Araya Cenevre girdi. Sonra ‘Osmanlı angonisi’ meselesi çıktı. Hem taksimci hem Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olanlar iyiden komik hale düştü. Statüko devam etsin diye her kılığa girenler bu sefer gündem değişsin diye ‘havaalanının ismi’ konusunu ortaya attılar. Orada bile ‘izin makamı’na danışarak adım atacaklarını beyan etmekten sıkılmadılar, çekinmediler, utanmadılar.
Ama laftan öteye bir işe yaramayan bu mevzular gündemi doldurmaya devam ederken ülkemiz insanı adeta yalnızları oynuyor.
Orta yerde dediği ile yaptığı uymayan, yaptıkları ile de bir arpa boyu yol alamayan bir hükümet var.
O kadar koptular ki toplum sorunlarından, bazı konular bırakın karar almayı ve doğru adımlar atmayı, akıllarına bile gelmiyor.
Mesela sağlık…
Aşılarla ilgili karmaşa devam ediyor, o da bir sorun, ancak sağlıkta iyi gitmeyen bir yığın mevzu var. Kamu hekimlerinin yapmakta olduğu eylemlerin bedelini gariban insanlar ödüyor.
Hükümetin ‘hak gaspı’ girişimleri karşısında Tıp-İş kademe kademe bazı eylem kararlarını yürürlüğe soktu. Bu çerçevede bir aydan uzun bir süredir acil durumlar haricinde sağlık kurulu toplantısına doktorlar girmiyor. Ayrıca poliklinik hizmetleri de verilmiyor.
Sendikanın aldığı bu kararların üzerinden bir ay geçti ama eylemin kaldırılması ve hastaların hizmet alabilmesinin önünü açmak adına ne Sağlık Bakanı bir girişim yaptı ne de Başbakan’ın böyle bir gündemi var!
Kelimenin tam anlamıyla ‘umursuz’ bir halde, sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi davranıyor kabine üyeleri…
Oysa çoğu yaşlı ve yoksul binlerce, on binlerce insan muayene olamıyor, kronik hastalığı olanlar ilaçlarını alamıyor, sağlık için ileri tetkik yaptıramıyor.
Yani hükümet hali vakti yerinde olmayan bu insanlara “Ne haliniz varsa görün” diyor!
* * *
Kimse kusura bakmasın ama ‘sağlık’ bir haktır. Lütuf değil!..
Ankara patentli protokoller sayesinde gittikçe ‘sosyal devlet’ olmaktan uzaklaşan bir anlayış var devlet idaresinde ama gerek evrensel haklar, gerekse bizzat Anayasa’da sağlık ve eğitimle ilgili hükümetlere verilen ‘emirler’ vardır.
Hükümettekilerin keyfi isterse, canı çekerse değil…
Elleri mahkumdur: İnsanlarına sağlık hizmeti ve eğitim imkanı sunmak zorundadırlar!
Bu basit ama önemli ayrıntıyı unuttuk, unutturdular.
‘Kamu maliyesi’ diye diye, dibi olmayan bir tünelin karanlığında ilerliyoruz ve orada sosyal devlet yoktur!
Eğitim ile sağlık ve de ekonomi siyasetin en temel gündem maddesi olmalıdır. Hükümetin de, muhalefetin de…
Suni gündemlerin tatlı hülyasından süratle uyanmak ve sokağın haline bakmak şarttır. İnsanlar işsizdir, gelirsizdir. İnsanlar aç ve açıktadır. İnsanlar doktorsuz ve ilaçsızdır. İnsanlar bezgin ve moralsizdir.
İnsanlar baştakilerin ‘ne haliniz varsa görün’ dediğini iyice algılamış durumadır.
Hükümetin bir yandan ‘para yok’ diye vatandaşına zırnık koklatmazken diğer taraftan da yeni atamalara son sürat devam ettiğini görüyor toplum…
Tek bir tesellisi vardır insanların…
‘Son söz’ü söyleyecekleri günü bekliyorlar.
O da muhtemelen şu olacak:
‘Asıl siz ne haliniz varsa görün!’
Siyaset bu sese kulak verse iyi olacak.
Bir an önce hem de!..