“Kimi zaman bir ‘çizgi çizmek’ ve yeniden başlamak gerekir” demiştim haftalar önce..
Çünkü “geçici” istihdamın “gizli” adı bilinir: Partizanlık...
***
Bu ülkede siyasetçinin en önemli zaafı “idare-i maslahat” kültürüdür…
Böyle olunca “yaygara” kazandırır…
Ne şiş yansın, ne kebap derken...
Şiş de gider, et de...
Ülke yanar, ‘adalet’ kebap olur!..
***
Hiciv ustası Şair Eşref’in meşhur hikayesidir.
Kırkağaç diye küçük bir kasabası var Manisa’nın, çok kültürlü de bir tarihi geçmişi.
Şair Eşref, bu beldenin Kaymakamı olarak görev yapar…
Eşkıya kasabayı basar sürekli…
Jandarma sayısı az, Şair Eşref “acil yardım” çağrısı yapar İstanbul’a…
Yanıt genelde değişmez: “Eldeki kuvvetlerle idare-i maslahat ediniz”
Bir gün yine eşkıya basar kasabayı..
Şair Eşref telgraf çeker “yardım gerek”…
Cevap gecikmez: “İdare-i maslahat ediniz.”
Bunun üzerine Şair Eşref basar telgrafın tellerine:
“İdare gitti, maslahat elde kaldı.”
***
“366 insan işsiz kalacak diye vicdanım sızlamaz mı” diye sorarlar.
Çok net yanıtlarım: SIZLAMAZ.
Çünkü bu insanların da vicdanları sızlamamıştır!..
On binlerce işsizin önüne geçerek ‘partizanlıkla’ ve ‘ayrımcılıkla’ işe girerken ‘tık’ dememiştir yürekleri.
Üstelik ‘vicdan’ değil ‘adalet’tir mesele...
***
Nereye sızlar vicdanım bilir misiniz?
Bu ‘istihdamları’ yapanların ‘cezasız’ kalmasına...
Bir de ta eskiden bugüne, öteki “partizan” geçicilere…
Keşke tümüne “teşekkür ederiz, sınava bekleriz” denecek bir siyasi güç olsa, olabilse…
Ancak o kadar çoktur ki sayıları, böylesi bir “kaos”u ülke kaldırmaz…
O durumda, döneriz yazının başına…
Kimi zaman bir ‘çizgi çizmek’ ve yeniden başlamak gerekir!
Yoksa böyle gelmiş, böyle gider...
Ne kalır elde?