Daha önce Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye takımları 3 kez eşleşti. Trabzonspor’un adaya üçüncü gelişi. Bir de geçtiğimiz yıl Fenerbahçe’nin gelişi var.
Trabzonspor Anorthosis’e 3-1 mağlup olduğu maç bir ilkti. Evet ilk kez bir Türk takımı adanın Güney’ine, tanınmadığı(!) bir ülkenin takımı ile maç yapmaya gelmişti. Ardından bir yıl sonra APOEL ile eşleşmeleri sonrası ilk olarak GSP’de bu maçı izlemiştim.
Ardından geçtiğimiz yıl AEL - Fenerbahçe maçı için GSP’deydik, dün yine Trabzonspor için Lefkoşa’nın Güney’inde yerimizi aldık.
Maça gelecek olursak, iki takım taraftarlarının zaman zaman birbirleri ile kısa süreli laf dalaşına girdiklerini gördük. Bu çok normaldir ve dünyadaki birçok maçta olduğu gibi bu maçta da oldu. Kısa süreli atışmalar çok fazla büyümeden kapatıldı.
İlk devresi futbol açısından çok üst düzey olmasa da iki gol izledik. Apollon kazanılan penaltı atışında Arjantinli golcüsü Sangoy ile öne geçerken bu golden kısa bir süre sonra Malouda’nın kafası dışında çok da net pozisyon üretildi diyemeyiz. İki takım da daha çok temkinli bir futbol oynadı. İkinci devre başında Apollon’un Merkis ile yararlanamadığı net pozisyon, kırılma anlarından bir tanesiydi.
Apollon taraftarlarının bütün maç boyunca tezahüratı ile desteklediği takımları bu dirençle rakibinin üzerine gitti. Trabzon bulduğu tek net pozisyonda golü kaydetti, sonra inzivaya çekildi. Maç bu skorla bitecek derken oyuna sonradan giren Yusuf, Adiran’ın pası ile takımını öne geçirdi. Apollon adına kırılma noktalarından bir tanesi de golden 1 dakika sonra Meriem’in kafa vuruşunun direkten dönmesidir.
Maçta başka gol olmayınca Trabzonspor ilk kez mücadele ettiği Avrupa Ligi gruplarına 3 puanla başladı. Bu zor deplasmanda önemli puanlar aldılar. Apollon, bu grupta iş yapabilecek kapasiteye sahip. Onların da grubun şekillenmesinde önemli rolleri olacaktır.
Gecenin özeti şudur; Trabzon’dan Larnaka’ya direk uçuş bir ilk olabilir. Lefkoşa’da Apollon’u yenerek 3 puanı da kazanmış da olabilir. Ancak biz ülke olarak devamlı surette desteklediğimiz takımları yanı başımızda seyretmeye devam edeceğiz. Gönül isterdi ki bu akşam bu sahada bir Çetinkaya, Doğan Türk Birliği, Yenicami gibi ülkemiz takımları mücadele etsin. Stat hoparlörlerinden UEFA Avrupa Ligi’nin müziği çaldığında kendi ülkemizin futbolcusu yeşil çimlere adım atsın.
Bu maç ne bir ilk ne de son olarak. Uluslararası alanda bir birlerini tanımadıklarını ifade etseler de iki ülkenin sporcuları, sadece futbolda değil diğer branşlarda da karşı karşıya gelmeye devam edecekler.
Ve biz yine adanın Güney’ine gidip Trabzonspor’u, Fenerbahçe’yi izlemeye, seyirci kalmaya devam edeceğiz.