Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde adaylara ve siyasi partilerin bu konudaki tavırlarına ilişkin tartışmalar devam ededursun, bu temelde gündeme ‘girmeye çalışan’ bir diğer konu başlığı ise şu:
Nasıl bir Cumhurbaşkanı?
Doğru zeminde irdelendiği sürece, bu tartışmadan fayda sağlamak mümkün.
Hem seçim öncesinde seçmenin kendine sağlıklı bir oy doğrultusu saptaması hem de sonrasında o koltuğa seçilecek kişinin kendine bir misyon doğrultusu saptaması adına bir faydadan bahsediyorum.
Doğru zeminden kastım ise, bu tartışmayı kişiler üzerinden yapmaktan kaçınmak.
Somuta indirgemek gerekirse;
Son dönemde CTP’nin kimi aday göstereceği tartışmaları kapsamında telaffuz edilmeye başlanan bu soru, aslında doğrudan amaca hizmet etmek yerine, olası isimleri öne çıkarmak ya da geriye itmek adına bir araç görevi yaptı ağırlıkla.
Özellikle de Talat ve Siber özelinde!
Talat, insan ilişkileri üzerinden ‘dövülmeye’ çalışıldı genelde...
Siber ise ‘Kıbrıs sorunu konusunda yetkin olmadığı’ argümanıyla.
Bunu yaratan da sanırım partinin adaylara ilişkin tartışmayı, ‘Nasıl bir Cumhurbaşkanı profili’ başlığıyla başlatması oldu.
Oysa aday belirlendikten sonra başlatılacak böylesi bir ‘profil’ tartışması, başta sorduğumuz soruya çok daha içi dolu yanıtlar üretebilir, kişilerin artıları veya eksileri üzerine şekillenmeyip, daha içerikli, daha kapsamlı bir ‘model’ inşa edilmesine yardımcı olabilirdi.
Ve tabii bunun sonucunda da, CTP’nin adayı için önemli bir yol haritası oluşturabilirdi.
Yine de geç değil!
Ve sadece CTP için değil, diğer partiler ya da diğer adaylar için de önemli bu sorunun yanıtı:
Nasıl bir Cumhurbaşkanı?
Temel ‘meşgalesi’ Kıbrıs sorunu olan bir mevkii ile ilgili böylesi bir soruya yanıt ararken, önce bu ‘meşgaleye’ ilişkin ‘gereklilikleri’ bir kenara not edip, sonrasında diğer ‘gereklilikler’ konusunu toplumun değerlendirmesine açmak lazım diye düşünenlerdenim.
Mesela bir Cumhurbaşkanı iç meselelere ne oranda müdahil olmalıdır?
Bu ‘müdahalenin’ sınırları, Anayasal yetkiler dahilinde nasıl şekillenmeli, toplumun gündelik hayatına nasıl yansımalıdır?
Mesela sokaktaki insanın Türkiye ile ilişkiler konusundaki hassasiyeti, bu mevkii özelinde nasıl karşılık bulmalıdır?
Mevcut ve geçmiş tecrübelerden hareketle halkın bu ve benzeri sorulara vereceği ‘gerçekçi’ ve ‘talepkar’ yanıtlar, yeni seçilecek Cumhurbaşkanı’nın, temsil ettiği ‘bütünle’ ilişkilerini geliştirmesinde ve bu ‘bütünün’ ihtiyaçlarını karşılayabilme kapasitesini belirlemesinde önemlidir.
Tabii eğer o ‘bütünle’ sağlıklı bir ilişki kurmak gibi bir niyeti ve amacı varsa.
Ancak şunu da unutmamakta fayda var; bu sorulara yanıt ararken, ‘bizden olan başkandan beklediklerimiz’ ve ‘bizden olmayan başkandan beklediklerimiz’ gibi bir yaklaşımla çizilmeye çalışılan yol haritası bizi çıkarsa çıkarsa, ‘çıkmaz yola’ çıkarır.
İşte bu sebeple siyasi dayanaklardan ve beklentilerden arınmış bir ‘Nasıl bir Cumhurbaşkanı’ tartışmasını kamuoyu geneline yayıp sonuç alıcı çalışmalar yapmak, herkese fayda getirebilir.