Her şeyimizi yok ettiniz.
Ya sattınız.
Ya yıktınız.
Birer ikişer yitip gitti hepsi.
Para ile değiştirdiniz.
İyi kar ettiniz.
Rant tatlı, yediniz.
Doymadınız, tükettiniz.
Yeşili katlettiniz.
Doğayı mahvettiniz.
Bizi denizden kopardınız.
Dağı oyup kel ettiniz.
Yediniz, yuttunuz.
Memleketi bitirdiniz.
* * *
Becerdiniz.
Bu güzelim ülkeyi benzettiniz.
Yaşanacak yer olmaktan çıkardınız.
Doğal yapıyı bozdunuz.
Her tür canlının huzurunu kaçırdınız.
Gökteki kuşun, denizdeki balığın çanına ot tıkadınız.
Başardınız.
Her yerinden tarih fışkıran bu toprakları tarumar ettiniz.
Yetmedi, nüfusu bozdunuz.
Elvermedi, kuralları çiğnediniz.
İnsanlara 'doğdukları yerde ölmek' hayalini bile çok gördünüz.
* * *
Birer birer yitip gidiyor sayenizde bütün değerler.
Sürekli bir saldırı var.
'Var olma' bu yüzden bir kavga sebebi.
'Yok olma'nın panzehiri.
Siz saldırdıkça her türlü toplumsal değere...
Ranta çevirdikçe ülkenin her karışını...
Mesajı alıyor bu toplum.
Sustukça ensesine tokadı yiyecek, ağzındaki lokma da alınacak.
Sıra geliyor hepimize...
Sustukça...
Ya da az bağırdıkça...
* * *
Bir anılarımız kaldı geriye, henüz dokunamadığınız.
Bir de hayallerimiz, yarına dair...
Ona da göz koydunuz ama...
Yıkın onları da...
Yok edin tümünü...
Kalmasın bir tek taş, taş üstünde...
Anılarımızı da tüketin bu ülkede...
Toplumsal belleğimizi silin, formatlayın.
Hiçbir ortak paydamız kalmasın bu adada.
Yok edin benliğimizi.
Sonra?
Sonrası kolay.
Anılar bitince, hayaller de kırılır nasılsa...
* * *
Ama yağma yok!
Ne anılarımızdan vazgeçeriz biz.
Ne de hayallerimizden.
Bir onlar kaldı zaten geriye...
Kimse alamayacak.
Bir anılarımız...
Hayallerimiz bir de...
Başka ne kaldı ki sayenizde?