ve hastanede tedavi görmesi gereken herkes aylardır güvensizlik duygusu ve kaygı içerisinde yönetenlerin uzmanlara kulak vermesini ve Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’ne gerekli iyileştirmeler yapılarak temiz hastane olarak kesintisiz sağlık hizmetine devam etmesini bekliyorlar. Bizlere yaşatılan bu korku ve kaygı gittikçe yerini hayal kırıklığı ve öfkeye bırakıyor.”
Yaşamın kaynağı olan sağlık hakkının bir devletin gözetmesi gereken en temel hak olduğuna vurgu yapılan açıklamada, tedaviye erişememek, ilaç bulamamak, sağlık çalışanlarının ve hastaların kendi servislerinden koparılması ve bunun karşılığında sadece tutarsız siyasi polemikler işitmenin artık katlanılmaz olduğu kaydedildi.
“TÜM KARARLAR BİLİMSEL ZEMİNDE VE HALKIN İHTİYAÇLARI GÖZETİLEREK ALINMALIDIR”
13 sivil toplum örgütünün ortak açıklamasında şöyle denildi:
“Ne yazık ki hastanemizin durumu halkın ihtiyaçları göz ardı edilerek alınan kararlarla belirsizliğini korurken, toplum olarak bedeli çok ağır olabilecek bir kaosun içine sürükleniyoruz. Bizler bu tehlikenin herkes tarafından anlaşılıp yanlışların düzetilmesi için bir kez daha çağrı yapıyoruz.
Tüm kararlar bilimsel zeminde ve halkın ihtiyaçları gözetilerek alınmalıdır. Coivd-19 hastalarının tedavileri için Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kriterlere uygun tam donanımlı merkezler daha fazla zaman kaybetmeden oluşturulmalıdır. Nöroloji Servisi derhal karantina servisi olmaktan çıkarılmalı ve gerçek sahibi olan nöroloji hastalarına geri verilmelidir.
Ayaktan tanı merkezinde yürütülen Diş Hekimliği hizmetleri hasta ve çalışan güvenliği gözetilerek düzenlenmelidir. Ekonomik krizle birlikte ülkemizde yaşayan herkesin nitelikli kamusal sağlık hizmetlerine olan ihtiyacının artacağı göz önünde bulundurularak devlet hastanelerinin eksiklikleri ivedilikle giderilmelidir.
Bilinmelidir ki eşit, erişilebilir kamusal sağlık hizmetini sağlayamayan hiçbir görüş, hiçbir karar, hiçbir politika ve politikacı halkın nazarında meşru ve muteber değildir.”