Nasıl Bir Eğitim Politikası?

Salih Sarpten

En önemli gündemimizin 7 Ocak 2018 seçimlerinin olduğu bu günlerde artık politikaları tartışmamız gerekliliği biraz daha kendini gösteriyor.

Kim ne derse desin eğitim politikalarını, diğer politikalardan farklı kılan önemli bir yanı var. Dahası belki de insanlık adına en zor şey, eğitim politikalarını belirlemek ve onları sürdürmektedir… Kanımca bizim eğitim adına anlamlı yollar alamamamızın nedeni de bu öneme ve zorluğa uygun çabayı ortaya koymamaktır.

Oysa eğitim politikalarının temelinde toplumsal adalet var. Bir bireyi ve sonuçta toplumu eğitmek ve geliştirmek başlı başına temel bir hedef ve aynı zamanda büyük bir zorluktur. Bu nedenle eğitim, diğer tüm politika alanlarını kesen, onlardan farklı kılan bir politik alandır.

Her toplumun bir eğitim felsefesi vardır (ya da olmalıdır). Bu felsefe, o toplumun geçmişten gelen birikimlerini süzgeçten geçirerek, iyi ve geliştirilebilir olanı korurken, köhnemiş ve işlevselliğini kaybedenleri ayıklayarak, dinamik bir süreci sağlar. Bir toplumun eğitim felsefesi, temelde, onun geleceğe yönelik “nasıl bir toplum meydana getirmeliyiz?” sorusuna yanıt veren bir kurguyu içerir.

İşte eğitim politikası; ortaya çıkan bu felsefeyi ve bilimi içermelidir. Çünkü bilim, eğitim politikalarının belirlenmesindeki en somut argümandır. Bilim, reel ve güncel olanı yakalayıp, sürdürülebilir bir yapı kurmak için en temel araçtır. Belirlenen eğitim politikaları güncel ve geliştirilebilir bir bilim anlayışı ile desteklenmediği sürece, soyut ve fantastik bir taslak olmaktan öteye gidemediği gibi eğitimsel başarısızlığın da en önemli nedenini oluşturur…

4 Ekim 1957’de Sovyetler Birliğinin Sputnik1 roketini uzaya göndermesi sonucunda, ABD yeni eğitim politikalarının geliştirilmesi amacıyla, büyük yatırımlar yapılmıştır. Bu yatırımlar özellikle matematik, fen bilimleri ve yabancı dil alanında yoğunlaştırılmıştı. Bu eğitim politikaları, ABD’yi Ay’a yolculuk yapan ilk ülke olma sıfatını kazandırdı. Dünya, eğitim politikaları sayesinde gelişmiş ve bu gelişmişliklerine her geçen gün yeni değerler katan ülkelerin başarı hikayeleri ile doludur. İkinci Dünya savaşında neredeyse yok olan; Almanya ve Japonya, soğuk, buzul ve verimsiz bir ortamın olumsuzluklarını yenmeye çalışan Norveç, Finlandiya, Estonya ve diğer kuzey Avrupa ülkeleri, orta Asya’nın siyasi, askeri ve ekonomik çıkmazları arasında yer alan Güney Kore bu örneklerin sadece bazılarıdır.

Ne var ki biz, bu örneklerden haberdar olmadığımız gibi yetersiz okul, eksik öğretmen, hatalı istihdam, geleneksel yönetim ve eğitim-öğretim uygulamaları ile uğraşmaktayız. Üstelik bütün bunlar, bilimsel tutum ve anlayıştan yoksun, düz bir mantıkla yapılmaya çalışılmaktadır. Ne yazık ki hemen her kademedeki öğretim kurumlarımız, çağdaş dünya için gerekli olan temel bilgi, beceri ve tutumları oluşturmaktan uzak, tartışmalı eğitim kurumları olarak nitelendirilmektedir. Ve hiç kuşku yok ki bunun da temel nedeni eğitimde politika yoksunluğudur…

Bu nedenle belki de en öncelikli ihtiyacımız, paylaşılmış bir vizyonla oluşturulmuş, nitelikli bir eğitim politikasının varlığıdır. İşe buradan başlamalıyız. O yüzden de eğitim politikalarını tartışmalıyız…


Aklınızda Bulunsun

İtalya’da Farklı Bir Ders: “Sahte Haberler”

İtalya’da 31 Ekim 2017 tarihinde sisteme dahil edilen ve yaklaşık 8.000 lisede yaygınlaştırılan yeni bir ders var. Bu derste öğrenciler internetteki “sahte haberleri” sorgulamayı öğreniyor.           

Öğrenciler ülkenin ulusal yayın organı RAI gazetecileri tarafından hazırlanan çalışma kağıtlarıyla uğraşıyorlar. Böylelikle teyit edilmemiş haberleri paylaşmamayı, bir haberin kaynaklarını ve kanıtlarını sorgulamayı öğrenirken, internet ve sosyal ağların her zaman manipüle edilebileceği gerçeğini içselleştirmiş oluyorlar.

Bu dersler, İtalyan hükümetinin, Facebook da dahil olmak üzere önde gelen dijital şirketlerle işbirliği içinde hayata geçirdiği sıra dışı bir çalışmanın bir parçası. Amaç, sosyal medyanın içinde büyüyen bir öğrenci neslini, online sahte haberleri ve komplo teorilerini fark edebilmeleri konusunda eğitmek.

İtalya Eğitim Bakanlığının bu projeyi hayata geçirmesine önayak olan milletvekili Laura Boldrini bu ders önemini açıklamak için şu ifadeyi kullanıyor: “Sahte haberler günlük internet kullanımımıza adeta zehir saçıyor ve hepimiz farkına bile varmadan eninde sonunda bundan negatif olarak etkileniyoruz.”


Anlayana - Gülmece

Astronot Münhali

Uğraşa didine Kuzey Kıbrıs’ta bir uzay mekiği yapılır, Mars'a insan gönderecektir. Sadece bir kişi gidebilecek. Ancak tecrübesizlik olduğundan bu ilk yolculuğun çok tehlikeli olacağı aşikardır. Bu nedenle gönüllü bir Astronot adayı bulunmaz ve münhal verilir. Münhal şöyledir: “Marsa gitmek isteyen Astronot aranmaktadır. Üstelik aday olacaklar istedikleri ücreti kendileri belirleyebilir.” Başvurulardan sonra adaylarla mülakat yapılmaya başlanır.

Birinci aday bir öğretmendir ve şöyle der: “Geleceğimiz için çok önemli olan bu görevi, 1 milyon TL’ye kabul ederim.”

İkinci aday bir doktor ve şöyle der: “Sağlıklı yarınlar için çok önemli olan bu görevi 2 milyon TL’ye kabul ederim.”

Üçüncü aday bir politikacıdır, mülakatı yapanların kulağına doğru eğilir ve şöyle der: “Vatanım için çok önemli olan bu görevi 3 milyon TL’ye kabul ederim; 1 milyonu bana, 1 milyonu size, 1 milyonu da öğretmene verir onu göndeririz.”