Narenciye üreticisi eylem ateşini yaktı: “Ambargoya hayır”

Türkiye'nin bir kez daha kendilerine ambargo uygulamaya hazırlandığını söyleyen narenciye üreticileri ve ihracatçıları, Güzelyurt Otobüs Terminali önünde eylem düzenledi.

Hüseyin ÖZBARIŞCI

Türkiye'nin bir kez daha kendilerine ambargo uygulamaya hazırlandığını söyleyen narenciye üreticileri ve ihracatçıları, Güzelyurt Otobüs Terminali önünde eylem düzenledi.

Eylemde, “Ambargoya hayır”, “Sanayi Holding, patates, enginar… Şimdi sıra narenciyede mi?”, “Üstel, yapamıyorsan çek git!”, “Anadan evlada büyük ambargo”, “Üretmeyen toplumlar, yok olmaya mahkumdur” ve “Analizmiş! TC’nin merhemi olsa kendi keline sürer” yazılı pankartlar açıldı.

Elye Üreticiler Komitesi tarafından organize edilen ve pek çok üretici ile ihracatçının katıldığı eyleme; Lefke Belediye Başkanı Aziz Kaya, CTP Milletvekilleri Sami Özuslu, Fide Kürşat, Armağan Candan, Salahi Şahiner ve CTP Güzelyurt İlçe Başkanı Çağlar Gulamkadir destek verdi.

Eylemde yapılan ortak basın açıklamasında, Türkiye’nin “KKTC”ye bir kez daha narenciye ambargosu uyguladığını duyurmak için eylemlilik sürecinin başlatıldığı belirtildi, geçtiğimiz ay Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşen Başbakan Ünal Üstel’in “üreticiye müjde, ambargo olmayacak” açıklamasının gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Açıklamada, Üstel’e seslenen üretici, “Sayın  Üstel bilmeli ki, TC’den gelen heyet öyle anlaşılıyor ki bizlere müjde değil ambargonun kapılarını araladı” dedi.

Yapılan açıklamada, bir sonraki eylemin Lefkoşa’daki TC Elçiliği önünde gerçekleşeceği ifade edildi.

Eylemde açıklama yapan Elye Üreticiler Komitesi'nden Mehmet Bicen, Kıbrıs Türk narenciye üretiminin 300 bin tonlardan 100 bin tonlara gerilediğini belirtti, esas sorumluların Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler olduğunu belirtti.

Bicen, Türkiye Cumhuriyeti’nin geçtiğimiz yıl “yeşillenme” iddiasıyla kendilerine ambargo uyguladığını, aynı senaryonun bu yıl da yaşanacağına dair sinyaller aldıklarını belirtti. Türkiye’den gelen yetkililer tarafından Kıbrıs’taki narenciye üzerinde incelemeler yapıldığını ve “bahaneler ile sorunlar” üretildiğini ifade etti.

Narenciye bahçelerinin, üretimde yaşanan sorunlar nedeniyle kaderine terk edildiğini gözlemlediğini belirten Bicen, üreticiye çağrı yaptı; “Bahçelerinize bakmazsanız, yerlerine beton yığınları dikilecek” dedi. Bicen, Kıbrıs’ın kuzeyini “yönetenlerin”, “Narenciye ve patates cennetini, kumarhane ve kerhane cennetine çevirdiğini” vurguladı.

Türkiye’nin önceki yıl yine ambargo uyguladığını anımsatan Bicen, “Türkiye’ye ihraç edemediğimiz ürün, AB denetimindeki güneye gönderildi, 1 kilosu geri dönmedi” ifadelerini kullandı.

Bicen’in ardından açıklama yapan Kazım Öngen isimli üretici ise, “Kıbrıs’tan ‘vektör’ sineği bahanesiyle ambargo uygulayan Türkiye, aynı sineğin görüldüğü Mısır ve Güney Amerika’dan meyve – sebze ithal ediyor” dedi.

“Türkiye yönetimi Kıbrıslı Türk toplumuna, siyasi amaçlar güden bir ekonomik ambargo uygulamaktadır” diyen Öngen, “Avrupa’da bir marka olan Kıbrıs portakalı ve patatesi, Türkiye’nin arka bahçe ürünü haline getirildi” ifadelerini kullandı.

 

Bicen: “Narenciye üretimi 300 binlerden 100 bin tonlara geriledi, esas sorumlular TC’yi yönetenler”

Elye Üreticiler Komitesi'nden Mehmet Bicen, eylemde yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk narenciye üretiminin 300 bin tonlardan 100 bin tonlara gerilediğini belirtti, esas sorumluların Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler olduğunu belirtti.

Bicen, Türkiye Cumhuriyeti’nin geçtiğimiz yıl “yeşillenme” iddiasıyla kendilerine ambargo uyguladığını, aynı senaryonun bu yıl da yaşanacağına dair sinyaller aldıklarını belirtti. Türkiye’den gelen yetkililer tarafından Kıbrıs’taki narenciye üzerinde incelemeler yapıldığını ve “bahaneler ile sorunlar” üretildiğini ifade etti.

Üreticiye çağrı yaptı: “Bahçelerinize bakmazsanız, yerlerine beton yığınları dikilecek”

Türk yetkililer tarafından ortaya konan bahanelerin, süreci ambargo noktasına getirdiğini söyleyen Bicen, “Ambargoya müsaade etmeyeceğiz” dedi, eylem alanında yakılan ateşe işaret etti:

“Burada yanan, narenciyenin yok olmama ateşidir. Çok kısa süre önce bazı narenciye bahçeleri dozerlerle söküldü. 50 senede oluşan bu bahçeler, 1 günde sökülüyor, burada gördüğünüz ateşte yanıyor. Yüzlerce dönüm narenciye bahçesi, kurumaya terk edildi. Üretici, sorunlar nedeniyle artık bahçesine bakmak istemiyor. Arkadaşlar, bahçelerinize bakın! Yoksa bahçelerin yerine beton yığınlar dikilecek! Ve dikilmeye başladığı gün, biz yok olacağız. Sizden rica ediyorum, ağaçlarınızı sökmeyin, söktürtmeyin. Çünkü biz bu topraklara kolay sahip çıkmadık. Bu topraklarda yetişen her bir ağaç bizim evlatlarımızdır. Ailemizdir. Kıymayalım çocuklarımıza… Sizden ricam bu.”

“Narenciye ve patates cennetini, kumarhane ve kerhane cennetine çevirdiler”

Bicen, “Bir zamanlar bu belde, narenciye ve patates cenneti olarak biliniyordu. Bu başımıza seçtiklerimiz, bu memleketi kerhane ve kumarhane cenneti yaptılar” diyerek, hükümet ettiğini iddia edenlerin, Türkiye’ye ihracatı zorlaştırmak için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi.

Bicen, Kıbrıs’ta paketlenen ve analizi yapılan ürünlerin Türkiye’ye gönderildikten sonra hangarda bekletileceği yönünde bilgi aldıklarını belirterek, “Bu narenciye, yaş meyvedir. Yaş meyve ve sebze paketlendikten sonra en geç 1 hafta içerisinde gideceği yere gitmesi gerekir. Bu engel değil de nedir?” diye sordu.

Rekoltenin 100 bin tonlara düştüğünü yineleyen Bicen, “Bize engeli çıkartan Türkiye Cumhuriyeti devleti değil; yöneticileridir. Devlet başka, yöneticiler başka bir şeydir. Bizim de, yöneticilere lafımız ve eleştirimiz vardır. Kıbrıs’ta üretilen 110 bin tonluk narenciyenin nesi battı size? Türkiye’nin üretimi 7 milyon ton. Türkiye hasadını bitiriyor, biz onlardan 15 gün sonra hasada giriyoruz. Bizim onlarla rekabetimiz söz konusu değil. Ancak yine de çeşitli engeller koyuyorlar” şeklinde konuştu.

“Türkiye’ye ihraç edemediğimiz ürün, AB denetimindeki güneye gönderildi, 1 kilosu geri dönmedi”

Bicen, 24 Aralık’ta Türkiye’den Avrupa Birliği’ne giden narenciyenin binlerce konteynerlik kısmının geri gönderildiğini anımsatarak, “Yaşananları üzülerek izledik. Türkiye’nin patatesi bile Tunus’tan geri döndü. Geri dönen miktar, 2 bin 500 ton. Ancak gelin görün ki, biz kendi ürünümüzü oraya sokamıyoruz” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz yıl Türkiye’ye ihraç edilemeyen ürünün, Avrupa Birliği denetimindeki Kıbrıs’ın güneyine gönderildiğini anımsatan Bicen, “Güneyden 1 kilo patatesimiz, 1 kilo narenciyemiz bugüne kadar asla geri dönmedi. Ancak Türkiye’nin ürettiği meyve sebze ilaç dolu. Bunu ben söylemiyorum, Avrupa Birliği yorumluyor… Diyor ki Türkiye’den gelen sebze ve meyveler pestisit kokteyli arındırıyor. Biz Kıbrıs’ta AB standartlarında tarımsal ilaç kullanıyoruz. Türkiye’de yasal olan pek çok ilaç Kuzey Kıbrıs’ta yasadışı” şeklinde konuştu.

Bicen, sürecin bir kez daha ambargoya varacağını gözlemlediklerini belirterek, “3 – 4 güne eylemimizi Lefkoşa’ya, TC Elçiliği önüne taşıyacağız. Çünkü muhatabımız artık onlar. Üreticiye sesleniyorum, sarı çizmelerinizi giyin ve Lefkoşa’ya öyle gelin” dedi.

 

Basın açıklaması: “TC’den KKTC’ye narenciye ambargosu uygulandığını duyurmak için toplandık”

Bicen’in ardından Kazım Öngen isimli üretici basın açıklamasını okudu. Açıklamada, “Bugün burada ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti’nden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne narenciye ambargosu uygulandığını tüm kamuoyunun bilgisine getirmek için toplanmış bulunmaktayız” sözleriyle başladı.

Kıbrıs’ın kuzeyi için en büyük ihraç kaynağı olan narenciyenin, Türkiye Cumhuriyeti’nden uygulanmak istenen ambargo nedeniyle geçen yıl olduğu gibi bu yıl da dalında kalmak üzere olduğu belirtilen açıklama, şöyle devam etti:

“Geçen yıl yeşillenme hastalığı öne sürülerek alınmasında zorluklar çıkarılan ve dalında kalan narenciye bu yıl tarım bakanlığının yayınlamış olduğu raporda hastalığın olmadığı belirlenmesine rağmen yine ihraç edilmemesi için türlü türlü zorluklar çıkarılmaktadır. İhracatçılara, paketleme tesislerine ve nakliyata çok ciddi yaptırımlar getirilmek istenmektedir. Bunun sonucu narenciyenin yine dalında kalması olacaktır.”

Üretici ve tüccarın (ihracatçı) ambargo sayesinde batma noktasına getirildiği belirtilen açıklamada, “Bu nedenden dolayı mücadelemizde ihracatçı tüccar ile beraber olacaktır” denildi.

“Müjde” veren Üstel’e seslendiler: “TC’den gelen heyet öyle anlaşılıyor ki bizlere müjde değil ambargonun kapılarını araladı”

Bir ay önce Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Türkiye’de yaptığı görüşme sonrası üreticiye “müjde” veren Başbakan Ünal Üstel’e seslenilen açıklamada, “Söylemek isteriz ki TC’den gelen heyet öyle anlaşılıyor ki bizlere müjde değil ambargonun kapılarını aralamıştır. Bu yılda ürünümüzün dalında kalmasına yere dökülüp heba olmasına dayanacak gücümüz kalmamıştır. Buna müsaade edecek olanlar ile mücadele etmek için eylem yapıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

“Bir sonraki eylem Lefkoşa’daki TC Elçiliği önünde”

Açıklamada, “Bir sonraki eylemimiz ise TC elçiliği binası önünde gerçekleştireceğimizi tüm kamuoyuna bildirmek isteriz” denildi.

Açıklama şöyle devam etti:

“Ülkemizde üreticinin bitirilme süreci 1994 yılında alınan ABAD kararları ile başlamış, süreç içerisinde Türkiye Cumhuriyetinin çeşitli nedeler ortaya koyarak ürünlerimizi gümrüklerden döndürmesi ile devam etmiş, Avrupa Birliği’nin birer Avrupa vatandaşı da olan Kıbrıslı Türklere gerekli iş birliği ve desteğini esirgemesi ile bugünlere kadar gelinmiştir.

Üretici için artık bıçak kemiğe saplanmıştır. Amacımız asla siyaset yapmak değildir. Amacımız üreterek bu ülkede var olabilmeyi başarabilmektir.

Bu gün burada üreticilerimiz ile bu sektörden ekmek yiyen tarımcı, sanayici ve ihracatçı tüccarlarımızla eylem yapıyoruz. Bizler hep beraber birlik olacağız. Bu ülkede üreterek var olabilmek adına beraber mücadele edeceğiz.”

 

Öngen: “Kıbrıs’tan ‘vektör’ sineği bahanesiyle ambargo uygulayan Türkiye, aynı sineğin görüldüğü Mısır ve Güney Amerika’dan meyve – sebze ithal ediyor”

Basın açıklamasının ardından kişisel bir açıklama da yapan Kazım Öngen, geçtiğimiz yıl Türkiye’nin, adada olmayan ‘yeşillenme’ hastalığını bahane ederek narenciye ihracatını tamamen engellediğini söyledi, “Raporlar göstermiştir ki bu hastalığı yapan bakteriye, ürünlerimize rastlanmamıştır” dedi.

Hastalığı taşıdığı ifade edilen vektör sineğin Türkiye’de de olduğunu belirten Öngen, “Belki bize de Türkiye’den gelmiştir. Aynı Türkiye, sineğin 2015 yılından bu yana görüldüğü belirtilen Mısır’dan karantina olmadan narenciye ve enginar ithal etmekte. Yine aynı şekilde Güney Amerika’dan meyve ithal etmekte. Ama sıra Kıbrıs’a geldiğinde, ürünler yasaklı madde…” şeklinde konuştu.

“Türkiye yönetimi Kıbrıslı Türk toplumuna, siyasi amaçlar güden bir ekonomik ambargo uygulamaktadır””

Öngen, Türkiye’den Kıbrıs’a limon dahil her türlü meyve – sebzenin karantina olmaksızın girdiğini anımsatarak, “O halde narenciyeye yönelik engellemenin siyasi bir karar olmadığını söyleyebilir misiniz? Bu engellemenin bilimsel verilere rağmen sürdürülmesinin ambargo olmadığını söyleyebilir misiniz? Türkiye yönetimi Kıbrıslı Türk toplumuna, siyasi amaçlar güden bir ekonomik ambargo uygulamaktadır” vurgusu yaptı.

“Avrupa’da bir marka olan Kıbrıs portakalı ve patatesi, Türkiye’nin arka bahçe ürünü haline getirildi”

Öngen, “Narenciye üretimi Kıbrıslı Türklerin en büyük üretimi ve ihracatıdır. Temiz geliridir. Kara para değildir. Ama bildiğiniz gibi 1980’lerden beri sürdürülen ‘siz üretmeyin, biz veririz’ politikası çerçevesinde bu toplumun üretim sektörü batırılmıştır. Avrupa’da bir marka olan Kıbrıs portakalı ve patatesi, Türkiye’nin arka bahçe ürünü haline getirilmiştir” ifadelerini kullandı.

Haberler Haberleri