NE KADAR YALAN?

Siyasetin yalan söylemekten ibaret olduğu yönünde oluşan kanaate Başbakan Küçük açık bir örnek olsa gerek. Bir Başbakan’ın basit ya da karmaşık her konuda açıklıkla yalan olduğu belli olan açıklamalar yapması başka nasıl izah edilebilir ki? Ne var

 

 

Siyasetin yalan söylemekten ibaret olduğu yönünde oluşan kanaate Başbakan Küçük açık bir örnek olsa gerek.

Bir Başbakan’ın basit ya da karmaşık her konuda açıklıkla yalan olduğu belli olan açıklamalar yapması başka nasıl izah edilebilir ki?

Ne var ki, yalancının mumu misali, bu yalanlar uzun ömürlü olmuyor daha söz havada asılıyken kanıtlanıyor yalan olduğu.

Bu açıklamalar hatalı, yanlış anlaşılan açıklamalar değil ne yazık ki, bilerek kamuoyunu yanıtlamak amacıyla kullanılan açıklamalar.

Yüksek Mahkeme beklenen kararı verdi ve UBP kurultayı’nın ikinci tura gitmesi gerektiği yönünde Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nin kararını onayladı.

Öncelikle altını çizmek gerekiyor, uzun süredir yargı dahil her alanda baş gösteren güvensizlik, bu tartışmalar içinde mahkemenin verdiği kararlarla kamu vicdanındaki adalet duygusunu yeniden teşhis etti.

Açık şekilde mahkeme üzerinde kurulan her türlü doğrudan ya da dolaylı baskıya rağmen, çok açık kararlar üretti mahkeme.

Her ne kadar sürenin uzadığından şikayet edilse de açıklanan gerekçeler ve tarafların dinlenmesinde gösterilen titizlik adil davranılabildiğine dair son derece önemli bir örnek oldu.

Şimdi Yüksek Mahkeme kararına rağmen, Başbakan Küçük düzenlediği basın toplantısında, ben parti başkanıyım diyor.

Mahkeme;

“…Davalının genel başkan seçildiği yolunda alınan kararın parti tüzüğüne aykırı olduğuna, davalının UBP Kurultayında genel başkan seçildiği yönündeki kararın iptaline emir ve hüküm verir….” diyor.

Yani İrsen Küçük’ün Genel Başkan olmadığını açıklıkla ortaya koyuyor.

Başbakan, mahkeme ikinci tur için süre vermedi diyor.

Mahkeme;

“2. Tur oylamaya tüzükte belirtilen süre zarfında gidilmesi için ilgili tüzüğün aynı maddesi hükümlerinin parti yetkili kurulları tarafından uygulanması gerektiğine emir ve hüküm verir” diyor.

 Yani tüzüğe göre 7 gün içinde kurultaya gidilmesi gerektiğini söylüyor.

Başbakan parti yetkili kurullarımız kararı değerlendirecek diyor.

Uygulayacak, mahkeme kararına saygının gereğini yapacak demiyor.

Topu mahkemenin üzerinde bir organmış gibi göstermeye çalıştığı parti yetkili kurullarına atıyor.

Hala her şeye rağmen, yargı kararları ortadayken zamana oynamak için çaba harcıyor.

Dahası kamuoyuna yalan söylüyor!!!

Parti içinde yaşanan krizi siyasetle yönetemeyen bir siyasetçi, yönlendirmeyi yalanla ve orantısız etik dışı siyasi destekle yapmaya çalışıyor.

UBP’deki iktidar kavgası bir tarafa, bu süreç uzadıkça, özellikle Başbakan açısından ciddi bir itibar kaybını da beraberinde getiriyor.

Ve bu süreyi uzatmakla aslında suç işliyor, Başbakan.

Mahkeme kararı hilafına yalan söyleyerek de suç işliyor.

Her açıklamasıyla mahkemeye saygısızlık yapıyor.

Ama her şeyden öte bir Başbakan için bütün temel iddialarının reddedildiği ve seçildim dediği kurultayda seçilmediğini söyleyen yargı karşısındaki bu durum kadar vahim bir başka durum var mıdır?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri